Bellatores
Döneminin Baş Seherbazı, Ezekiel Harris tarafından kurulan örgütün anlamı Adaletin Savaşçılarıdır. Resmi olarak 1970 yılında kurulan ve kendisine bu ismi veren grup, aslında 1960 yılından beri gizliden gizliye varlığını sürdürmektedir.
Bu topluluk, tek bir amaç için kurulmuştur; adalet. Sihir bakanı Austin Hudson’ın adaletsizce sürdürdüğü 35 yıllık hükümdarlığa ve insanların inatla yok saydığı diktatörlüğe dur demek için, özgürlükçü ve yenilikçi bireylerin bir araya toplanmasıyla oluşmuştur. # Devamı İçin TIKLAYINIZ!
Scuta
Ingemar Byström tarafından ‘Düzenin Kalkanı’ adı altında kurulmuşlardır. 1970 yılında, Bellatores gibi güçlü bir örgütün ortaya çıkışı ile, birnevi mecburiyet sebebiyle savunma gücü olarak ortaya çıkmıştır.
İlk kuruluş amaçları düzeni (Bu vesileyle aslıda Sihir Bakanı ve bakanın inançlarını) korumak olsa dahi, çoğu üyenin katılım amacı doğrultusunda daha nebze Bellatores’u ortadan kaldırmak şeklinde amaç kayması oluşmuştur. Buna rağmen liderleri Byström, bu amacı reddederek tüm isteklerinin halk tarafından demokratik yollarla beş kere seçilmiş olan bakanı ve bununla beraber düzeni korumak olduğunu birçok kez belirtmiş, belirtmeye devam etmektedir. # Devamı İçin TIKLAYINIZ!
KARAKTER DEĞİŞİM ARACI
♣ Karakter Değiştir ♣
K.Adı:
Şifre:

HOGWARTS: AÇIK!
TARİH: ŞUBAT 1976

Paylaş
 

 Noel Partisi (Site Kurgusu)

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : 1, 2, 3, 4, 5, 6  Sonraki
Carmenta
Game Master
Ϟ Rp Beğenileri : 1

Carmenta
Game Master

Noel Partisi (Site Kurgusu) Tumblr_mdee7qxvAn1qmyyhko1_500


Nihayet Noel günü geldi çattı. İlanda belirtildiği gibi, 25 Aralık akşamı saat 19:00 sularında Büyük Salon'un ahşap kapısı herkesin gözleri önünde Noel süsleriyle çevrilmiş şekilde ihtişamını korumakta. Garip olan kısım ise; kapı kapalı. Erkenden gelip güzel yemeklerin tadına önden bakmayı deneyeyim gibi çakal düşüncelerdeki profesörler de öğrenciler de kapının önünde beklemekte. Anlayabileceğiniz üzere hepsi kapıyı denemişler, ancak açılmamış. Okulun müdürü Bay Elias bile durumdan bihaber gibi gözüküyor. Kapıya yaklaştıkça asılmış A4 boyutlarındaki kağıdı ve üstündeki el yazısını görebiliyorsunuz. "19:10'da, gecenin büyüsü başlayacak!" Daha önce Profesör Phyllis'in dersini almış kişiler, yazının genç bayana ait olduğunu rahatlıkla anlayabiliyorlar. On dakika daha kalabalıkla beklemek, mükemmel bir geceye yol açacak ise, değmez mi sizce de?




Dipnot: Kapıya kadar olan rplerinizi Cuma gecesi (02.06.2017) 23:59'a kadar bırakabilirsiniz. Ardından GMlerimiz kurgunun bir sonraki aşamasını bu başlıktan devam ettirecektir.





Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Wionina Paris Parthenia
Ölü
Ϟ Rp Beğenileri : 9

