| 29.04.20 16:35 | | Rütbeleriniz verilmiştir. |
|
| 03.05.20 23:01 | |
Başvuru İçin: Adınız ve Soyadınız : George Crownie Karakter Bilgisi : Cesaret ailesinden gelen bir simge haline gelmiş olup, George için en belirgin özelliktir. Yalandan pek haz etmez, karşısındakilerin ona dürüst bir şekilde yaklaşmasını ister. Ailesi ve sevdikleri hayatta en çok önem verdiği etmenlerdir. Tabir-i caizse, onlar için ölüme bile gidebilir. Tutarlı davranışlar sergilemeyi sever ve herkese karşı adaletli davranılmasını ön görür. Sevecen bir yapısı vardır, çok çabuk kaynaşır herkes ile. Sıcakkanlıdır. Fakat kendisinde sevmediği ve ona göre en kötü olan özelliği merakıdır. Şu ana kadar başına ne geldiyse merakına yenik düşüp cesareti ile atılmasından dolayıdır. Aşırı meraklı olması bir çok kişi tarafından sevilmese de, George bu yapısından memnundur. Rekabeti sever, onun için her türlü rekabet ortamı eğlencelidir.İstediğiniz Rütbe : Seherbaz Online Süreniz : Fırsat buldukça. Örnek Rp : - 2010'dan kalma bulabildim anca Tüm siteler kapanmış.:
Gecenin karanlığı ülkenin etrafını çevrelemiş bir şekilde hakimiyetini sürdürürken acı bir feryattı Jack'i kendine getiren. Gereksiz gördüğü soyunu birden anımsadı. Babasını ve eski o berbat günleri hatırladı. Babasını hatırladığı anda içini derin bir öfke kaplıyor, dişlerini sıkarak sinirini atacak bir şey arıyordu. Göz bebeğinin ortasındaki parıltı dışında gözünde tek bir beyaz nokta kalmamışken sırtına ağır bir hançer yemişçesine öne doğru eğilerek hızla koşmaya başladı. Stresten kurtulmak için şehrin etrafında koşmak ona akıllıca geliyordu o an. Saçlarının rüzgardan sağa sola savrulması karizmasını kat kat arttırırken gözü ayın parıltısı dışındaki hiçbirşeyi görmüyordu. Tutulma. Birkaç saat sonra gerçekleşecek muhteşem olay. O anda tüm hislerini yoğunlaştırarak kendine gelmeyi umarak beklemeye başladı. Elindeki sıkıca kavranmış dal parçası artık eline ağır bir baskı uyguluyordu. Elindeki dal parçasını yere fırlattığında yerinde bir serinleme hissetti. Elinden oluk oluk kan boşalıyordu. Fakat buna aldırmadan koşarak şehirden uzaklaşmaya devam etti. Torchwood ormanı. Evet, kendini iyi hissettirecek tek yer orasıydı. Ormana doğru ilerlerken rüzgarın vücuduna yaptığı basınç ona dans edermişcesine bir his veriyordu. Dağınık saçları savrulurken tek düşündüğü şey sonsuzluktu. Şehrin ışıklarından uzaklaştığında kendisini biraz daha rahatlamış hissetti. Yeşil alanlarda koşmak onda harika bir his uyandırıyordu. Yeniden doğmuş gibi hissetmişti kendini. Torchwood ormanı karanlık ve gizemli görünüşü ile uzaklardan belirmişti. Her türlü gece yaratığının bulunduğu bir ortamdı. Jack'in gerçek ailesi ve evi orasıydı. Kendini oraya ait hissediyordu. Hızla ormana doğru koşmaya devam etti. Elindeki kanama hala devam ediyordu. Gözlerinin içerisindeki parıltı daha da artmıştı. Gecenin oğlu evine geri dönmüştü. Her zamanki gibi ilerideki ağacın altına doğru yürüyerek