Bellatores
Döneminin Baş Seherbazı, Ezekiel Harris tarafından kurulan örgütün anlamı Adaletin Savaşçılarıdır. Resmi olarak 1970 yılında kurulan ve kendisine bu ismi veren grup, aslında 1960 yılından beri gizliden gizliye varlığını sürdürmektedir.
Bu topluluk, tek bir amaç için kurulmuştur; adalet. Sihir bakanı Austin Hudson’ın adaletsizce sürdürdüğü 35 yıllık hükümdarlığa ve insanların inatla yok saydığı diktatörlüğe dur demek için, özgürlükçü ve yenilikçi bireylerin bir araya toplanmasıyla oluşmuştur. # Devamı İçin TIKLAYINIZ!
Scuta
Ingemar Byström tarafından ‘Düzenin Kalkanı’ adı altında kurulmuşlardır. 1970 yılında, Bellatores gibi güçlü bir örgütün ortaya çıkışı ile, birnevi mecburiyet sebebiyle savunma gücü olarak ortaya çıkmıştır.
İlk kuruluş amaçları düzeni (Bu vesileyle aslıda Sihir Bakanı ve bakanın inançlarını) korumak olsa dahi, çoğu üyenin katılım amacı doğrultusunda daha nebze Bellatores’u ortadan kaldırmak şeklinde amaç kayması oluşmuştur. Buna rağmen liderleri Byström, bu amacı reddederek tüm isteklerinin halk tarafından demokratik yollarla beş kere seçilmiş olan bakanı ve bununla beraber düzeni korumak olduğunu birçok kez belirtmiş, belirtmeye devam etmektedir. # Devamı İçin TIKLAYINIZ!
KARAKTER DEĞİŞİM ARACI
♣ Karakter Değiştir ♣
K.Adı:
Şifre:

HOGWARTS: AÇIK!
TARİH: ŞUBAT 1976

Paylaş
 

 Noel Partisi (Site Kurgusu)

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6  Sonraki
Azrael Slater
Büyücü
Ϟ Rp Beğenileri : 25

Azrael Slater
Büyücü



Azrael'in Girdiği Beden =Jollyn Maqe:



Noel partisinden birkaç gün önce
Azrael biraz hava almak için odasından çıkmıştı ve avluya gitmişti. Öğrencilerin bir kısmı sömestr tatilinde okulda kalırken diğerleri de evlerine dönmüştü çoktan. Kendisi de gitmeyi düşünmüştü fakat  kısa bir tatil için bu durumun değmeyeceğine karar vermiş ve okulda kalmıştı. Öğrenciler için bu dönem bir şeyler planlaması gerektiğini biliyordu. Nasıl bir ders yapmalıydı bunu düşünüyordu. Kış mevsiminin temiz havasını ciğerlerine çekerken düşünmeye devam etti. Öğrencileri sıkacak teorik dersler istemiyordu tam tersine onların yapabileceği bir ders istiyordu.  Bunları düşünürken bir öğrenci grubun koşturarak avludan koridora geçtiğini gördü. Neler oluyordu böyle. Kendisi ağır adımlarla avludan koridora döndü ve asılı olan duyuruyu gördü. Öğrencilerin eğlenmesi için Hogwarts'ta yine bir eğlence düzenleniyordu. Genç adam duyuruya baktığında bunun sadece öğrencilerin değil de tüm çalışanların da katıla bileceğini gördü. Yüzünü yine ekşitti saçma bir Noel partisine gitmeyi düşünmüyordu. Gerçi bu aralar gitmeyi düşünmediği çoğu parti vs. şeylere gitmişti. Listenin üstündeki isimlere bakarken öğrenciler ve birkaç meslektaşlarının isimlerini gördü. Bir anda aklına sarışın cadı geldi o böyle partileri kaçırmayacağını biliyordu demek ki duyuruyu daha görmemişti. Neden aklına o gelmişti ki ilk önce, bundan önce düşündüğü sebepten dolayı olması gerekiyordu. Tüm bunları aklından kovmaya çalıştı. Koridorda ilerlerken arkasında heyecanla duyuruyu okuyan öğrencileri ve sevinçlerini duyabiliyordu. Arkasını döndü ve öğrencilere baktı. "Birazda dersleriniz için bu kadar heyecanlansanız çok daha iyi olur" dedi ve öğrencilerin asık yüz ifadelerini gördükten sonra koridorda ilerlemeye davam etti.

Bir fincan kahve ve bir kitap, noel gecesi de bunu yapmayı planlıyordu. Tabi bu dönem planlarının çoğunu uygulayamazsa da. Odasını aydınlatması için asasını sallayıp mumları yaktı ve masasına oturdu. Masasının sağ tarafında bulunan okunmayı bekleyen kitabı eline aldı. Aynı yazara ait diğer kitapları okumuştu şimdi ise bu kitabı bile yarılamıştı.  Kısa süre sonra odasının kapısı çaldı ve içeri sarışın cadı girdi. Neden geldiğini anlamıştı genç adam ve genç cadıyı sıkmamak için daha rahat davranmıştı. Elindeki kitabı masanın üzerine bırakmıştı ve genç cadıya dikmişti gözlerini. Sarışın cadının ayakta öylece durduğunu görünce oturabileceğini söylemişti ve isterse ona da bir kahve koyabileceğini. Sarışın cadıyı üzmek istemiyordu yani sonuçta onunla doğru düzgün konuşabilen bir o vardı.  Genç cadı noel partisinden bahsettiğinde Azrael böyle şeyleri sevmediğini ve bunu da biliyor olması gerektiğini söyledi. Genç cadı bu sefer fazla sıkmamıştı ve olumsuz cevabı aldıktan sonra gitmiş genç adam da kitabına geri dönmüştü.

Noel günü
Bu kadar çabuk kararını değiştiren ne olmuştu acaba. Neden noel partisi için hazırlanmıştı ki. Belki de biraz kafasını dağıtmaya ihtiyacı vardı. Sıkılmıştı doğrusu hem bütün işlerini de bitirmişti. Yani aklındaki bütün düşüncelerine çözüm bulmuş bu dönemin kendisi için nasıl olacağını planlamıştı tabi bir terslik çıkmazsa. Siyah gömleğinin kol düğmelerini ilikledikten sonra üzerine yine siyah cübbesini geçirdi ve odasından çıktı. Noel partisi için birkaç dakika geç kaldığını biliyordu ve sarışın cadının çoktan gitmiş olduğunu düşündüğü için aynı koridorda bulunan odanın yanından sadece öylece geçip gitti. Büyük salonun önündeki topluluğu gördü. Neler oluyordu neden kimse içeri girmiyordu ki. Bir anda neler olduğunu açıklayamadığı bir şey daha oldu. Sanki salonun içine cisimlenmişlerdi birden. Üstelik sanki hiçbir şey eskisi gibi değildi. Etraftan mı kaynaklanıyordu bu yoksa yapılan büyüden dolayımı.