Wionina Paris Parthenia
Ölü


Saçlarını özellikle daha dalgalı gösterebilmek için, bigudileri akşam dört sularına saçına yerleştirmişti. Tam on sekiz bigudiyi taşımakta zorlanan başını hareket ettirirken zorlansa bile kendisini güzel gösterecek tek şeyin bu olduğunu düşünüyordu. Noele uygun kar beyazı elbise seçmiş; dönemin modasını takip eden, ara boy topukları olan ve en az elbisesi kadar beyaz olan ayakkabısını giymişti. Her ne kadar gecenin sonunda eteğinin uçları ile birlikte kirlenecek olsa da birkaç saat için değer gibiydi. Makyajını oldukça sade tutmuş, fakat kırmızı ruj ile patlatmıştı dudaklarını. Profesörü gören öğrencilerin şaşıracağından emindi, günlük hayatında gömlek ve pantolondan farklı saten bluz ve kalem etek giyen biriydi. Ancak Noel, yılın en sevdiği dönemiydi ve her anının keyfini çıkarmak istiyordu. Bütün mitleri araştırdıktan sonra Hristiyan değildi elbette, ama ortalıkta bir eğlence varsa onu bir şekilde yakalamayı New York'ta öğrenmişti ve orada bırakmak istemiyordu.
Aklına New York gelince, pırlanta küpeleri tutan elleri duraksadı. Bu küpeleri ev arkadaşı almıştı, Sandra Green. Bir Arap prensinin sevgilisiydi ve adamın parasını deli gibi yemişlerdi. Tabi Sandra şu an bambaşka biriyle evli ve çocuk sahibiydi, ama o günleri unutması imkansızdı. Noel en iyi New York'ta kutlanıyordu, beş farklı şehirde kutlamayı deneyen Wionina bunu kendisine kanıtlamış sayılırdı. Empire State Binası ve o anıtsal şeyler, falan. Fransa'yı, Paris'i çok içten sevmesine rağmen, New York çok farklıydı.
Bütün bunları düşünürken ise Londra'da, Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu'nun binası içinde, dersliğinin arka tarafında kendisine ayrılmış odasındaydı. Derin bir iç geçirdikten sonra küpeleri kulağına geçirdi ve saçlarındaki bigudileri tek tek çıkarıp saçlarını taradı. Saçının sağ tarafını başına tel toka ile bastırırken sol tarafını serbest bıraktı. Saat neredeyse yedi olmuştu ve bu ayakkabılarla iki kat inecekti daha. Hızla ayağa kalktı ve çantasına yöneldi. Buna ihtiyacı olup olmadığına emin olamayınca asasını aldı yanına. İhtiyaç anında çağırma büyüsü yapabilirdi böylece.
Büyük salonun önüne geldiğinde yaklaşık yedi dakika geçmişti. Saat yediyi iki falan geçiyor olmalıydı, ancak öğrenciler kapıda toplanmıştı. İçeriye girmek için bir profesörü ya da belki Bay Elias'ı bekliyorlardı. Amaçlarını tam anlayabilmek için onlara doğru ilerledi Wionina. Öğrencilere açılmalarını söyledi kapıyı hafifçe ittirdi. Hiçbir şey olmadı. Öğrenciler ise gülüşüyordu. Haklılardı. Wionina büyü dünyasında olduğunu sık sık unutuyordu. Bir adım geri çekildi ve asasını öne uzatarak kilit açma büyüsünü yaptı. Bu da işe yaramayınca sesleri git gide artan öğrencilere döndü. "Bay Elias'ı beklerken sessiz olalım arkadaşlar." Gürültünün artmasına bir gram bile etki edememiş olan Wionina kapıya yaslandı ve etrafındaki sesleri dinlemeye başladı, birkaç dedikodu kapmak amacıyla.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwarts-rpg.com/t3204-wionina-karakter-kart
Henry Tudor
Hayalet
Ϟ Rp Beğenileri : 11

Henry Tudor
Hayalet


Henry kasvetli bir gecenin derin sessizliğinde huzurun sonsuzluğunu hissetmeye çalıştığı bir gece okulun tozlu koridorlarında süzülüyordu. Gecenin örtüsü altında zamanın neresinde ve nasılında olan soruların peşini bırakmadığı sıradan bir anın aydınlanmasında huzuru bozulmaya başlamıştı. Büyük salona doğru kahvaltı telaşı ile koşuşturmaya başlayan öğrencilerin saygısız ve arsız davranışları üstünde yüzündeki donuk ifade kızgınlaşmıştı. "Biraz saygı! Hey sen, giotin vardı eskiden biliyor musun ne işe yarıyor?" sözlerindeki kızgınlığın ortama karışmasının ardından hiçbir karşılık bulamayan Henry büyük bir hızla öğrencilerin içinden geçerek hiç olmazsa bir sarsılma hissi ile yaşatarak saygısız davrananlarını cezanlandırıyordu. Tepkisizlik, işi düşmeyen hiçbir kimsenin ona tepki vermediğini bilmek onu içen içe incitsede yaşamındaki onur ve kişiliğinde zamanla oluşan kibir onu dahada çekilmez yapıyordu. Tüm günün sıradanlığında boş bir gün geçiren Henry, geceye doğru yaklaşan zamanın akışında noel partisine hazırlanıyordu. Üzerinde ölümün getirdiği kıyafetlerin sıkışmışlığıyla elinden gelen tüm çabayla flu görünümünü düzeltiyordu.

Hogwarts'ın üçüncü katındaki süpürge dolabında hazırlığını tamamladığında her ne kadar davet edilmesede yalnızlığının gölgesini peşinde sürükleyerek büyük salonun önünde kendisini bulmuştu. Oraya vardığında bazı şeylerin olağan akışın dışında sıradışı olduğunu anladığında elini çenesine götürdü ve kocaman bir kahkaha attı. Kendisine doğru yönelen gözlere bakınca "Sanırım davetiyeniz yok gençler! Sizinle burada mugglelar gibi ekmek kuyruğunda hissetmek orta çağdan beri özlediğim bir şey!" diyerek kibirli bir konuşma yaptı. Ardından profesör Paris'i görerek yanına doğru süzüldü ve aniden profesörün yanında belirerek "Sevgili Paris, sanırım benim kadar yakışıklı bir kavalyeniz yok!" diyerek yüzündeki ifadesizliği bozmadı ve kapının içine doğru süzüldü. Ardından çeriye girmek için basit büyüler deneyen çaresiz sihirbazların ardından kendiside kapıya doğru yönelinde aniden kendisini geriye dönmüş halde buldu. Daha önce başına gelmeyen bir şeydi bu. Tüm şaşkınlığının içinde gözlerden uzak bir köşeye çekilerek orada bulunanlarla çaresizce beklemeye koyuldu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aaliyah Elias
Hogwarts Müdiresi
Ϟ Rp Beğenileri : 104