yavaşça ağaca dayandı. Kurtların uluma sesleri havaya gizemli bir işitsel şölen getiriyordu. Bu olayın bir adı olmalıydı. Evet, Karanlığa Dokunuş...Düşüncelere dalmış otururken etraftaki tek ses kurtların ulumalarıydı. Bunları duydukça kendini evinde hissediyordu. Okul denen o saçma yere giderek zaman kaybettiğini düşünse de, ucube babasının zoruyla o okula gidiyordu. Aslında çok da kötü sayılmazdı. Nice güzellikleri de vardı okulun. Özellikle son sene olduğu için güzeller iyice açılmış, serilmişlerdi. Jack'in onları tatmasını bekliyorlardı içten içe. Fakat Jack yeni bir heyecan arıyordu. İhtiyacı olan buydu. Heyecanlı ve ihtiraslı bir hikaye. Başrollerde Jack ve o. Kim olduğu önemli değildi. Nasılsa bir gün onu bulacaktı. Şu an olması için her şeyini verirdi.Gözlerindeki parlaklık yavaş yavaş yerini matlığa bırakarak içinde derin bir his uyandırıyordu. Normal bir görünüm kazanıyordu gözleri. Belli ki tutulma sona ermişti. Tutulmayı göremediği için sitem ederek etrafa bir kez daha savurdu kendini. Fakat başı dönmüştü. Kolundan akan kanlar onu cezbediyordu. Vampirlere hak vermeye başlamıştı. Oldukça güzel süzülen kanlar onun bile iştahını açmış olsa gerek ki, dilini değdirerek bileğindeki kandan bir parça yaladı. Mayhoş bir tadı vardı. Bu baş döndürücü etki nabzının hızla atmasına yol açtı. Kan akışı da hızlanmıştı. Gözlerini etrafta gezdirirken bir parıltı farketti. Oldukça güzel bir parıltıydı bu. Amaçsızca etrafta dolaşan bir ışık haznesine benziyordu. Yaklaştıkça ona ulaşma çabası içerisindeydi Jack. Fakat herhangi bir tepki veya hareket göstermiyordu. Sadece bekliyordu. Sanki ne olduğunu biliyordu ve onu bekliyordu. Kolunu yanına doğru getirerek saldı ve dik durarak yaklaşan parıltıyı dikkatle inceledi. Güzel bir genç kızdı bu. Mavi gözleri gecenin karanlığında parlayarak etrafa ışık saçıyordu. Beyaz teni, gözleri kamaştıran bir parlaklıkla etrafa canlılık katıyordu. Güzelliğinden etkilenmişti Jack. Fakat her zamanki taktiğine geri dönerek dik durdu ve başını sola doğru çevirerek yandan gelen güzelliğe baktı. Kız ağzını açtığında göz yanıltması olduğunu düşünmüştü Jack. Evet bu bir göz yanıltması olmalıydı. Bir yaratık olamazdı. Harika bir insandı bu. Yavaşça bekleyerek ilk adımı kızın atmasını sağladı. Kız ona bir şeyler söyledikten sonra bakışlarını Jack'in üzerine yöneltmişti. Jack sırıttı. "Teşekkür ederim, küçük hanım. Fakat burası zaten benim evim. Eğer yardım isterseniz bana da danışabilirsiniz. Bu arada ben Jack." dedikten sonra ani bir hareketle kıza doğru yaklaştı. Gözlerini onun gözlerine odakladıktan sonra sadece gözlerinin konuşmasına izin vererek kızdan gelecek tepkiyi beklemeye koyuldu. Karanlığa bir ışık gibi doğan bu kızın kim olduğunu merak ediyordu...Karanlık geceye hükmederken bulutlar gözden kaybolmuştu. Siyah sonsuzluk ve üzerindeki pırlanta parıltısı ile dolu yıldızlarla gökyüzü bambaşka bir haldeydi. Özellikle de bu ormandan izlemesi