En son Azrael Slater tarafından 04.06.17 19:48 tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://www.hogwarts-rpg.com/t2186-azrael-lejant
Aaliyah Elias
Hogwarts Müdiresi
Ϟ Rp Beğenileri : 104

Aaliyah Elias
Hogwarts Müdiresi

Aaliyah'ın bedenine girdiği karakter; Alanis Sarrazin:


Kafileye son anda dahil olan Dan'in sakinlik hakkındaki demeçini dinlerken Jollyn'e doğru gözlerini devirdi. Aaliyah hazır vakitleri varken bir an evvel tabanları yağlamaları gerektiğini düşünüyordu aslında ama Jollyn bunu spontane bir şekilde planlayabilecekleri bir yakınlıkta değildi. Bu yüzden eliyle saçını düzeltiyormuş gibi yaparken kadına koridorun sonunu işaret etmeye çalıştı. Bu okulda sade fakat keyifli bir kutlamayla karşılaşmaya ihtimal vermek aptallıkla eşdeğerdi. Yine de zararın neresinden dönülse kâr, Aaliyah bu seferki kaostan sıyrılmak için elinden geleni yapacaktı. En azından kendini mutlak sondan sakındığı için onuru ile kepaze olurdu. Altın saçlı cadı ile göz göze gelmiş fakat derdini anlatma konusunda pek başarılı olamamıştı bu sebeple kalabalığın arasından az önce odaya teşrif etmiş olan Dan'in yanına doğru sıyrılıp omzuna doğru eğildi. "Psst. Violeta bugün biraz soluk görünüyordu. Sanırım midesini bozmuş. En iyisi Jollyn ve ben onu bulmaya gidelim. Size sonradan dahil oluruz." Genç adamın yüzünde öyle bir ifade oluşmuştu ki Aaliyah, bahanesinin mevzubahis bünyeye işlemeyeceğini fark etmişti. "Ah, hadi ama Dan." dedi küçük bir çocuğun ısrarcı ses tonuyla. "Kadroya girdiğimden bu yana birçok süpriz ile karşılaştım ve süprizlerden hiç hoşlanmadığıma karar verdim. Zira ne zaman şu lanet olası salonda güzel bir olay için bir araya gelsek alelade günlerde başımıza gelmeyen bir ton aksilik kendini gösteriyor. Ne diyeceğim biliyor musun? Bu süpriz konusunda gerçekten berbatsınız. Bunu üzülesin diye söylemiyorum, herkesin kötü olduğu bazı şeyler vardır. İçeriye girdikten sonra zehirlenip ağzından köpükler akmasından korkuyorum. Ya da kayıp düşer, platformun köşesinde kafanı kırarsın. Benim bu etkinliğe katılmamam hepimizin için en iyisi. Böylece senin de şımaracak kimsen kalmaz ve sağlıklı bir şekilde geceyi sonlandırırız. Ne dersin ha?" Lafının kapının açılmasıyla bölünmesi Aaliyah'ın dudaklarını bükmesine sebep oldu zira artık herşey için çok geç demekti. "Hay ben böyle işin..." diye söylendi kendi kendine. Aşağıya doğru eğim almış dudakları ve yay şeklini almış kaşlarıyla kalabalığın arasından büyük salona doğru seyirtti. "Bu arada bana bir baykuş yollamışsın ama sedef hastalığı ve lavanta yağı hakkında St. Mungo'ya yazdığım raporun üzerine şarap döktüm. Onunla uğraşayım derken bakmaya dahi fırsat bulamadım. Koca kumaşı bir baykuşla yolladığına inanmıyorum ama rengine bayıldım! Onu üç ayrı yerinden ip geçirip şalvar haline getireceğim. Hani şu iki parça gibi duranlardan. Henüz açıp enine boyuna inceleyemedim ama anladığım kadarıyla sol cephedeki işlemeleri..." Kendini birden kendi yanında bulmasıyla söyleyecekleri boğazına dizilen Aaliyah kendi gözlerinin içine bakakaldı. Bu da neydi şimdi? Belki de anlattıkları Dan'in ilgisini o kadar çekmemişti ki Dan "detayları kendine sakla" demenin orjinal bir yolunu bulmuştu. Bakışlarını genç adama çevirdi fakat adamın suratında daha önce hiç görmediği bir şaşkınlık ve memnuniyetsizlik vardı. Elleriyle göğüslerini yoklarken sanki önemli birşeylerini kaybetmiş de onları arıyor gibiydi. Bakışlarını kendi bedenine çevirmek suretiyle olayı açıklığa kavuşturan genç kadın eşleşmelerin Bayan Phyllis tarafından özellikle ayarlanmamış olmasını ümit etti. Vücudu bir insanın herşeyiydi ve kemiklerine kılıf olan o önemli et parçasını Sveinsson'ın eline falan bırakmak istemiyordu. Başka bir bedenin dudaklarını Aaliyah usulü büktükten sonra yılbaşı süslemeleri ile donatılmış masalardan birine doğru ilerlemeye başladı. Masaya oturduğunda fark etti ki Alanis Sarrazin gibi güzel bir kadının bedenine girmek insana kendini Alanis Sarrazin kadar "güzel" hissettiriyordu. İşte tam da bu yüzden dönmeye çalışmıştı büyük salonun kapısından. Kendi bedeninde yürümenin daha ağır olduğunu Bayan Sarrazin'inkine girene kadar algılaması mümkün değildi ve bu bilginin eksikliğiyle kesinlikle daha mutluydu. Oturmuş olduğu köşeden kendini süzdü. Kilo almış gibi bir hali yoktu ama... Merlin aşkına! Gerçekten de arkadan kalçaları böyle mi görünüyordu?


En son Aaliyah Qandisa tarafından 03.06.17 23:32 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://www.hogwarts-rpg.com/t1517-aaliyah-qandisa-lejant
Alannah Muirgheal
Ölü
Ϟ Rp Beğenileri : 31

Alannah Muirgheal
Ölü
Spoiler:

Aynadaki yansımasıyla bakışıyordu gerisinde bıraktığı son bir kaç dakikadır. Sarı saçlarını, mavi gözlerini ve yüzünü oluşturan  her detayı ilmik ilmik inceliyordu. Aklında bir soru vardı, kendi kendine sorduğu değilde, son bir kaç gündür etrafındaki insanların davranışlarına dikkat ettikçe kafasında oluşan bir soruydu bu. Güzel olup olmadığını merak ediyordu. Güzelliğin sözlük tanımını biliyordu, belli niteliklerin bir arada bulunması durumu, göze güzel hitap etmek. Bunların altında yatan şeyleri anlamlandıramıyordu ama. Mesela saçlarıyla gözleri yada beyaz teni bu niteliklerden miydi ? Eğer öyleyse Alannah güzel bir kız mıydı ? Fakat tüm bu sorulardan daha da önemlisi, güzelliğin ona bir faydası var mıydı ? On bir yaşında bir kız için güzellik ne kadar anlamlı olabilirdi ki ? Daha cinsiyet kavramı adamakıllı oturmamış bir bireydi o. Tüm bunlara kafa yormaya başlaması için önünde bir kaç yıl daha vardı. Ergenlikle birlikte gelecek olan bir sürü hormon kafasını karıştıracak onlarca hormon ve bilinmeyen, onlarca daha farklı faktör.