Aaliyah Elias
Hogwarts Müdiresi
Kristal su bardağındaki şarabın devrilmesiyle St. Mungo için yazdığı rapora veda eden Aaliyah içli bir uykunun tesiri ile koridorda ilerliyordu. Noel en sevdiği özel gün sayılmazdı. Hatta çingenelerin noelinin Aziz George günü olduğunu düşürdü hep. Çam ağacının altına hediye koymaktansa gül ağacının altında baht açmayı tercih ederdi. Üzerinde uzun kollu açık pembe bir elbise vardı. Dizlerinin üzerine kadar uzanan elbise bedenini sarıyor, burma altın küpeleri kara buklelerinin arasından zaman zaman kendilerini gösteriyorlardı. Uykusuz geçen bir gecenin ardından açık renk bir elbise giymek pek de akıl kârı değildi fakat gardrobunda çok fazla seçenek olduğu da söylenemezdi. Neyse ki odasında göz altlarına yeşil çay ile soğuk kompres yapacak vakit bulmuş yüzündeki yorgunluğun biraz olsun silinmesini sağlayacak vakti bulmuştu. Birkaç öğrenciye selam verdikten sonra büyük salona giden son dönemeçe girdi. Kendini henüz gösteren ay, ışıklarını Hogwarts'ın nevcihan pencerelerinden içeriye sarkıtmıştı. Koridorda noeli ailesiyle geçiremediği için ağlamakta olan bir birinci sınıfı görene kadar bunun herkes için güzel bir geceye alamet olduğunu düşünüyordu ama belli ki bazı küçük bedenlerin kendilerine göre büyük sorunları vardı. Tudor'un öğrencileri hedef alan rotasına memnuniyetsiz bir bakış attıktan sonra küçük çocuğu telkin edip arkadaşlarının yanına yerleştirdi.

Büyük salona varan genç kadın kapının önündeki kümeleşmeyi görünce buraya hiç gelmemiş olmayı diledi zira şu ana dek ne zaman güzel bir şölende bulunmayı amaçlasa bu tarz ufak çatlaklardan müthiş sorunlar doğmuş, keyifsizliklerini bir hafta boyunca bünyesinden atamamasına sebep olmuşlardı. Kalabalığın arasında gördüğü Jollyn'in yanından geçerken kulağına "Bu sefer kim kaybolmuş?" dedi yarım ağız bir şekilde. Bir çok işte kötü olabilirdi ama şu kara mizah işinde en azından fena sayılmadığını düşünüyordu. Kapının üzerindeki kağıdı okumak için Tudor'un yanında durdu. Bir yandan kargacık burgacık yazının meâlini anlamaya çalışırken bir yandan da yaşlı hayalet ile konuşmaya başladı, göz teması kurmaksızın. "Öğrencilere üzülüyorum. Sizi içime almak istemezdim." Birkaç öğrencinin bu pek de gizli olmayan sübliminale gülmesi ile keyfi yerine gelen Aaliyah, adama öyle bir bakış attı ki sanki az sonra akademiden Yılın En İyi Mizah Silahşörü ödülü kendisine takdim edilecekti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://www.hogwarts-rpg.com/t1517-aaliyah-qandisa-lejant
Nevissa Moovie
Site Grafikeri
Ϟ Rp Beğenileri : 17