muhteşemdi. Fakat Jack kızın güzelliği karşısında nutku tutulmuş bir biçimde kıza doğru bakmayı sürdürüyordu. Bembeyaz teni gecenin karanlığında bir yıldız gibi parlıyordu. Jack'e yol gösterecek olan bu yıldız, Jack'in ona gelmesini bekliyor gibiydi. Kendine gelmeyi diledi. Fakat bu olanaksızdı. Tek düşünebildiği bu genç kıza olan hisleriydi. Cevap veriyordu. Tatlı bir ses tonu vardı. Oldukça etkileyici olan bu ses tonu Jack'i dünyadan alıp başka bir boyuta sürüklemişti. Konuşmasını bitirdiğinde bütün ihtişamı ile karşısındaydı. Jack'e doğru bir adım atmıştı. Ve yeniden birşeyler mırıldanmıştı. Jack bu güzel konuşmadan adının Tish olduğunu öğrenmişti. Yaklaşmıştı. Ve ilk temas o anda gerçekleşmişti. Tish elini Jack'in kanayan koluna değdirdiğinde Jack'in içinde fırtınalar kopuyordu. Yeni bir heyecan, hiç tatmadığı bir duygu belirivermişti. Aşık mı oluyordu? Kadınlara daha çok bedenen yaklaşırdı Jack. İşi bittiğinde sıkılıp bırakırdı. İlk defa böyle bir duygu hissetmişti. Tish Jack'in kanayan koluna bakıyordu. İyice yaklaşmıştı. Jack biraz daha yaklaştı.Cevap vermesi gerekiyordu. Kendinde konuşacak cesareti bulduğunda ağzından sözcükleri döküverdi."Bir bakıma yakında sayılır. İstersen gidebiliriz. Benim için de bir partner iyi olurdu. Özellikle de böyle soğuk bir gecede. Bu gece bana eşlik eder misiniz genç bayan?" demişti Jack. Elindeki bu fırsatı değerlendirmeliydi. Kendini en çok rahat hissettiği yer orman olmasına rağmen karşısındaki güzellik ile dünyanın diğer ucuna bile giderdi. Tutulmayı kaçırışının beyninde yarattığı fırtına bu yolla belki düzelirdi. Bu kızda başka bir şey vardı. Ve onu bulmak için can atıyordu. Birlikte olduğu kızlar birbirlerinin tıpatıp aynı karakter özelliklerini taşıyorlardı. Fakat bu kız farklıydı. Daha farklı bir çekiciliği vardı. Bir an için kızı yatağa atma düşüncesi beyninde beliriverdi. Düşüncesi bile oldukça hoştu. Fakat hayal dünyasında fazla kalırsa bu işin sonu hiç de iyi bir hal almayacaktı. Kıza doğru yaklaşıp "Gidelim o zaman." dedi ve iyice yaklaşıp teninin kokusunu hissederek yürümeye başladı. Amcasının ormanın dışındaki evine gidecekti. Orası bu aralar amcası tatilde olduğu için boştu. "Biraz ileride. Umarım yürüyebilirsin. Fazla uzak değil. " Gözünde gittikçe seksi bir hal alan Tish'e bakamadan duramıyordu. Yol boyunca kıza büyük bir özlem duydu. Sanki uzun zaman önce karşılaşmış, bu duyguyu tatmış ve bu duyguya özlem duymuş gibi hissediyordu. İlginçti. Hem de çok ilginç. Eve gittiğinde her şeyin güzel olacağını umarak yürümeye devam etti. Ağaçlar seyrelmeye başlamıştı. Bu ormanın sonuna gelindiğinin habercisiydi. Eve gelmişlerdi. İlerideki yol ayrımından sağa doğru sapıp yürümeye devam ettiler. Ormanın bitişi yeni bir olayın başlangıcı olmalıydı. Bu gece her şey güzel olacak diye düşünüyordu. Ve sokağa geldiğini farketti. "Evet işte geldik. Bizim evimiz de burada." dedikten sonra Tish'in gözlerine masum bir bakış attı...