Tüm bu tantananın niçin çıktığını biliyordu, sağır olmayan herkes biliyordu. Profesörlerin ve öğrencilerin ortaklaşa katıldığı bir parti. Alannah'ın başlarda gitmeye niyeti yoktu, kitaplardan okuduğu kadarıyla böyle partiler insanların içkiler içtiği, danslar edip yeni insanlarla tanıştığı ve büyülü bir gece geçirmeyi diledikleri toplaşmalardı. Onun bu tür şeylerle ilgilendiğini söylemek sadece saçmalıktan ibaret olurdu. Her ne kadar ilk dönem neredeyse kimseyle arkadaşlık kuramamış olsada, insanlardan ve sosyal etkinliklerden nefret eden bir misantropi değildi sonuçta. Büyülü bir gece geçirmesi için böyle şeylere ihtiyacı yoktu sadece. Dans etmekten hoşlanmazdı, sosyal becerileri de pek gelişmiş sayılmazdı. Bu tür bir ortama girdiğinde garip hissetmekten kaçınıyordu sadece. Fakat bu sefer, belki bir dürtü, belki de Hogwarts'a gelişiyle başlayan değişimler zincirinin yeni bir halkası olacak bir karar almıştı. Aylardır kendine bakımını temel temizlik ihtiyaçlarından ileriye götürmeyen kızımız, saçlarını tarıyordu. Bin tane iksir formülü ezberlemeyi buna tercih ederdi tabi, o başka. Bir elbise olarak mavi, dizlerinin altında biten basit bir seçim yapmıştı. Tüm bunları insanlara kendini beğendirmek istediğinden yapmıyordu, pek tabii üniformasını giyip bile gidebilirdi -ki aklından ciddi ciddi geçirmişti bunu-. Çıkıntılık yapmak, göze batmaktan kaçınmak içindi bu uğraşı sadece. Saçlarına son tarak darbesini vurup, kopardığı bir sürü saç telinin acısıyla hafifçe iç geçirdikten sonra, tüm hazırlığı bitmişti. Hemcinslerinin aksine bayağı kısa sürmüştü işi. Makyaj yapmayı aklının en ücra köşelerinden bile geçirmemişti zaten. Partinin başlamasına ise bir saatten biraz daha fazla vardı. O yüzden yavaşça yatağına uzandı, elbisesini kırıştırmamaya pekte dikkat etmeden. Komidinin üzerindeki kitabına uzandı ve okumaya başladı.

Kitabından kafasını kaldırıp yatağının karşısında asılı duran saate bakmak anca bir kaç bölüm bitirdikten sonra aklına zerk etmişti. Akrep ve yelkovanı okuyup saatin kaç olduğunu idrak ettiği bir kaç milisaniyelik sürenin ardından yatağa yatışının tam tersi bir şekilde fırlattı küçük bedenini yataktan. Bir hışımla ayaklarını siyah pabuçlarının içine doldurdu ve koşmaya başladı. Geç kalmıştı. Bir şeylere geç kalmak onun yapacağı türden bir eylem değildi. Derslere bile yarım saat öncesinde giden biriydi o! Keza şimdiki acelesi de partinin bir şeylerini kaçırmaktan duyduğu tedirginlik değildi. Geç kalma fikrini kendine yakıştıramıyordu sadece. Zeminle temas eden ayaklarından yankılanan ses adeta şarapnel etkisi yaratıyordu onda. Bu kadar dalgın olmamalıydı! Kapıya vardığında kimseyi görememişti. Saate düşmanca bir bakış attı, ardından aynı saldırganlıkla kapıya yöneldi, üzerinde asılı notu seçebiliyordu. Talimatları pek sorgulamadan uyguladı, sonuçta bir bilek hareketi ve bir kaç sözle objeleri havalandırabildiğiniz bir dünyaydı burası.

Minik elleriyle kapı koluna ağırlığını verip aşağı çektiğinde böyle bir şeyle karşılaşmayı oda beklemiyordu. Balo salonunun içine düşmek değildi onu şaşırtan, ambiyans yada o tür egzantrik olguların onun pek gelişmemiş estetik anlayışını şımartması da değildi. Bir başka bedenin içinde olmaktı onu sudan çıkmış balığa döndüren.  Alannah, Alannah olmayan birinin bedenindeydi. Kendisinden kesinlikle daha büyük ve "süslü" birinin bedeniydi bu.  Boş boş aynaya bakıyordu, bu duruma kendince mantıklı bir açıklama getirmeye çalışıyordu. Yanlışlıkla bir büyü falan mı yapmıştı ki ? Etrafında salakça bir tur döndü, kendi bedenini arıyordu gözleri. Bu çabası beyhude çıkınca etrafındaki aynalardan birine yaklaştı. İçine girdiği bedeni inceledi. Büyük olmanın ne demek olduğunu deneyimliyordu şu anda farkında olmaksızın. İnsanlara bakarken kafasını kaldırmak zorunda olmadığı bir bedendi bu, vücut hatları belirgin, güzel yüze sahip bir beden. Tanıyordu bu kızı, dilinin ucundaydı adı. Bir Gryffindor olduğunu hayal meyal hatırlayabilmişti. " Heidi Wshon! " diye bir zafer çığlığı kopardı bir anda! Kızın kim olduğunu hatırlayınca, zorlu bir bilmeceyi çözmüş gibi olmuştu, sevinmişti. Hakkında duyduğu, kulak misafiri olduğu bir kaç şey aklında belirdi. Bu kızın okulun en güzel ve en popüler kızlarından biri olduğu gerçeği suratına bir tokat gibi çarpmıştı. Tüm ışıkları üzerinde toplayacak güzellikte birinin içindeki, o ışıkların altına girmekten ölesiye korkan birisiydi Alannah. İster istemez içini bir hüzün kapladı. Belki de o kızın büyülü gecesini başlamadan bitirmişti. Yinede bu geceyi daha berbat bir hale getirmemek için kendince bir çözüm bulmuştu. Gece boyunca Gryfindorlular başta olmak üzere neredeyse tüm erkeklerden kaçacaktı, ayrıca kendinden daha güzel birinin yanına giderek kendi güzelliğini, daha doğrusu Heidi'nin güzelliğine, gölge düşürecekti. Salonu ona ait olmayan gözlerle hızlıca taradığında en dikkat çekici ve en güzel kadını gözüne kestirdi ve ona doğru hızlı adımlar atmaya başladı. " Bayan Melanie! Bu gece ayrı güzelsiniz doğrusu! "
  
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://www.hogwarts-rpg.com/t3602-alannah-muirgheal
Henry Tudor
Hayalet
Ϟ Rp Beğenileri : 11

Henry Tudor
Hayalet


Henry'in Bedenine Girdiği Karakter = Melanie Riverbird:




"Sonunda! Çekilin ilk ben girerim tamam"
Birkaç dakikalık amaçsız bekleyişin ardından kendisini koca bir salonun ortasında bulmuştu Henry. Dudaklarından dökülen alaycı bir ses tonuyla büyük salonun ortasında kendisini bulduğunda biraz şaşırmış olduğunu kabul etti. Uzun yıllardır olmayan şey bugün tüm farklı bakış açılarıyla Henry'in ruhuna garip bir zevk veriyordu. Öyle olacak ki büyük salonun noel dekorasyonu onu yüzyıllar önce Avrupa'nın en güçlü tahtını bıraktığı tozlu ve nostalji kokan anılarına geri döndürmüştü. Neden ölmemişti ki sanki? Kısa bir geçmiş molasının ardından kendisinden sonra içeriye giren Hogwarts halkının suratlarından da kendisinin hisettiği gibi aynı şaşkınlığı hissedebiliyordu. Bu geceyi müdür Darence mi hazırlamıştı yoksa başkası mı henüz bilmiyordu ama ortamın dekarasyonu Hogwarts'ta uzun zamandır görmediği kadar onu mutlu etmişti.

