Soyun Devamı

Alexander, Cedrina'nın söyleyeceği şeyi merak ediyordu. Doğal olarak... Cedrina, söze nereden başlayacağını bilmiyordu. Aslında, bu Alexander'a ilk defa söyleyeceği bir şey değildi ama Spica 16 yaşındaydı ve arada çok fazla yaş farkı olacaktı. Hem, Abraham Whinchester bunu kabul edebilir miydi? Whinchester soyunun devamı bir melezle sağlanacaktı, utanç kaynağıydı bu. Gerçi bebeğin cinsiyeti belli değildi ama Cedrina erkek olacağını hissediyordu ve hissettiği her şey gerçekleşmişti. Cedrina, eşinin gözlerine baktı. Etkileyici buz mavisi gözleri merakla buluşmuştu, elmacık kemikleri yüzüne müthiş bir hava kazandırıyordu. Uzamaya başlayan sakalları belli ki eşinin çenesini kaşındırıyordu. Cedrina, çenesini kaşıyan eşine gülümsedi ve dudaklarını araladı. "Bildiğin güzel, şatafatlı, 'ben Alexander'ın oğluyum' dedirten erkek isimleri var mı? Yoksa araştırsak iyi olacak çünkü hamileyim. Oğlumuz olacak." dedi. Alexander'ın da artık gözleri parlıyordu, yüzüne yandan gülümsemesini yerleştirdi ve kısa zaman sonra 32 dişi kendini gösterdi. Cedrina sol elini çenesinin altına koydu. "İsminin Leon ya da Leonardo olabileceğini düşündüm. Leon Whinchester'ı yaşatması için... Ama... Abraham Whinchester bu duruma sevinir mi bilmiyorum. Sonuçta... Evlenmemizi de istememişti ve ailenin tek erkek çocuğu olacak." dedi. Alexander, Abraham Whinchester ile ilgili sözlere kızacaktı, Cedrina bundan emindi ama yine de düşüncelerini eşiyle paylaşmak istemişti.

Alexander, merakla Cedrina'dan çıkacak cümleleri beklemeye başlamıştı. ”Bildiğin güzel, şatafatlı, 'ben Alexander'ın oğluyum' dedirten erkek isimleri var mı?" dediğinde Spica'nın ne demek istediğini anlamamıştı. Bir kaşını kaldırarak Cedrina'ya baktığında Cedrina konuşmasına devam etmişti: “Yoksa araştırsak iyi olacak çünkü hamileyim. Oğlumuz olacak.” dediğinde Alex sanki bu dünyada değildi. Spica'dan sonra çocuk sahibi olmak istememişti çünkü Cedrina, Spica'ya hamileyken oldukça sıkıntı çekmişti, ölümle burun buruna gelmişti. Cedrina'ı kaybetmemek için aralarında bebek muhabbeti asla açılmamıştı fakat... Şimdi ise Cedrina hamileydi. Çarpık gülümsemesinin ardından tüm gülümsemesi yüzüne yayıldığında Cedrina'yı kucaklamaya hazırlanıyordu fakat Cedrina'nın sözleriyle yerine mıhlanması bir olmuştu. "İsminin Leon ya da Leonardo olabileceğini düşündüm. Leon Whinchester'ı yaşatması için... Ama... Abraham Whinchester bu duruma sevinir mi bilmiyorum. Sonuçta... Evlenmemizi de istememişti ve ailenin tek erkek çocuğu olacak." dediğinde Leon ismini duymasıyla hüzünlenmişti. Kardeşim... Leon öldüğünden beri kız kardeşi Beatrice ve yeğeni Bianca'nın hayatı asla eskisi gibi olmamıştı. Bianca'nın çocukluğunu kaybettiğini, Beatrice'in ise yaşam enerjisinin alındığını düşünüyordu hep. Bu sırada Cedrina'nın ellerini tutup dudaklarına götürmüştü. "Babamın düşüncelerini sence ne kadar umursuyorum meleğim?" dedi öpücükleri arasından. Bu sırada Cedrina'nın gözleri mutluluktan ışıl ışıl olmuştu ve bir damla göz yaşı yanaklarından akmıştı. Alex, Cedrina'nın bir elini bırakıp kadının yanağını silerken "Leon ismini düşünmekle beni ne kadar mutlu ettiğini anlatamam. Ama Bianca'ya sorsak daha iyi olmaz mı? Sonuçta Leon onun babasının adı ve belki de Leon ismini duymaya hazır değildir?"