|
|
| 03.05.20 23:27 | | Rütbeyi veriyorum, bakanlıkta başarılar. |
|
| 15.01.21 18:44 | | Başvuru İçin:
Adınız ve Soyadınız : Hasel Halsey Karakter Bilgisi : (Bu alanı eksik dolduranların başvurusu kabul edilmeyecektir.) Hasel hayatı boyunca şansı hep yaver gitmiştir. Bu durumda herkes küçükken sıvı şans kazanina düşütüğünü zannedermiş. İsinde diğer meslektaşlarına göre daha az ciddi biraz da savruk birisidir. Ailesi hakkinda pek konuşmaz. Annesi ile babası uzun zaman önce ayrılmıştır. Bir tane erkek kardeşi vardır ama nerde olduğunu bilmemektedir. Kendi evine çıktığı için annesini ancak özel günlerden özel günlere gormektedir. Seherbazlığı bulmaca cozmeye benzettiği için aşırı keyif alararak yapar. Hafif delilik de yok değil toplumun normal karşılamadığı ama ona göre aşırı normal tavırları ilk bakışta garip gelse de onu tanıyanlar kesinlikle sevecektir. Çocuk ruhlu bir kişiliğe sahiptir. İstediğiniz Rütbe : seherbaz Online Süreniz : kısmet olursa artık buralardayız Örnek Rp : (Spoiler içinde veriniz.) Bknz Irene Shelly |
|
| 15.01.21 20:12 | | Rütbeniz veriliyor. Bakanlığa hoş geldiniz, tutuklamanız bol olsun. |
|
| 19.01.21 1:55 | | - Hasel Halsey demiş ki:
- Başvuru İçin:
Adınız ve Soyadınız : Hasel Halsey Karakter Bilgisi : (Bu alanı eksik dolduranların başvurusu kabul edilmeyecektir.) Hasel hayatı boyunca şansı hep yaver gitmiştir. Bu durumda herkes küçükken sıvı şans kazanina düşütüğünü zannedermiş. İsinde diğer meslektaşlarına göre daha az ciddi biraz da savruk birisidir. Ailesi hakkinda pek konuşmaz. Annesi ile babası uzun zaman önce ayrılmıştır. Bir tane erkek kardeşi vardır ama nerde olduğunu bilmemektedir. Kendi evine çıktığı için annesini ancak özel günlerden özel günlere gormektedir. Seherbazlığı bulmaca cozmeye benzettiği için aşırı keyif alararak yapar. Hafif delilik de yok değil toplumun normal karşılamadığı ama ona göre aşırı normal tavırları ilk bakışta garip gelse de onu tanıyanlar kesinlikle sevecektir. Çocuk ruhlu bir kişiliğe sahiptir. İstediğiniz Rütbe : seherbaz Online Süreniz : kısmet olursa artık buralardayız Örnek Rp : (Spoiler içinde veriniz.) Bknz Irene Shelly Baş seherbaz yrd. olabilir miyim uygunsa? |
|
| 19.01.21 2:42 | | Şu an için müdürlükler ve yardımcılıklar atama ile gerçekleşiyor gözüküyor. Ancak başvurunuzu aklımızda tutacağız. |
|
| 19.01.21 23:40 | | Adı ve Soyadı: Feichin McCormackKarakter Bilgisi: Kişisel çıkarlarının ve dürtülerinin peşinde geçirdiği hayatını, hedonizmin kuzgun karası bir varyasyonunda çürümekten alıkoyan tek şey doymak bilmez hırsıdır Feichin'in. Daima kendisini yukarıya taşıyacak basamakları arar; bu ister mevki kazanmak olsun, ister nüfuz, ister galleon... Söylemez ya, kazanç kokusu aldığını söyleyip bir yöne ilerliyorsa orada mutlaka galleon vardır; veya peşinden gelecekler için hazırlanmış bir tuzak. Boyundan büyük işlere bile kalkışsa, herkes her şey birer piyondur onun