Roxanne kafeye giderken ki tüm yol boyunca dün aldığı baykuş postasını düşündü. Sonunda mektupları gönderen kişiyle tanışacaktı. Sonunda, onun söylemek istediklerini dinleyecekti ve onun söylediğine göre, büyük bir sırrı öğrenecekti. Üzerine beyaz renkli kalın bir kazak, siyah bir mont ve siyah dar paça pantolon giymişti. Bir muggle gibi giyinmekten nefret etse de bu bir zorunluluktu. Elinde asasını ve kişisel eşyalarını koyduğu deri bir el çantası vardı. Saçlarını atkuyruğu yapmış, başına da beyaz bir kurdele takmıştı. Aynı C.'nin istediği gibi. Kafeye doğru yaklaşırken adımları yavaşlamıştı. Neyle karşılaşabileceği korkutuyordu onu. C.'nin zararsız biri olduğuna kanaat getirmişti. Adresini, ailesini bilen birisi ona zarar vermek istese çoktan vermez miydi zaten? İşte o gün oraya gitmesine bu vardığı kanaat, daha güçlü ve bilgili olma isteğine eşlik ederek neden olmuştu.
Kafenin dışına ulaştı nihayet. Oldukça sessiz sakin görünüşlü modern bir yere benziyordu burası. Ana tonları gri, bordo ve ahşap renkleriydi. İç tasarımı Roxanne'in hoşuna gitmişti. Parıldayan tertemiz vitrinlerin arkasında sayısız börek, pasta, poğaça ve türevi yiyecekler bulunuyordu. Roxanne tereddüt ederek birkaç adım daha attı. Tam zamanında oraya gelmişti ancak kendiyle konuşmak isteyen kişinin orada olduğuna dair bir ipucu göremiyordu. Etrafta sadece kendi halinde görünen mugglelar vardı. Bu yüzden bir kız gelip de, ona çarparak içeri doğru ilerleyince Roxanne oldukça sarsıldı. Uzun kahverengi saçlı kıza bağırdı:
"Hey, dikkat etsene sen!" Mugglelar onlara doğru anlaşılmaz gözlerle bakarken, kız bir anda arkasına döndü. İşte ne olduysa o an oldu. Roxanne'e çarpan kişi, onun hayatını kurtarmış olan Scarlett idi.
"Scarlett!" diye şaşkınlıkla seslendi Roxanne. Scarlett de en az onun kadar şaşırmış görünüyordu. Bu kızın burada ne işi vardı? Şimdi her şeyi mahvedecekti. Oysa Roxanne kendine postalar yollayan kişiyle rahat rahat konuşmak niyetindeydi.
Aklından sayısız senaryo geçiyordu. C., Scarlett olabilir miydi? Mümkün değildi yoksa ona bakmadan yanından geçip gitmezdi. Ya da farkına varmamış mıydı? O sırada Roxanne'in gözlerine kalbinin bir an sıkışmasına neden olacak bir şey çarptı. Scarlett de kendininki gibi, beyaz bir kurdele takmıştı. Roxanne, muggleların kendi işlerine bakmaları için onlara keskin bakışlar atarak kıza ilerledi. Sonra onu kolundan yakaladı, içeri doğru çekerken de masmavi bakışlarını üzerine dikti.
"C. için mi buradasın yoksa sen de?" diye sordu biraz da korkarak. Cevap beklerken geçen saniyeler sanki ölümcüldü. Scarlett'in ailesinin sırlarıyla ne ilgisi olabilirdi? Yoksa, C.'nin söylediği gibi, ailesinin bunca yıldır para yatırdığı kişi bu karşısındaki kız olabilir miydi?
Bir Gryffindor'luyu asla desteklemezler ki, diye düşündü Roxanne ancak konu ailesi olunca asla bir şeyden emin olamıyordu.
- Spoiler:
Not: Gecikme için çok özür dilerim yayladan döndüm kafamı yeni toparlayabildim.