Nevissa Moovie
Site Grafikeri


Noel'in kendisine hatırlattığı şeyler oldukça kasvetliydi Nevissa'nın. Asma katın altındaki mutfakta, on yaşına kadar her yıl Noel'i abisi ve babasıyla kutlamıştı. Bu kutlamaların sonunda ya babası içkiyi fazla kaçırmış oluyordu ya da hiç içmeden bütün geceyi hikaye anlatarak geçiriyordu. Hikayelerden favorisi aile gelenekleriyle ilgiliydi ve Nevissa bunu hatırlamamak için gözlerini sıkıca kapatıp açtı. Saatin oldukça ilerlediğini kendisine hatırlattı ve harekete geçmek için dişlerini biraz daha hızlı fırçaladı. Aynı odayı paylaştığı üç kız çok heyecanlı olduğundan Nevissa'yı odada bırakıp yarım saat öncesinden büyük salona inmişlerdi. Noel'in heyecanı falan yoktu. Nevissa için sıradan günlerden biriydi ve kuru yemiş yemek ya da içip içip dağıtmak istemiyordu. Belki bir iki bardak kaymak birası içerdi, ancak ona da bünyesi alıştığından sıradan bir içecekten farkı olmayacaktı. Kıyafetinden ise emin değildi. Etek giymekten hoşlanmıyordu fakat pantolon giyerse dikkat çekecekti ve insanların rahatsız edici bakışlarından daha çok hoşlanmıyordu. Bu yüzden bir önceki yıl giydiği kırmızı elbisesini giymeye karar verdi. Altına siyah babet giymeyi çok istese bile balolarda insanların arasına karışmak için diğerleriyle uyumlu giyinirdi. Bu yüzden yine bir önceki yıl giydiği kırmızı minik topuklu ayakkabıyı giydi. Bunlar eline geçtiğinde ikisi aynı renkti fakat aradan geçen zaman elbisenin koyu kırmızısını soldurmuştu. Etek boyu kısa olduğundan pek de fark edilmeyeceğini düşündü ve asasını alıp odadan çıktı. Ortak salonda gördüğü insanlara bakınca ne kadar çirkin olduğunu fark etti. Saçları koyu turuncuydu ve elbisesiyle gerçekten çok çirkin durmuş olmalıydı. Makyaj yapmamıştı bile, insanlar şimdiden onun çirkinliğini konuşuyor olmalıydı. Suratının, en az üzerindeki elbise kadar kızardığını hissederek zindanlardan çıktı ve büyük salonun önündeki kalabalığa karıştı. Böyle bir şey beklemiyordu aslında, her zamanki gibi içeriye geç gireceğinden emin yürümüştü koridorları. Neler olduğunu anlamak için insanların arasına karışmaya niyeti yoktu, ancak arkasından gelen kalabalık onu diğer kalabalığın içine ittirince yanına denk gelen ilk kişiye soru sordu. "Ne oluyor burada?" Sıkışıklık biraz azalınca soru sorduğu kişinin suratını görebildi ve sorusunu geri alabilmek için her şeyi yapabileceğini aklından geçirdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwarts-rpg.com/t4124-moovie-nevissa-karakter-kart
Jollyn Maqe
Cadı
Ϟ Rp Beğenileri : 67

Jollyn Maqe
Cadı


Noel partisinin başlamasına bir saatten az bir zaman kala odasında hazırlanırken, bu dönem içerisinde yaşadıklarını bir süre için zihninden geçirdi Jollyn. Yoğun bir dönem geçirmişlerdi ve yaşadıkları, çoğu zaman bitmeyecek hissi verse de, geriye dönüp bakıldığında aslında o kadar da çarpıcı bir dönem geçirmediğini fark etti. Her ne kadar duyguları, özellikle de aklına Azrael geldiğinde, karmaşık bir hal alsa da, o kadar yaşanmışlıkların üzerine, şuan noel partisine hazırlanması iyiye işaretti. Her güzel şey er ya da geç son bulurken, kötü yaşanmışlıklar da öyle ya da böyle bitiyor, yerini daha başka deneyimlere bırakıyordu. Önemli olan bunlardan ders alabilmekti, ama ne yazık ki kötü yaşanmışlıkların içerisindeki rahatsız edici ruh hali, olaylardan ders çıkartabilmemiz için bir süre zamanın geçmesine olanak sağlıyordu. Kış, görünenden de erken gelmişti bu dönem. Noel partisinin yapılacağını öğrendiğinde, ilk olarak bu durumu Azrael'e nasıl açacağını düşünmüştü. Araları, dersler de geçirdikleri açısından iyi görünüyordu, ama Azrael'in ne zaman, bir olay karşısında nasıl tepki vereceğini kestirmekte zorlansa da, ilişki durumu, her ne kadar henüz arkadaşlık seviyesinin bir tık üzerinde gerçekleştiğini var sayarsak, belki de bu sadece Jollyn içindi kim bilir, her şey yolundaydı. Jollyn için, Azrael'in odasına girip çıkmak ve onunla, okuldaki çoğu kişinin aksine, arkadaş neticesinde konuşabilmek dahi her şeyin iyi olduğunu gösteriyordu. Birkaç gün önce, noel partisi için odasına gittiğinde de, başka günlerin aksine, rahat bir tavır sergilemişti, ama her zaman olduğu gibi, partilerden pek hoşlanmayan Bay Azrael, Jollyn'in tüm sevecenliğine ve ısrarlarına rağmen net, olumlu bir cevap vermeyip, düşüneceğini söylemişti. Ve Jollyn, her zaman olduğu, yine hayal kırıklığı içerisinde odadan ayrılmıştı, ama bu hayal kırıklığını, artık eskisi gibi yoğun yaşanmıyordu, çünkü yaşadıklarının üzerine karşısındaki adamın bazı konularda nasıl tepki vereceğini öğrenmeye başlamıştı. İlk zamanlardaki hayal kırıklığı on üzerinden dokuz ise, şuan ki yaşadığı hayal kırıklığı on üzerinden dördü zorlardı, ama bir de şu gerçek vardı; Azrael'in, diğer günlerin aksine net, hayır cevabı yerine düşüneceğini belirtmesi bile gelişmenin olduğunu gösteriyordu.