gözünde. Öyle ki, despot yönetimin kendi sırlarını da kurcalamasını engellemek adına, sosyal düzen ve hak gibi saçmalıkları hiç önemsememesine rağmen iç savaş yıllarından beri Bellatores'in sesi en fazla çıkan destekçilerinden olmuştur. İçindeki durmadan gürleyen duygu patlamalarını dışarıya yansıtmayan soğuk tavırları nedeniyle pek bilinmeyen iç dünyasının aksine, insanların onun hakkında bildiklerini verecek olursak: Hogwarts'ta okumuş ve çocukluğunda onu tanıyan az sayıdaki kişiyi şaşırtarak Ravenclaw binasına yerleşmiştir. Mezuniyetinin hemen ardından da Sihir Bakanlığı'ndaki meslek hayatına başlamıştır. Günümüzde otuz altı yaşındadır. Bilindiği kadarıyla bir ilişkisi veya 'tanıdık'larını saymaz isek 'dost' diye çağırdığı bir kimse yoktur. İstediğiniz Rütbe: Sihirli Yaratıkların Düzenlenmesi ve Denetimi Dairesi (mümkün ise Başkanı) Çalışanı Online Süreniz: Neredeyse her gün 2-3 saat. Örnek RP:- Spoiler:
Elimdeki hazır rp'lerin kullanılabileceğini düşünerek William'dan bir rp atıyorum. Başvuru için illa McCormack'a ait rp gerekiyorsa yazayım.
Alternatif gerçeklikteki William Harker'ın 17 yaşında Hogwarts göl kenarındaki düşünceleri
Gökyüzü sonunda turuncu rengine kavuşmuş, güneşin kendisini göstermesiyle birlikte doğa yavaş yavaş gözlerini açıyordu. Karanlığın içinde birbiri ardına göz kırparcasına parlayan yıldızların yerini üzerlerindeki çiy ile ağırlaşmış yemyeşil çimlerden yansıyan binlerce küçük ışıltı almıştı. Sabah melteminin her bir dokunuşuna samimiyetle karşılık veren damlacıklar son bir parlama ile selamlarını veriyor; kısa süreliğine konakladıkları yeşil yapraklardan altlarındaki toprakta son bulacak yolculuklarına bırakıyorlardı kendilerini. Onları uğurlamak için el sallarcasına ileri geri salınan rengarenk çiçekler baharın gelişiyle tüm görkemlerine kavuşmuş; orada bulunacak kadar şanslı olanların hem gözlerine hem de koku alma duyularına adeta bir şölen yaşatıyordu. Bu olağanüstü gösteriyi tamamlarcasına cıvıldayan çeşit çeşit kuş kendilerini sakladıkları dalların arasından seslendiriyordu yeni doğan güne besteledikleri şarkıyı.
Sayısını kimsenin bilmediği canlıya ev sahipliği yapan derin göl ise, üzerine vuran güneşin tüm o güçlü ışığına rağmen kapkaraydı. Adeta günün doğuşunu reddediyor ve gecenin karanlığına olan bağlılığını gösteriyordu cesurca. Çevresindeki canlılığına inat, kıyısındaki uzun eğrelti otlarını titreten belli belirsiz dalgalar dışında çarşaf gibi dümdüzdü. Zaman zaman heyecanlı bir kurbağa tarafından yaratılan titreşimler bile bu kara su tarafından reddediliyor, oluşturduğu birkaç halkadan öteye ulaşmıyordu.
Doğanın kendi içinde girdiği bu tezat, son saatlerini yaşlı bir kavak ağacına sırtını dayamış düşünerek geçiren William'ın kafasının içinde de tezahür ediyordu. Yatağında gece boyu dönüp durmuş, uyuyamayacağını kabullendikten sonra yalnız kalmak için gecenin karanlığında gizlice buraya gelmişti.