Büyük salonun yeniden dekore edilen dikdörtgen alanında süzülürken birden gözü içeriye giren insanların tavırlarına takılmıştı. Birçok kişi bedenine dokunuyor ve yanına sohbet için gelen kişilere ilk kez görüyormuş gibi davranıyordu. Birkaç dakika insanları süzdükten sonra kalabalığın olduğu bir masayı gözüne kestirerek oraya doğru hamle yamıştı ki aşağıdan yukarıya doğru süzülen flu bez parçasının yüzüne çarpması ile olduğu yerde kalakalmıştı. Üzerini süzdüğünde sarı elbisenin ve bir çift gögüsün üzerinde belirdiğini anlamıştı. "Ne, ne oluyor, bu şaka mı, komik değil!" gibi kendinin duyabileceği bir ses tonuyla söylenirken kendisini biraz daha incelediğince Melanie Riverbird'ın bedeninde olduğunu hisetti. 16 yaşlarında bir kız çocuğunun bedenine kim koymuştu Henry? Büyük salonda ne olduğunu anlamaya çalışırken az önce takıldığı garip tavırları anlamdırmaya çalışıyordu. Yoksa salondaki herkes değişmiş miydi? "Bu espiri anlayışı kime aitse kesinlikle kutuplarda yaşıyor" diye bağırdı. Ancak kimsenin onu duyabileceğini düşünmedi. Ne yapmalıydı? Bir an salonu terk etmeyi düşündü. Ancak kişiliği ile çoçuksu duyguları arasında kalmıştı. Tavandaki üs vazifesi gören yerinden ayrılarak ortadaki yuvarlakğın çevresinde farklı bir köşeye çekildi. Birkaç dakika sonra salonun ortasında belirlen cehennem zebanisinin konuşmasının ardından artık her şey daha somutlaşmıştı.

"Gerçekten Şahane! İfrit Zekalılar..." diye söylenerek ortadaki şam şeytanının sözlerine gönderme yaptı. Ama neticede hayaletti sadece görünümün değişmesi onun hareket ve yeteneklerinde bir azalmaya neden olmamıştı. Gerçi ses tonununda değişmesi onu gıcık etsede bu gece bunu yapan sivri zekalının ve ortamın tadını kaçırmak için elinden geleni yapacağın emindi. İlk iş olarak öğrencilerden başlayacaktı.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Scarlett Jans'en
Ölü
Ϟ Rp Beğenileri : 0

Scarlett Jans'en
Ölü
Scarlett uyandığı andan itibaren noel partisine katılıp katılmama konusunda oldukça düşünceli idi bunun sebebi ise bir süredir içini kemiren ve onu gerçekten inciten arkadaşsızlık duygusundan başka şey değildi. Son günlerde kendisini fazlaca yalnız hissediyor ve hiç iyi dostu olmadığını düşünüp üzülüyordu, konuştuğu, eğlendiği ve yanlarında mutlu olduğu arkadaşları elbette vardı fakat bir yerlere beraber katıldığı yada dertlerini paylaşabileceği kimsesi yoktu ve gariptir ki Hogwarts'a geldiği günden beri bu durum hep böyle olmuştu. Başlarda bunu hiç bir şekilde sorun etmeyip keyfine baksada son zamanlarda bu içerisine dert olmaktan geri durmuyordu.


Yatağını topladı ve her zamanki rutini ile kızlar yatakhanesindeki boy aynasının önüne geçerek iç çamaşırları hariç kıyafetlerini çıkartıp vücudunu inceledi, bunu hemen her sabah üzerini değişmeden hemen önce yapardı ve kendisini incelemenin onun özgüvenini yükselttiğini düşünürdü. Bacağında ki morluk oldukça azalmış görünüyordu, son zamanlarda kilo da vermişti, bundan memnundu otuz kilo kalsa belki de yine sevinirdi. Verdiği kilo ile daha da güzel göründüğünü düşünüyordu, daha çekici buluyordu kendini bu şekilde. Her sabah kendisini izlemesini garipseyen arkadaşları da bu duruma alışmışlardı, artık o ‘ne yapıyor bu kız’ şeklinde ki bakışları üzerinde hissetmiyordu. 


Baloya gitmeye karar vermişti, giyindi ve oldukça hafif bir makyaj yaptı. Bu geceki planları arasında salondan kolunda yakışıklı bir erkekle çıkmak vardı ve zaten uzun zamandır gözüne kestirdiği Slytherin'li bir erkek vardı onu tavlayabileceğini ve balo sonrasında güzel zaman geçirebileceklerini umuyordu.
Salonun olduğu yere geldiğinde kapının kapalı olduğunu ve bir süre beklemeleri gerektiği görmüştü, beklemekten hiç hoşlanmazdı, hele de yalnız başına bekliyorsa. Çevresinde ki herkes arkadaşları ile gelmiş ve kıkırdaşmalar daha burada başlamıştı, yalnız olduğu için içi burkulmuştu. Beklemenin sonunun gelmeyeceğini düşündüğü ve hatta sıkılıp neredeyse geri döneceği anda diğer herkesle birlikte kendisini balo salonunun içerisinde buldu. Salon, oldukça gösterişli ve ışıl ışıl görünüyordu, Scarlett, böyle yerlerde ve zamanlarda ihtişama bayılırdı ve gözlerini salonun detaylarından alamıyordu, ışıklar, duvarlar her şey harikaydı. İçten içe iyi ki geldiğini düşünüyordu. Çevresinde gördüklerinin büyüsünden çıktıktan sonra farkettiği ilk şey üzerinde ki kıyafetlerin buraya geldikleri ile aynı olmadığı idi, şok içindeydi ve içinde bulunduğu duruma anlam veremiyordu bu çok saçmaydı başka kıyafetler giydiğine emindi hem zaten bu yada buna benzer bir kıyafet dolabında bulunmuyordu bile, kıyafetin şaşkınlığı içinde etrafına bakınırken bu ten renginin ve ellerinde kendisine ait olmadığını farketmişti dehşet içindeydi ki salonun ortasında beliren Imp'in konuşmasını dinleyene dek. Neler olup bittiğini sonunda anladığına sevinmişti, artık yapacağı şey bir aynanın karşısında kim olduğuna bakmak olacaktı. 