Bu düşünceler içerisinde suratına yayılan gülümsemeyi bastırmadan hazırlıklarını tamamladı sarışın cadı. Ruhunda bir yerlerde, bu akşam onunda geleceğini söylüyordu. Kendine son kez aynada bakarak düşüncelerini dizginledi ve geç kalmamak için büyük salona doğru adımladı. Merdivenlerden inerken büyük salonun kapısının önünde insanların yavaşça toplandığını gördü. Şaşırmıştı. Neden ahşap kapı kapalıydı? Daha önce o kapının kapalı olduğu dahi hatırlamıyordu. Çok fazla insan yoktu, ama kapı biraz daha kapalı kalmaya devam ederse yoğunluk artacaktı. Merdivenlerden daha hızlı inerek kapalı kapıya daha fazla yaklaştı. O sırada kapının üzerinde asılı duran kâğıtta yazılanları okuduğunda olanları idrak edebildi. Kafasını kaldırıp sesin geldiği yöne baktığında Hogwarts Hayaleti Sör Tudor, yine kendi düşünceleri içerisinde, yüzündeki sert mizaçla ölü olmasına rağmen etrafa emirler yağdırıyordu. Onun sözlerine gülmeden edemedi. O sırada Aaliyah'ın sesini duyarken kafasını yanındaki genç bayana çevirdi. Her zamanki gibi bu akşam da çok güzel görünüyordu. ''Kimse kaybolmadı,'' dedi yavaşça gülümserken. ''Kapılar, şu kağıtta yazılana göre 19:10'da açılacakmış. İçeride neler oluyor, açıkçası çok merak ediyorum,'' dedi sevecen bir tavırla. Aaliyah, Sör Tudor'a bir şeyler söylerken onun sözlerine güldü. Ardından Jollyn'de yaşlı hayalete bakarak. ''Sör Tudor, bence orada süzülüp duracağınıza içeriye girip neler olduğunu öğrenebilirsiniz. Belki, Noel aşkına, biz meraklı Hogwarts sakinlerine de bir iyiliğiniz dokunur, olmaz mı?'' diyerek gülümsedi, ama adamın sert yüz hatlarına ve kibirli suratına bakıldığında bu isteği karşılayacağını sanmıyordu. Yine de, belli olmazdı. Jollyn, bu isteğini içten bir ses tonuyla söylemişti. Sör Tudor'un okula kattığı garip mizacı seviyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Chloe Comtois
Ölü
Ϟ Rp Beğenileri : 3

Chloe Comtois
Ölü


Sabahtan beri içinde tuhaf bir hüzün vardı. Eskiden böyle olmadığını hatırlıyordu. Dünyanın çeşitli yerlerinde Noel kutlamalarına katılmıştı, bazen Noel'i kutlamayan kültürlerin arasında kalmış günü geçiştirmişti. Ancak son yıllarda giderek daha zor olmaya başlamıştı. İtiraf etmek istemiyordu ama evini özlüyordu. Bu onlardan ayrı geçireceği kaçıncı Noel'di? 16? 17? Sayıyı bile karıştırmıştı. Bu yıl hepsinden daha zordu. Yeni evi kabul ettiği yer ona sürekli eskisini hatırlatıyordu. Bazı açılardan o kadar benzerdi ki! Ancak içi boştu. Onlarca öğrenci, profesör olsa da gözleri tanıdık sarı saçları aramaya başlamıştı. Muhtemelen tüm kuzenleri şuan büyük annesinin evinde toplanmıştı. Malikanenin Hogwarts'ı aratmayacak şekilde süslendiğinden emindi. Küçük altın sarısı kafalar etrafta koşuştururken, biraz daha büyümüş olanlar koridor köşelerinde fısır fısır dedikodu yapacak, anne babalarsa dolgun kahkahalarla salonu inletiyor olacaktı. Daha önce Noel zamanı bulunduğu ülkeden ailesine kartpostal gönderirdi. Şimdiyse günler önce Diagon'dan almış olduğu kartpostal masasının üzerinde duruyordu. Aklına gelen fikirle hızla sandığının içinden eski fotoğraf makinesini çıkardı. Birkaç denemeden sonra hala çalışır durumda olduğunu görüp rahatladı. Müzik açtı ve hazırlanmaya başladı. Altın işlemeli elbisesini giymeden önce saçlarını doğal rengine getirdi. Yalnızca bir gün için eskiye dönecekti. Sarı saçlarının bazı kısımlarından ince tutamlar alıp alıp ördü, örgüleri saçının tepesinden birleştirdi ve açıkta kalan dalgalı kısmın dalgalarını sabitledi. Boynuna aile yadigarı kolyelerinden birini taksa da vazgeçerek geri çıkardı. Zaten elbisesi saçlarıyla birlikte yeterince parlıyordu. Abartmaya gerek yoktu. Gözlerini öne çıkaracak hafif bir makyajdan sonra fotoğrafını çekti, çıkan resmin arkasına aklındakileri yazdıktan sonra Uisdean'e verdi. Noel'i ayrı geçireceği baykuşunu sevdikten sonra Fransa'nın tadını çıkarmasını söyledi. Evlerindeki ziyafetten genelde baykuşlardan ev cinlerine herkes yararlanırdı.