Onu uyutmayan alması gereken kararlar mıydı yoksa geleceğine karşı duyduğu endişe mi bilmiyordu. Hogwarts'taki yedinci yılı son buluyordu ve bu sefer gerçekten son olacaktı. Yakında mezun olacağı bu okula başladığı gün daha dün gibiydi halbuki. Öğrenciliğinin bitmesi ve gerçek hayatla yüzleşmek zorunda olmak zaten yeterince korkutucuyken bir de onları bekleyen gerçek vardı ki esas kafasını karıştıran oydu.
Hogwarts tüm imkanlarıyla genç büyücü ve cadı adaylarına güvenli bir hayat sunmaya çalışıyordu; fakat dışarıda büyücülük dünyası bir kaosun içindeydi. Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen'in gölgesi yıllardır tanıdığı herkesin üstündeydi ve artık cisim kazanıyormuşcasına tüm İngiltere'yi karanlığıyla boğmaya başlamıştı. Elinde kötü haber taşıyan bir mektupla Büyük Salon'dan ağlayarak çıkan öğrenciler artık normal hale gelmişti. Her hafta en az bir öğrenci sevdiklerinin, ailesinin, dostlarının kaybını alıyordu siyah mühürlü, titrek el yazılı parşömenlerden.
William'ın öfkesi tüm bu yıkıma rağmen devam etmesi gereken hayataydı! Değer verdiği insanlar dışarıda savaşır, acı çeker ve can verirken hiçbir şey yokmuş gibi doğan güneşe, öten kuşlaraydı! Verilen mücadele tüm şiddetiyle sürerken devam eden derslereydi siniri! Kendisi de kara haber taşıyan mektuplardan hiç almamış, göğüs kafeslerine saplanan o soğuk hançeri hiç hissetmemiş gibi, sınavlarının üstündeki kırmızı harflere üzülen öğrencilere; o sınavları puanlayan profesörlereydi!
Okul sınırlarında sahneledikleri toz pembe tiyatro yetmezmiş gibi bir de onları dış dünyaya ait hayallerle yemleyip asla ulaşamayacakları umutların peşinden sürüklenmeye teşvik ediyorlardı. Yaşamak, burnunun ucunu bile göremediğin bir sisin içinde korkuyla dönüp durmak gibi hissettirirken MESLEK de ne demekti! Yemin olsun, biri daha kendisine 'mezun olduktan sonra yapacaklarını hevesle beklediğini' söylerse ağzını ejderha pisliğiyle tıkayacaktı! "İşe hemen başlamak istersen seni biriyle tanıştırabilirim William." ,"Artık yaptıklarından yemek için keseyi açmamız gerekecek William." , " Satışa çıkaracağın şeylerden önce bize tadım gönder William." Ne sanıyorlardı kendisini?! Bir soytarı mı!! Çocukluk hayali veya değil; hala bu planlarının peşinden gideceğini düşünmek için ifrit beyinli olmalılardı! Karanlığın yuttuğu bu dünyada tek meslek askerlikti. İstesin ya da istemesin herkes seherbazdı artık. Boğazını yırtarcasına ağlayan evladına siper ettiği vücudu ve titrek ellerle tuttuğu asasıyla bir anne; kaybettiği aşkının cansız bedeninin başında intikam yeminleri eden bir delikanlı, saf büyücü kanına ettiği küfür için kaçırılan eşlerini çaresizce arayan mugglelar bile bu savaşın bir parçasıydı artık.
Tüm bu caniliğe kendi isteğiyle karşı koymaya hazır, yaşanan vahşeti durdurabilmek için hayatlarını ortaya koyan seherbazlara da ayrı bir saygıyla bakmaya başlamıştı. Alfie'ye bile hayranlığını gizlemiyordu artık. Aptal bir kuklanın elinden asasını uçurduğu günden beri ağzından seherbazlığı düşürmeyen Alfie'ye şimdiden bir kahraman gibi bakıyordu. Mezun olmayı bile beklemeden kaçıp, bulduğu ilk ölüm yiyene sataşmaya hevesli bu sersem şövalyeyi engelleyen tek şey Hogwarts'ın kırılması neredeyse imkansız tılsımlarıydı. Yıllardır dalga geçtiği Alfie'nin bu kör cesareti özveriye, pervasızlığı da asalete dönmüştü William'ın gözünde.