Salonun içerisinde ki aynalardan birinin karşısına geçip kim olduğuna baktı, görüntüsü sıkça gördüğü ama adını ve kim olduğunu bilmediği Slytherin'li bir kıza aitti. Bu durum Scarlett'e oldukça eğlenceli gelmişti, demek başkasının görüntüsündeydi ve şuan o kişiyi temsil ediyordu, hatta o kişiydi. Bu demek oluyordu ki bu akşam arkadaşsız oluşu kendisine sorun çıkartmayacaktı ve hatta oldukça eğleneceği şeyler yapabilecekti, tabii ki kimseye zarar vermeden, Scarlett insanlara zarar vermekten ve kendisini kırmayan insanlar hariç insanları kırmaktan hoşlanmazdı sadece güzel ve eğlenceli bir akşam olacaktı. Tek sorun bugün burada tavlamayı düşündüğü Slytherin'li çocuktu herkes bir başkası olduğuna göre ne kendisi Scarlett olarak ne de çocuk kendisi olarak görünmediğinden bugün bu durum imkansızdı, öncelikle biraz etrafı gözlemlemeli diye düşündü, eğlence bundan sonra başlayacaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Darence Elias
Konsey Başkanı
Ϟ Rp Beğenileri : 122

Darence Elias
Konsey Başkanı


Darence Elias'ın Girdiği Beden = Ava Maroon
Spoiler:





Cevap vermek istiyor muydu? Dudaklarının dökülmek isteyen düzinelerce kelime ağzında toplanmıştı Darence'nin ama ne diyeceğini veya nasıl bir tepki vermek istediğini bilmiyordu. Oysa ki bu anda ondan uzaklaşmak için büyük salonun önüne geldiği andan itibaren dikkatini ve tasarrufunu başka bir yöne zerk etmişti. Nafile, koca bir nafileydi!.. Omuzunda hissetiği sıcaklığın vücuduna yavaşça yayılması ve kulağına gelen fısıltıların ilkbahar esintisi vermesi garip bir duygu seline yöneltmişti Darenceyi, geçen zamanda dışarıda kopartığı fırtınanın üzerine! Sözler silsilesi bir dolu gibi Darence'nin zihnine çarparken etrafındaki kalabalığın sesi ona kılıf oluyordu. Aaliyah'ın kendisine yönelttiği muzur teklifin ardından olumsuz bir cevabın ilk izlenimini dudaklarından dökecekti ki ne olduğunu anlamadığı bir anda kendisini az önce kapısının önünde bulduğu büyük salonun atmosferinde bulmuştu. Olağanüstü farklı bir tasarımda ve süslemelerle süslenmiş olan salonu süzmeye başladığında, ayakları onu geri geri itmeye kalkmıştı. Uzun zamandır olduğu gibi Hogwarts'ta ne zaman bir gece veya eğlence olsa o an zehir zemberek bir halde duygu bulandırıyordu. Aaliyah haklıydı keşke yaşanmışlıkları düşünmeden ve sorumluluklarını atarak hırçın kızın elinden tutup farklı bir yere ışınlansaydı.

Keşkeler Darence'nin zihnini sarmadan salonun kenarında bir masaya dirseğini dayanmışken birden bedeninde farklı bir algı hissetmişti. "Bu da ne?" diye istemsiz bir bağırdı koparmıştı. Etrafında kim onu duydu veya onun tepkisine karşılık bir etki hissetti bilmiyordu ama kendisinde oluşan bu değişim onu fena halde kızdırmıştı. Bilmediği bir ormanda kaybolmuş edasıyla etrafında sağa sola saçma sapan dönüşler yaparken, arkasındaki aynada kendisini gördüğünde ağzı açık kalmıştı. Profesör Ava'nın bedenindeki ruhu garip bir his veriyordu ona. Sessi bile kendisinin değildi. Tüm bu bireysel kaosun içinde bir an duraksadı ve düşünmeye koyuldu. O kadar emindi ki son birkaç saatir hiçbir içmediğinden ve yemediğinden! Biri gizlice çok özlü iksiri midesine mi koymuştu. Violeta diye zihninde bir çağırışım yakınladığında etrafında yardımcısını aramaya koyuldu ama göremedi. Çok geçmeden büyük salonun ortasındaki boşlukta bir sihirli yaratık belirdi ve olan biteni anlattı. "Bunun neresi eğlenceli acaba? Eğlence nerede?" diye kendi kendine söylendi. Kendisine paralel bir zamanda ince sesli ve tependen çığıran seste Darence ile aynı tepkiyi vermişti.

Ne yani, bunu kendisine birde kendisindne habersiz bir şekilde yapan Profesör Freya mıydı? Bu geceyi düzenlemek için çok hevesli bir şekilde geldiğinde ona izin vermeden kendisini alı koyamamıştı. Süprizlerini de onaylamıştı ancak buna cesaret edecek kadar ahmak mıydı diye düşünceler Darence'nin bulunduğu gerçekliğe deliller sunma çabasındaydı. Yutkundu ve duraksadı. Dik durmasını çok iyi bilen adam şimdi hafif öne eğik halde duruyordu. Gögüslerin alışılmadık ağırlığı onu yer çekiminin etkisine sokmuş gibiydi. Ya kendi bedeni? Salonun içinde kendi bedenini gözleri ile süzdüğünde salonun başka bir köşesinde arkası dönük duruyordu. İçinde bulunduğu durumdan dolayı odayı terk isteği tüm kişiliğini ele geçirmişse de bu işin sonunda neler olacağını merak ediyordu? Nasıl olsa davranışlarından dolayı birçok işi kendisini ele verecekti...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://www.hogwarts-rpg.com/t1543-darence-elias
Aaliyah Elias
Hogwarts Müdiresi
Ϟ Rp Beğenileri : 104

Aaliyah Elias
Hogwarts Müdiresi
Aaliyah'ın bedenine girdiği karakter; Alanis Sarrazin:


Kendi basenleri ile seviyeli bir ilişkinin ardından keyfi kaçan Aaliyah masada duran yiyecekleri tırtıklamaya başlamıştı. Hayatının hiçbir evresinde kilosunu kafaya takan bir kadın olmamıştı ve bunu anlamak için müneccim olmanın gerekmediğini şimdi anlıyordu. Kadehine doldurduğu ateş viskini yudumlarken başka birinin bedeninde sarhoş olup, ertesi gün bulantısını o kişiye itelemenin aslında pek de fena bir fikir olmadığını düşünmeye başlamıştı.  Büyük salon soru işaretleriyle dolu bir hengamenin esiriyken Aaliyah tek hareketle kadehindeki viskinin tamamını gırtlağından aşağıya boşalttı. Bir insan başka birinin bedeninde neler yapabilirdi? Parmaklarıyla elbisesinin yakasını araladı. Eh, basenlerinden beklediğini bulamasa da üst beden konusunda hala birilerinden daha iyiydi sayılırdı.