"Babamın düşüncelerini sence ne kadar umursuyorum meleğim?" dedi, Alexander. Cedrina, Alexander'ın "meleğim" demesini çok seviyordu. Spica'ya hamileyken ölüm tehlikesi yaşamıştı ve Alexander, eşinin yanından hiç ayrılmamıştı. Yine aynı olayları yaşamazdı, değil mi? Eğer Abraham Whinchester, böyle bir şeyi kabullenemezse zaten kendini huzurlu hissedemezdi ve bu, bebeğe de yansırdı. Son derece duygusal bir kadın olan Cedrina, hamileliğin de etkisiyle gözyaşlarına engel olamadı. Alexander'ı gerçekten çok seviyordu. Alexander, bir elini bırakıp Cedrina'nın yanağındaki yaşı silerken "Leon ismini düşünmekle beni ne kadar mutlu ettiğini anlatamam. Ama Bianca'ya sorsak daha iyi olmaz mı? Sonuçta Leon onun babasının adı ve belki de Leon ismini duymaya hazır değildir?" dedi. Cedrina, Alexander'ın tam bir aile babası olduğunun farkındaydı, gülümsemesine engel olamadı. "Ben de bunu söyleyecektim sana. Bianca'yı revire çağırıp konuşmayı düşünüyordum. Sence Spica ve Bianca'yı ayrı ayrı mı çağırmalıyım yoksa ikisini birden mi çağırmalıyım?" diyerek gözlerini eşine dikti. Hogwarts'ın yeni senesi başladığından beri kızlarını hiç görmemişti Cedrina. Aslında bu iyi bir şeydi çünkü kendilerini sakatlamadıklarını böylelikle bilmiş oluyordu. Ama yine de kızlarını özlemişti ve revire çağırmak için bir bahanesi yoktu. Hamile olduğunu söylemek güzel bir 'bahane' olurdu.

Ah, demek ilk bana dedi. "Sanırım en doğrusu ikisiyle ayrı ayrı konuşman olur. Belki Bianca isim konusunda hassas davranabilir." dedi Alex sevdiği kadının gözlerine bakarak. Kadının yüzünün huzurla aydınlandığını hissetti. Aslında Bianca'nın karşı çıkmayacağının biliyordu fakat vereceği tepkiden oldukça korkuyordu. Sırf Cedrina istediği için Bianca izin verirdi ama eğer hazır değilse eve asla uğramazdı. Onu en iyi tanıyan Spica'ydı. Okulda sürekli bir arada olduklarını biliyordu. Belki de... "Ya da meleğim, en iyisi kızlara beraber söylemen iyi olur." dedi bir anda düşüncelerinden sıyrılıp. "Hem Spica Bianca'nın bu isim konusunda vereceği tepkiye göre seni uyarabilir. Bu daha sağlıklı olur." Bu sırada masalarına garson gelince "Bir kadeh en iyi şampanyanızdan istiyorum ve..." diyip Cedrina'nın tarafına bakınca bir şey yemediğini görüp hafiften kaşlarını çatarak "Bir porsiyon ızgara köfte" diyince garson masadan ayrıldı. Cedrina'ya dönüp "Meleğim, hamileyken yediklerine dikkat etmen lazım. Tek meyve suyuyla olmaz bu iş" dedi küçük bir çocuğa bir şeyler anlatır gibi. Cedrina ağzını itiraz etmek için açınca "Hayır efendim, o yemek geldiğinde yenecek Cedrina, kendine dikkat etmek zorundasın. Acaba Hogwarts'taki işinden istifa mı etsen?"