Yolu kısaydı ve salon muhtemelen ısıtılmış olacaktı. Ama yine de dayanamayıp pelerinini de üzerine aldı. Etek uçları yerlere sürünse de aldırmadan koşturarak kulübeden çıkıp Büyük Salona ilerledi. Geç kaldığından emindi ama gittiğinde henüz kapıların açılmamış olduğunu gördü. Tanıdığı öğrencilerle selamlaşıp hepsiyle ufak sohbetler etmeye çalıştı. Saat kapıdaki notta yazılana yaklaştıkça gürültü ve heyecanlı kıpırtılar artıyordu. Bazı öğrenciler partiyi koridorda başlatmış gibiydi. Gençlerin eğlenmek için geniş alanlara, süslü tavanlara ihtiyacı yoktu. Etraftakilerin neşesi biraz kendisine de bulaşmıştı. Artık kendini daha az hüzünlü hissediyordu. Akşam birileriyle dans edebilmeyi diledi. Dans etmeyeli çok uzun zaman olmuştu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwarts-rpg.com/t3402-chloe-comtois
Alexis McDonald
Ölü
Ϟ Rp Beğenileri : 0

Alexis McDonald
Ölü



Yatağından kalktığı gibi derin bir nefes aldı Alex. Mutlu bir noel sabahı da denilebilir. Gryffindor Ortak Salonuna hızlı hızlı inerek uyanan birilerini aradı gözleri. Ama kimse daha kalkmamıştı. Böylesine güzel bir günde Alexis’a göre herkes sabahın köründe uyanması gerekiyordu. Büyük bir hayal kırıklı yaşayarak tekrardan odasına geri döndüğünde yatağına geri girdi ve biraz düşünmeye başladı. Dün yazmış olduğu Noel kartlarını düşünerek için Noel ruhunun ne kadar önemli olduğunu bir kere daha anlayan cadı, yattığı yataktan bir kez daha ok gibi fırladı. Arkadaşlarına ve profesörlere aldığı hediyelerin hepsini özenli bir şekilde hediye paketi haline getirmeye çalışıyordu, fakat bu konuda pek de başarılı olmadığı aşikardı. Profesör Aaliyah’a almış olduğu mavi bir tüy kalemi elinde salladı ve kutusuna koyarak hediyeyi kapladı. Profesörün diğer hediyelerinide seraların oraya bırakmıştı. Hediyelerden birkaç tanesinin anlamı büyüktü. Bir sürü bitki getirmişti. Seraların arkasına dikmiş olduğu çam ağacının bir özelliği vardı. Ağaca Aaliyah adını vermişti ve bu ağaç her gün santim santim uzamaya devam ediyordu. İkinci hediye ise Profesör Wionina’nın idi. Büyük bir yer altı maketi hazırlatmıştı. Bunu seveceğine emin değildi ama Mitoloji ile ilgili olmalı diye düşündüğü için böyle bir işe girişmişti. Bütün Profesörlerin hediyelerini kapladıktan sonra dolabının içinde parlayan kolyeyi görünce dudaklarındaki tebessüm sanki her şeyi anlatıyor gibiydi. Profesör Jollyn için aldığı hediye oradaydı. Oturduğu sandalyeden kalktığı gibi ahşap dolabının üzerindeki kar tanesi kolyesini aldığı gibi hediye paketinin içine koydu. Peki bunu ne yapacağım? Diye düşündü ama çıkar bir yol bulamamıştı Alex. Profesör Alanis’e ise güzel bir kar küresi almıştı.

Sıra arkadaşlarına gelmişti. Geçen gün tanıştığı, yeni en iyi arkadaşı için almış olduğu kitaplar, çizgi romanlar ve bir sürü abur cubur vardı. Kitapların hepsini kar tanelerinin bulunduğu kutuya koydu. Çikolata ve fasülye tarzı şeyleri için almış olduğu Noel Babalı kutunun içine özenle yerleştirdikten sonra sırada Heather’ın hediyesi vardı. Diğer kızlara almış olduğu hediyeleri daha kolay seçmişti ama Heather’ın hediyesi tam anlamıyla sıkıntıydı. Cadıyı tam olarak tanımadığı için çok büyük şeyler alamamıştı belki ama yine de elinden geleni yapmıştı. Üzerinde NASA yazan beyaz bir polar ve uzay oyuncakaları almıştı. Bütün hediyeleri paketlerdikten sonra sıra Nora’nın hediyesine gelmişti. Ona manevi değeri büyük bir hediye almıştı. Yeni bir günlük ve yeni tüy kalemi paketlemişti. Bütün bu paketleme merasimi bittiksen sonra boynundaki asılı olan gümüş saate baktı ve yavaş yavaş zamanın geldiğini gördüğünde ahşap dolabının içindeki kırmızı elbisesini çıkardı ve yavaş yavaş giyinmeye başladı. Uzun kırmızı elbise Alex’in vücuduna tam oturmuştu. Ayakkabı olarak ince ve taşlı topuklu ayakkabıları tercih etmişti ve saçlarını alttan bir topuz yapmıştı. Saçının böyle yapmasının tek amacı sırt dekoltesini sergilemekti elbette. Makyajına geçmişti. Suratına sürdüğü pudra, aydınlatıcı yüzünde fark ediliyordu. Kırmızı rujunu sürdü ve aynaya bir öpücük kondurdu. Daha sonra far ve rimelini hızlı hızlı sürdükten sonra gece için tam anlamıyla hazır hissediyordu. Eline aldığı parlak gümüş ama bir o kadar da küçük olan çantanın içine tayt, bluz ve converse'lerini koyduktan sonra derin bir nefes aldı.