Üst bedenden konu açıldığı anda görüş alanına Profesör Maroon'un göğüslerinin girmesi tesadüf müydü bilmiyordu. Kadının pembe üzeri payetli elbisesine hoşnutsuz bir bakış attı zira basit bir noel yemeğinde bile kocaman bir gece lambası gibi görünmekten rahatsızlık duymamıştı. Yani Ava Maroon'un kendisi. Zira kadının bedenine her kim girdiyse bedeninin hakimiyetini tamamen kaybetmiş bir şekilde bir o yana bir bu yana savruluyordu. Sırtı yay gibi kamburdu. Sanki dolunaya maruz kalan Ava Maroon büyük salonun ortasında dönüşüm geçiriyor gibiydi. Bu fikir Aaliyah'ın kendi kendine kıkırdamasına sebep oldu. Sürekli arkasını dönüp masadan birşeyler almaktan yorulmuştu. Nedenini bilmediği bir şekilde beli ağrıyordu. Alanis Sarrazin'in cam açıkken uyuyakaldığını ya da çalışma odasını kurenderde bıraktığını falan düşünürken masadaki çerez tabağını eline alıp fıstıkları ayıklamaya koyuldu. Evinde gibi davranabilirdi zira kendi bedeni ilerde bir yerlerde bir leylek misali volta atıyordu.

Maroon'un bileğindeki pırlantalı bileklik o kadar iddialı duruyordu ki Aaliyah bir kendi bedenini bir de kadınınkini süzmekten kendini alamıyordu. Bu bir Cartier olmalıydı. Odadaki hiçbir profesörün maaşının buna yeteceğini sanmıyordu bu sebeple kendisine birkaç yıl önce mantıklı gelen "Aşk mı, para mı?" ikilemine Maroon'un vermiş olduğu yanıta yargılarcasına dudaklarını büktü. Aynı bileklik Bayan Saçlarımın Rengini Biraz Daha Açarsam Kel Kalacağım'ın Dan'in odasına geldiği gece, yahut gecelerden birinde de dikkatini çekmişti. Aaliyah elindeki tabaktan aldığı fıstıkları ağzına, beğenmediği çerezleri ise kadına fırlattığının farkına biraz geç varmış fakat bunu pek fazla umursamamıştı. Başkasının bedeninde olmanın keyifli yanları da vardı. Maroon kendisine birşeylerin fırlatıldığını biraz geç fark etmişti fakat ayakkabılarının üzerinde pek de yürüyebildiği söylenemezdi bu sebeple neler olduğuna bakmak için arkasına dönmeyi pek beceremiyordu. Bu durum Aaliyah'a onun içinde bir erkek olduğunu kendi içinde de hala sümüklü bir çingene kızının yattığını düşündürmüştü. Kadının bahsi geçen gece doğruluğu muamma "rutin gece sohbetlerini" betimlerkenki suratı gözünün önünde belirdi. "Umarım düşersin de topuğun falan kırılır." Ya da neden umuyordu ki? Normal hayatta iki adet bıçağın dahi üzerinde takılmadan yürüyebilecek bu kadın şu anda basit bir stilettonun üzerinde can çekişiyordu. Ayağa kalktı ve muzur bir çocuğun edasıyla masaya göz gezdirdi. Yetişkin Aaliyah kadının kendi kendine yere çakılmasını beklemeyi uygun bulsa da küçük Aaliyah vişneli turtanın pembe kumaşın üzerinde bırakacağı lekeyi görmenin daha eğlenceli olacağını düşünmüştü. Avcunun içine enine yerleştirdiği vişneli turtayı kadının bel çukuruna denk gelecek şekilde fırlattıktan sonra hiçbirşey yokmuş gibi etrafına bakınmaya başladı. Jollyn bunun her kimin bedeninde olursa olsun bir kişiye yakışmayacağını savunabilirdi ama sevgili Violeta'nın kesinlikle bir an evvel salona gelmesi ve "eğlenceye" dahil olması gerekiyordu.


En son Aaliyah Qandisa tarafından 03.06.17 23:31 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://www.hogwarts-rpg.com/t1517-aaliyah-qandisa-lejant
Violeta Lechkov
Bellatores Lustitiae
Ϟ Rp Beğenileri : 84

Violeta Lechkov
Bellatores Lustitiae

Violeta'nın bedenine girdiği karakter: Constancé Mercier:

Şömineden yükselen alevin hoş sesi kulaklarını okşarken Violeta sandalyesinde arkasına yaslanmış, gözlerini birkaç saniyeliğine de olsa kapatmıştı. Bir tutam kızıl bukle soluk tenli yüzünü keskin bir çizgiyle ayırıyor, zaten sıska olan yapısını iyice çelimsiz gösteriyordu. Son günlerdeki dalgınlığı ve uyku düzeninin hiçbir sebebe dayanmadan karışması kilo kaybetmesine neden olmuştu. Dolayısıyla iyice belirginleşmiş kemikleri ve daha da kaybolan yanaklarıyla pek de sağlıklı bir tablo çizmiyordu. Fakat, yine de kendini oldukça iyi hissediyordu, en azından fiziksel olarak güçlük çekmiyordu. Alevlerin inceden inceye çıkardığı çıtırtılara kaynamaya yüz tutmuş kazanından gelmeye başlayan su sesi de eklenince ince dudaklarında minik bir tebessüm belirdi. Bir yanı boynunu bükmüş hüznüyle sarmaş dolaşken diğer yanı tattığı huzurun keyfini sürüyordu. Noel, şükran gününden sonra en sevdiği bayramıydı bir zamanlar. Sonrasındaysa şükran duyacak çok da bir şeyi kalmadığından Noel birincilik ödülüne layık görülmüş olabilirdi tabii, elbet neye inanacağı konusunda yaşından daha olgun davranmayı becerebilseydi cadı. Hafiften titreyerek kalkıp inen göğsünde tuhaf bir sızı vardı. Sadece biraz daha şiddetli olsaydı kalp krizi geçiriyor olmaktan şüphelenebilirdi, fakat bu sızının sebebi yüksek ihtimalle Noel ile beraberinde gelen geçmişin zihinde nahoş bir his bırakan etkisiydi. Gözlerini karşısındaki duvar saatine kaydırdı. Yemek vakti çoktan gelmişti. Bir eli istemsizce karnına giden kadın parmaklarını ritim tutuyormuşçasına midesinin üzerine vurdu. Büyük Salon’un yolunu tutsa iyi olacaktı.

