| 03.04.21 17:29 | |
It's been a long time since the book of love. I can't count the tears of a life with no love. Carry me back, carry me back, carry me back, baby, where I come from. It's been a long time, been a long time, been a long lonely, lonely, lonely, lonely, lonely time.
Yine kendini müzik odasında bulmuştu işte. Uzun zamandır pratik yapmadığını hatırlayınca kendisine kızmıştı üstelik. Buraya en son gelişini hatırlıyordu. Pratik ile başlamış daha sonrasında ateşli bir şekilde devam etmişti. Üstelik hoşuna bile gitmişti. Ancak şimdi bunun için burada değildi. Hem kafa dağıtmaya hem de içindeki öfkesini dışarı çıkarmaya gelmişti. Elinde bagetlerle baterinin koltuğuna oturduğunda derin bir nefes aldı. Hep böyle başlıyordu zaten çalmaya. Rutini gibi bir şeydi genç cadının. Bateri çalmaya başladığından beri bir süre etrafına bakınıp nefesini düzene sokmadan başlamıyordu. En sonunda çalmaya başladığında gözlerini kapattı. Böyle çaldığı zaman daha bir mutlu oluyordu nedense. Ritimleri giderek hızlandığında yine kendini bambaşka yerlerde bulmuştu. Bu sefer dev bir sahnenin orasında oturuyordu ve etrafta bir sürü seyirci onun çaldığı şeyleri dinliyordu.
Aslına bakılırsa daha bu tip şeyler için gençti ancak en önemli hayallerinden biri idi bu. Ailesine bahsettiğinde maalesef olumsuz bir cevap almıştı. Aldığı cevap karşısında şaşkına dönen cadı. bağırıp çağırmış ve etrafındakileri suçlamıştı.
Şimdi daha iyi anlıyordu haklı olduğunu. Düşüncelerinden sıyrılıp bateriyi çalmaya devam ettiğinde bu sefer biraz daha hızlı çalmaya başladı. Korkuları öfkesi mutsuzluğu her darbede ortaya çıkıyor içten içe rahatladığını hissediyordu. Çok fazla kişi ile konuşmadığı için derdini anlatamasa da önemli değildi. Çoktan eski Madeleine'i geride bırakmıştı bile. Parfait'e bahsettiği gibi somurtkan biri değil de daha dik başlı ve daha asi biri olmuştu.
Hayatında olan olaylar böyle olmaya itmişti onu. Babasının kendi öz kızını bıçaklaması annenin etrafa saldırması ve bunun gibi şeyler en başta yerini almıştı bile. Onlardan kurtulduğu için mutluydu da üstelik. Ne de olsa düzgün bir çocukluk yaşayamamıştı. Sonunda şarkının sonlarına geldiğinde yavaşladı ve son notaları vurmaya devam etti. Kendini daha da rahatlamış hissediyordu. Belki de sadece kafa dinlemesi ve rahatlaması gerekiyordu. Şarkı tamamen bittiğinde bagetleri davulun üzerine bıraktı bir süre. Elini yüzüne götürdüğünde düşünceli tavırlarını görmek mümkündü. Aradığı şeyi bulamadığında baterinin üzerinden geri aldı bagetleri. Buradan çıktığında yapacağı ilk iş mutfağa gidip her zaman yaptığı gibi bir şeyler araklamak olacaktı.
Seems so long since we walked in the moonlight, Making vows that just can't work right. Open your arms, open your arms, open your arms, baby, let my love come running in. It's been a long time, been a long time, been a long lonely, lonely, lonely, lonely, lonely time. It's been a long time, been a long time, been a long lonely, lonely, lonely, lonely, lonely time.
SON
|
|