Bir de O vardı, her şeyden çok sevdiği. Zekası, yeteneği, eşsiz büyü gücüyle yapabileceği onca şeye rağmen seherbaz olmaya karar verdiğini açıkladığında korkuyla buz kesmişti William'ın kalbi. Elleriyle sarmıştı yüzünü korumak ister gibi; boğazına düğümlenen nefesi izin vermemişti endişelerini sıralamasına. Öylece kalakalmıştı seslendiremediği cümleler beynini delik deşik ederken. İlk defa bu çaresizlik anında görmüştü kuzgun saçların altında kendisine aşkla bakan gözlerin taşıdığı ateşi. İlk defa o an farketmişti ileride yuvaları diyecekleri yerin kapısından onu her uğurladığında nasıl bir korkuyla sarılacağını, ya bu son olursa diye. Konuşamasalar da kenetlenen gözleriyle anlamışlardı birbirlerini. "Tamam" demişti sonunda, sitemli olmaması için uğraştığı bir sesle "Kahraman ol, yapman gereken buysa." Hala ellerinin arasında tuttuğu tatlı yüze yaklaşıp kondurduğu küçük bir öpücükten sonra devam etmişti. "Öyleyse ben de yardımcın olurum. Yanında olmasam da güvende kalmanı sağlayacağım yemin ediyorum! İksirler ve koruyucu tılsımlar hakkında ne varsa öğreneceğim. Savaşman gerekiyorsa yanında kaşıntı iksirinin bile eksik olmadığından emin olacağım."
Sevdiğinin gözlerinde tanıştığı, bu insanın içini kavuran dışarı çıkmak için delice gürleyen ateş artık William'ın gözlerine de yerleşmişti. Her nefesinin tadını küle çeviriyor, kanını kaynatıp harekete geçmeye zorluyordu. Onu uyutmayan, gecenin yarısında bu göl kenarına kaçıran da kararsızlığı veya endişeleri değil, ateşin durmak bilmeyen kalp atışlarıydı. Sevdiği insanlarla birlikte kilitlendikleri bu ortak hedef tüm endişelerini silmiş ve yayından fırlamaya hazır bir ok gibi bekliyordu.
Bekliyordu ve beklemeye devam edecekti. Gökyüzünü kaplayan maviliğe kaldırdığı uykuya hasret gözleri yavaş yavaş kapanırken son gördüğü üzerinde tembelce süzülen koyun şeklindeki bulutlardı. "Bunun için savaşacağım" diye düşündü kapanmak üzere olan zihninin son tutunuşuyla, "Hiçbir büyücü gözlerini gökyüzüne kaldırmaya korkmasın, görebileceği tek şeyin aptal koyunlar olduğunu bilsin diye."
|
|
| 22.01.21 14:27 | | Biz fanilerin yönetim işlerine pek müdahale etmediğimizden başkanlığa bir şey demiyorum da... Bakanlığa çalışan olarak soktum seni, hadi iyisin. |
|
| 01.02.21 12:01 | | Adınız ve Soyadınız : Alice Romanoff Karakter Bilgisi : Hırslı, çalışkan ve azimli. Alice işini seven ve işinde oldukça başarılı bir cadı. Kafasına koyduğunu yapmadan bırakmaz. Araştırmacı ve maceracı bir ruha sahip. İstediğiniz Rütbe : Seherbaz (Mümkünse Bakanlık casusu) Online Süreniz : Her gün 2-3 saat Örnek Rp : Nina Pierce |
|