Odasını dalgınlığıyla birlikte terk eden Violeta kapıyı kilitleyip kilitlemediğini dahi çok önemsemeden merdivenlere doğru ilerledi. Bacakları bedeninin geri kalanını bilinçsizce büyük salona taşırken genç kadın yemekten sonra ne yapacağına karar vermeye çalışıyordu. Belki Aaliyah’ın bir planı yoksa bir şeyler içmeye gidebilirlerdi. Ya da Jollyn ile… Ya da üçü birden gidebilirlerdi elbet. Ya da… Gitmese de olurdu aslında, bazı iksirleri test etmesi de gerekiyordu aynı zamanda. Derin bir iç çekti. Seri adımlarla ilerlerken ayağına dolanmayı beceren elbisesinin siyah eteğini eliyle kenara çekti. Her adımında kulağını tırmalayan ses dalgası bir tık daha artıyordu ki bu gürültünün sebebinin ne olduğuna ilişkin merakı büyük salonun kapısının önüne yığılmış kalabalığı görmesiyle son buldu. "Ne?” Saniyelik yaşadığı duraksamada en içten dileğiyle bu defa her öğrencinin hayatta ve sağlam olmasını dileyen kadın kalabalığın arasına karışırken gözleri müdür beyi arıyordu. Kapıya doğru kendini olabildiğince alıp kapıdan ziyade duvar işlevi gören paravana baktı. “Mükemmel.” Etrafa tekrar bir göz gezdirdikten sonra kendisinin bile şaşırdığı yüksek ses tonuyla en azından aralarında muhabbete dalmış ve ne denli gürültü çıkardıklarının farkında olmayan öğrencileri uyardı. “Sessiz.” Son bir umutla tekrar etrafa bakınan kadın kendi kendine mırıldanmakla yetindi.

“Profesör Lechkov!” Kendisine hitap eden sesin sahibine doğru dönerken kalabalığın arasında kim olduğunu seçebilmesi güç oldu. Fakat, kendisinden biraz ileride kalabalığın arasında ne yapacağını bilemeden dikilen Bay Fleaner ile göz göze gelmesi çok da uzun sürmedi. En son diyaloğa girdiklerinde bu kır saçlı adamın getirdiği tatsız haberle tüm günü havada karada geçmişti kadının. Temkinli birkaç adım attıktan sonra Noel akşamında ne denli kötü bir hadisenin olmuş olabileceğini düşündü. “Buyrun, Bay Fleaner.” Gürültüden dolayı sesini güç bela duyurabilse de yaşlı adam Violeta kadar şanslı değildi. Kırışıklarla dolu yüzünde varlığını zar zor belli eden ince dudakları oynuyor fakat ne dediği pek de anlaşılmıyordu. “A... Üzgünüm ama duyamıyorum sizi. İsterseniz…” Derken kalabalığın arasından belli bir mesafe uzaklaşan cadı onu takip eden ihtiyarın yaklaşmasını bekledi. En son gördüğünden bu yana yeni bir özellik olarak adamın topallaması dikkatinden kaçmamıştı. “İksir dolabınızın kapısı açıktı.” Adamın her zaman yaptığı gibi direkt konunun içinden başlaması Violeta’nın kaşlarının çatılmasına sebep oldu. “Dolabımın kapısı?” Kaşları havalanan cadı ne olduğunu anlamayan gözlerle adamın kahve gözlerine baktı. “Evet. Yani odanızın kapısı açıktı. Dolabınız da açıktı. Birkaç öğrencinin gizlice girip malzeme çalmalarından şüphelendim. Dolaba dokunmadım ama odanızın kapısını kilitledim.” Hiçbir fırsatı değerlendirmeden geçmeyen öğrencilerin böyle bir şeyi yapmamaları zaten şaşırtıcı olurdu. Pek de şaşırmış görünmeyen Violeta anlayışlı bir şekilde tebessüm etti. Dalgınlığının sonunun bu şekilde olacağı gün gibi belliydi. “Teşekkür ederim Bay Fleaner, ilgileneceğim.” Bay Fleaner başını eğip uzaklaşırken Violeta birkaç saniye olduğu yerde dikildi. Muhtemelen aşk iksiri için malzeme çalan birkaç gencin problem yaratması mümkün değildi. Ne de olsa büyük bir olasılıkla iksiri de düzgün yapamazlardı. Başını iki yana sallayıp etrafına bakan cadı az evvelki kalabalığın yerinde esen yelleri görünce hızlı adımlarla kapıya doğru yürüdü. Nihayet arıza neydiyse çözülmüş olmalıydı. Kapının ise hala kapalı olması biraz düşündürücü olsa da ahşaba yaklaştığında cadının kafası daha da karıştı. “Kapının kolunu aşağı mı çekeyim? Bu ne şimdi böyle? İyi ki bir yemek yiyeceğiz şurada.” Onaylamayan ifadesiyle kapının kolunu aşağıya çekti.

Ağaç kavuğundan girip damalı taşların üzerine çakılan eski dostunu hiçbir zaman anlamayacağını sanırdı Violeta, ta ki Büyük salonun kapısından girip orta çağ İngiltere’sinin tuhaf balo salonlarından birine çıkana kadar. Şaşkın kalabalığa kısa süreliğine şok içinde bakınırken aynaya çarpan gözünden bir damla kanın aktığını hissetti. Birkaç defa kırpıştırmasına rağmen değişmeyen görüntünün karşısında verebileceği tek tepki dudaklarının arasından sıyrılan bir kelime oldu. “…hassiktir…” Ellerini, kollarını, bedenini ve yüzünü defalarca kontrol eden Violeta, ya da artık her kim olduysa, -zira birkaç defa denk geldiği bu stajyerin adını anımsayamıyordu- neler olduğuna anlam vermeye çalışmayı kısa sürede bıraktı. Hogwarts’ta geçirdiği süre boyunca buna zaten alışmıştı, olan birçok şey manalı değildi. Açıklama yapmaya ne gerek vardı? Erkek olmuştu velhasıl. “Neyse, bayağı da yakışıklıymışım.” Kendi kendine mırıldanan cadı, birkaç adım ilerledi. Etrafa göz gezdirirken topuklu ayakkabılarının üzerinde emanet dikilen Ava’ya, ya da sarışın cadının görünümündeki kimse ona, atılan ne olduğunu kestiremediği yiyeceği takip ettiğinde görüşüne bir diğer Profesör Alanis girdi. Kaşları çatılan cadı, bir yandan yeni bedenindeki fazlalıklarla nasıl yürüyeceğini çözmeye çalışıyor bir yandan ise Alanis’in bedenindeki muhtemelen öğrencinin kim olduğunu saptamaya çalıştı kendi kendine. Hufflepuff öğrencilerinden çıkmayacağını tahmin ediyordu. Olsa olsa Slytherin’in fırlama öğrencilerinden biri olabilirdi. Yahut belki de Aaliyah’tı. Tam ona göre bir şeydi bu doğrusu. Kendi kendine gülen cadı, az önce hiçbir şey yapmamış gibi etrafa bakınan kadının yanına geldiğinde boğazını temizledi. “Ben gördüm.”

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwarts-rpg.com/t1534-violeta-lechkov
Lavinia Sieghardt
Özel Sektör
Ϟ Rp Beğenileri : 76

Lavinia Sieghardt
Özel Sektör


Well she's all you'd ever want,
She's the kind they'd like to flaunt and take to dinner.
Well she always knows her place.
She's got style, she's got grace, She's a winner.
She's a Lady. Whoa whoa whoa, She's a Lady.
Talkin' about that little lady, and the lady is mine.
Well she's never in the way
Always something nice to say, Oh what a blessing.
I can leave her on her own
Knowing she's okay alone, and there's no messing.
She's a lady. Whoa, whoa, whoa. She's a lady.
Talkin' about that little lady, and the lady is mine.