Hogwarts'ın merdivenlerinden hızlı bir şekilde indi ve Büyük Salonun devasa kapısının önünde diğer herkes gibi beklemeye başladı. Kapalı devasa kapının üzerinde açılışın 19:10’da olacağı yazıyordu. Elindeki paketleri yere bıraktı ve etrafına bakmaya başladı. Gözleri ile her yeri süzüyordu ve dostu Lizz’i görmek için sabırsızlanıyordu.  
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Björn Sveinsson
Kehanet
Ϟ Rp Beğenileri : 14

Björn Sveinsson
Kehanet

Kuzeyli büyücü, bordo takım elbisesini tamamlayan kıravatı boynuna bağlamayı bitirdikten sonra, küçük bir mücevher kutusunun içinden çıkardığı ‘S’ harfli kol düğmelerini iliştirirken hazırlandığı etkinlik için her ne kadar hevesli olmasa da, ‘Sveinsson’ soyadının asaletini taşıyabilmek adına özen gösteriyordu. Koyu renkli saçlarını özenle geriye tarayan büyücü tüm etkinlik boyunca eğlenebileceği yegâne anı yaşadığını düşünüyordu; ülkesinde geçirdiği şaşalı günler böyle özenli hazırlıklarla başlardı. Dağınık saçlarıyla, yeşil ve gümüşle donatılmış kara bir cübbenin içinde herkes kadar sıradan göründüğü bu okulda geçirdiği şu dakikalar, büyücünün güzel günleri yâd etmesi olarak değerlendirilebilirdi. Çakır mavisi gözleri bedenini saran takımın ihtişamını tartarken konsepte ne kadar uygun düştüğünü pek umursamıyor, bunun bir balodan ziyade farklı tarzlarda bir etkinlik olabileceği kaygısı yüreğine sızamıyordu. İşin açığı, kuzeyli büyücü Hogwarts dışında pek Noel kutlamasına katılmamıştı; Sveinsson Ailesi Yahudi bir aile olarak bilinirken, esasen tamamen inançsızlardı. Bu, muggle’larla ticari bağlarını güçlendirmek kullandıkları bir köprüden fazlası değildi. Agathon Sveinsson, dinin kitleler üzerindeki etkisini fark ettiğinde, bunun değerlendirilmesi gereken eşsiz bir fırsat olduğuna tüm aileyi ikna etmişti.

Söz konusu inançlar olduğunda genç büyücü, onların normlarla dolu olan bir dizi saçmalıktan öte olmadığını düşünüyordu. Tüm bu Noel zımbırtıları ve birbirini çok fazla andıran melodiler Björn için halkın eline vakit öldürebilmeleri amacıyla verilen meşgalelerden fazlası değildi. Bu hem onların dine olan inancını doyuruyor; hemde sürekli çalışarak harcadıkları ucuz yaşamlarını renklendiriyordu. Tüm hayatlarını gereksiz normların onlara koyduğu sınırlar içerisinde şekillendirip, ardından belirsizliklere dolu ikinci bir yaşamda ödüllendirileceklerine inanıyor olmaları ne acı! Oysa yaşam, şimdi ellerindeydi ve varlığından somut bir şekilde emin olmadıkları bir başka yaşam için onu feda ediyorlardı. Agathon Sveinsson gibileri için din bir kaynaktı; üzerinden para akışını sağlayabileceğiniz eşsiz bir kaynak. Bunun için mitler oluşturmak zorunda bile değildi üstelik; hazır inançları kendisiyle bağdaşlaştırabilmek yeterliydi. Björn Sveinsson içinse bunlar acizlerin tatmin ve kontrol edilebilmesi için uydurulmuş eğlencelerden fazlası değildi. Orada olmak için can atmıyordu; ışıltılı çam ağaçları ve renkli toplar umrunda değildi. Tek istediği Sveinsson soyadını bu etkinlikte temsil edebilmekti; bir de zavallı ciğerlerini zindanların iğrenç rutubet kokusundan birkaç saatliğine kurtarabilmek.

Merdivenlere kadar taşan kalabalık salonun kapısına yaklaştığında iyice sıklaşırken, ter kokuları arasında bayılmadan evvel neler olup bittiğini öğrenmeye çalışırken kapıya iliştirilen not çarpmıştı gözlerine. Koca bir okulu kapı ağzında bekletmekte hiçbir mahzur görmeyen okul yönetimi konuya ilişkin küçük bir not asmıştı. Büyücü, tahammülsüzlükle oflayarak dönüş yolunu tıkayan bedenleri eliyle ittirirken kalabalığın arasından fırlayan minicik, küçücük bir şeyin, kendisine seslendiğini duymuştu. “Neler oluyor burada?” Björn sesi tanımamıştı fakat tahammülsüzlüğünün baskısıyla “Kör müsün? Okusana!” diye bağırdı cadıya. Nihayet sesin sahibini fark ettiğinde, kırmızı elbisesinin altına giydiği topuklu ayakkabılarla bile minicik kalan hâlinin annesinin kıyafetlerini deneyen küçük kızlara benzediğini düşünmeden edememişti. “Ah, tabii bu boyla başarabilirsen.”