Gramofonda çalmakta olan şarkı ile bir oyana bir bu yana dans eden genç cadı bir yandan da ne giyeceğini düşünüyordu. Uzun zaman sonra ilk defa bir noel partisine katılıyordu ve bu onun için moral verici olabilirdi. Ne de olsa son zamanlarda çok fazla halsizlik çekmiş ve yorulmuştu. Biraz değişikliğin kimseye zararı dokunmazdı. Kolları acırcasına gerindiğinde aynada suratına baktı. Çok fazla yorgun gözükmüyordu lakin biraz olsun suratı çökmüş gibiydi. Kafasını iki yana sallayıp bir şey olmamış gibi davrandığında   kendine gelmeye çalıştı ve sonrasında bütün makyaj malzemelerini önüne koydu. Aslına bakılırsa normal bir halde de gidebilirdi partiye fakat kimsenin onun solgun ve ruhsuz görmesini istemiyordu. Üstelik okulda artık bu haliyle tanınıyordu. Bütün hazırlıklar bittiğinde  üstüne beyaz pileleri kabarık bir elbise geçiren Lavinia gülümsedi. Her şey kusursuzdu ona göre. Sevdiği adamın partiye gelip gelmeyeceğini  bilmese de fark etmezdi.

En sonunda uzun zamandır kullanmadığı beyzbol sopası ile odadan çıkan genç cadı partinin yapılacağı yere doğru ağır adımlarla yürümeye koyuldu. Sessiz ve sakin yürümesinin sebebi eğer heyecanlanır ise  panik atak geçirmekten korkmasıydı. Gerçi belli bir süre buna maruz kalmamıştı  ama  önlem almakta yarar vardı. Biraz geç kaldığını hissettiğinde çok ta hızlı olmayan bir tempoda koşmaya başladı. Partide muhtemelen herkesi görecekti. Bulanık gyrffindorlardan her ne kadar haz etmese de  onlarla aynı salonda bulunmak zorundaydı. ''Lanet bulanıklar'' (ç) Ağzından çıkan tıslama koridorları doldurduğunda gülmesine engel olamamıştı.


Ah ne güzel her zamanki gibi yine geç kalmıştı işte. Zaten ne zaman yetişebilmişti ki bir yere. Her zaman ağır aksak biri olmuştu. Kapalı olan kapının yanındaki kola baktığında çekip çekmemekte tereddüt eden Lavinia büyük bir duraksamanın ardından kolu tutup aşağı doğru çekti ve  bir anda kendini içeride buldu. Bedeni değiştiğinde  ise gözlüklü ravenclaw cübbeli tam bir inek öğrenci olmuştu. Normalde olsa  ravenclawları pek sevmese de  katlanacaktı bir kaç saat için. Hem eğlenceli olacağa benziyordu. İçeri girdiğinde sopasının elinde olmadığını fark ettiğinde ise şaşkınlığını gizleyememişti






En son Lavinia Sieghardt tarafından 03.06.17 23:40 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Shawn Stamos
Ölü
Ϟ Rp Beğenileri : 0

Shawn Stamos
Ölü
Altı senedir bu okuldaydı Shawn. Her sabah aynı yatakta uyanıyor, yüzünü yıkıyor, üniformasını giyip derslere katılıyordu. Altı senedir hayatında değişip duran tek şey arkadaşları olmuştu, onun dışında nasıl bir insanın hayatı bu kadar umutsuz olur diye düşünüyordu her ergen gibi, en azından bir ay önceye kadar öyleydi düşünceleri. Derslerden birinde sınıfa geç kaldığı için profesörden azar yiyen bir çocuk dikkatini çekmişti, Slytherin arması uzun boyu ve James Dean gibi saçları dışında çocuk hakkında bildiği hiçbir şey yoktu ama Shawn'ın aklının başından gitmesine engel değildi bu kesinlikle. Daha önce neden bu kadar sanatçı elinden çıkmış gibi duran birini görmemişti aklı almıyordu. Slytherin'den de hiç arkadaşı yoktu ki bu afet-i devranın kim olduğunu sorsun. Bir ay boyunca araştırmaları sadece çocuğun adını öğrenmesine yetmişti ve o kadar havalı duruyordu ki Shawn'ın aklına tanışmak için neredeyse hiçbir şey gelmiyordu.

Bir ayı böyle çocuğu sinsi takip ederek geçirmişti, yalnız olduğu zamanlar çoğunlukta olsa da yanına gidemiyor olmasıyla bu durum Shawn'ın hiç işine yaramamıştı, sonunda yatakhane arkadaşı Luca'nın bir konuşmasına kulak misafiri olduğunu ve çocuğun noel partisine gideceğini söylediğinde Shawn  birisi ile tanışmanın en kolay olabileceği yerin parti olacağını düşünmüş ve annesi yüzünden asla ama asla kutlamadığı noel'i heyecanla beklemeye başlamıştı. Bu gece Luca ile tanışacaktı, ne pahasına olursa olsun.

"Geç kalıyoruz! GEÇ KALIYORUZ!!" Shawn yatakhanede bağırarak dolaşırken arkadaşı onaylamayan gözlerle ona bakıyordu. "Noelden nefret ettiğini sanıyordum."  "Ediyorum." dedi Shawn ama bunun önemli olduğunu çocuk da biliyordu, "Shawn o çocuk biraz... Nasıl desem sen biraz naif bir çocuksun bence bunu bilmelisin. Kendini kabullenememişken peşine düşmen gereken bir çocuk değil." kaşları çatıldı, şaşırdığında yaptığı gibi dudakları biraz ayrıldı ve dişleri ortaya çıktı. Sonra hemen kendini toparladı, "Ondan hoşlandığım falan yok ki sadece tanımak istiyorum." berbat bir yalancıydı, çocuk bir şey demedi onun yerine "Biz partiye gelmiyoruz, hadi çıkalım." demişti. Ne demek gelmiyorlardı partiye?
Orada birilerine ihtiyacı vardı tek başına takılamazdı ya?

Tek başınaydı, Jonas ve Eva'yı ne yaptıysa ikna edememişti. Partinin kapısında parityie girmek için kolu aşağıya çekin yazan bir yazı ile bakışıyordu. Zaten bir yere girmek için bu yapılmaz mıydı? Kolu aşağı çektiğinde harika bir parti ile karşılaşacağını sanıyordu ama onun yerine içeri girer girmez saçma bir durumla karşılaşmıştı, sanki elleri büyümüştü ve burnunun üzerinde bir gözlük belirdiğine yemin edebilirdi. Yanlışlıkla bir şeyler mi içmişti de hayal görüyordu? Boyunun uzamış olması da cabasıydı, kesinlikle hayal görüyordu.

Ağlayacaktı, buraya sonunda Luca ile tanışma cesaretini bulmuştu ve başkası olduğu hayalini mi görüyordu... Evet kesinlikle ağlayacaktı.


En son Shawn Stamos tarafından 04.06.17 16:35 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Noel Partisi (Site Kurgusu)
Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
3 sayfadaki 6 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6  Sonraki
 Similar topics
-
» Site Bildirim Sistemi Kullanma

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Hogwarts-RPG :: Noel Partisi-