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://www.hogwarts-rpg.com/t3075-bjorn-sveinsson-karakter-kart
Cyra Llyr
Ölü
Ϟ Rp Beğenileri : 8

Cyra Llyr
Ölü


Aynadaki yansımasına son bir defa daha bakan cadı memnuniyetle gülümsedi ve aynadaki siluet de aynını yaparak karşılık verdi cadıya. Arkasındaki dört direkli karyolada pahalı ipekten, buz mavisi bir elbise serili duruyordu. Ailesi kızlarına noel hediyesi olarak gönderdikleri bu elbiseye keseler dolusu galleon harcamış olmalıydı. Buna karşın dakikalar sonra başlayacak olan noel balosuna gitmek üzere hazırlandığında Cyra’nın üzerinde bu pahalı elbiseye nazaran pahada ucuz ancak mavi irislerinde memnuniyet parıltıları bırakan bir kombin vardı. Hogwarts mektubunu alana dek Cyra’yı büyüten çok sevdiği dadısı kıza kırmızı, önünde noel babanın ren geyiklerini gökyüzüne sürdüğü bir kazak örmüştü. Noel baba zaman zaman el sallıyor, dudaklarının hemen kenarında “Ho ho ho!” ünlemi beliriyordu. Ve gözünüzü ayırmadan baktığınızda amatörce örülmüş gökyüzü motifinden kar taneleri süzülüyor, kırmızı kazağın etek kısımlarını beyaza boyuyordu. Cyra, kazağına çok uyacağını düşündüğü kabarık, siyah, tül kumaşın özensizce döküldüğü, yer yer diz kapaklarının aşağısına dek inen bir etek giymişti altına. Ve beyazın ölü bir bedenin soğukluğunu anımsatacak tonda bacaklarını grimsi, gümüşi parıltılara sahip ince bir külotlu çorabın ardına saklamıştı. Ravenclaw kızlar yatakhanesini dolduran parfüm ve ucuz makyaj malzemesi kokusuyla küçük bir öksürük nöbetine kapılırken yeşil, düz taban spor ayakkabılarını ayağına geçirdi. Tutamları arkada gümüş bir tokayla birleştirdiği gece karası saçlarında asi birkaç bukle tokadan kurtularak çehresinin etrafını süslüyordu. Diğer kızların telaşla yüzlerini boyama çabalarına karşın Cyra makyaj yapmamayı tercih etmişti. Zira okyanus mavisi gözleri, beyazın en açık tonlarında teni ve bu kompozisyonu çevreleyen kuzgun karası saçlarıyla birlikte yüzünde yeterince renk cümbüşü vardı, fazlasına gerek yoktu.

Nitekim aynaya son defa baktığında diplomat annesinin bir baloya giderken bu şekilde giyindiğini görse kalp krizi geçirebileceği fikri canlandı zihninde. Ve bu fikir görüntüsünden daha çok memnuniyet duymasına sebep oldu. Saçlarını ehlîleştirirken kullandığı asasını da eteğinin bel kısmına sıkıştırdığında aynaya göz kırptı. Üzerinde noelin tüm renklerini barındırıyordu, insan bir çam ağacına dönüşmüştü adeta. Yatakhaneyi ve ortak salonu geçip koridorlarda ilerlerken diğer öğrencilerin ona bir çam ağacına benzediği için mi yoksa koridorlardaki zırhların yanlarından geçerken aniden başladıkları noel şarkısına sesli bir şekilde eşlik ettiği için mi baktıklarını bilmiyordu. Bir noktada umurunda da değildi zaten. Bugün noeldi ve içinden nasıl geliyorsa o şekilde davranacaktı. Yılın geri kalan günlerinde İngiltere kraliçesi -tanrı kraliçeyi korusun!- edasıyla koridorlarda süzülmeye, kasım kasım kasılarak her şeyden hoşnutsuzluk duymaya devam edebilirdi. Bugünse kibri ve egosu noel tatili sebebiyle Alp dağlarında kayak yapmaya gitmişlerdi. Merdivenleri teker teker inerken söylemekte olduğu noel şarkısını her bir adımıyla heceleyerek sürdürüyordu. “He pi ni ze mut lu no el ler, he pi ni ze mut lu no el ler…” Cırtlak sesi büyük salonun önünde toplanmış kalabalığın gürültüsüne karışarak kayboluyor, birkaç başın kendisine dönmesine sebebiyet veriyordu. Köyün delisi edasıyla son basamağı da atlayarak kat etti ve kalabalığın arasında kendisine yer buldu Cyra. Parmak uçlarında yükseldi ve ihtişamlı maun kapının üzerindeki yazıyı okudu. Gecenin büyüsünün on dakika içerisinde başlayacağı fikri yüz hatlarına çocuksu bir merak dalgasının yayılmasını sağlamıştı. Ellerini çırparak alkışlamamak adına içindeki dürtüyü bastırırken okyanus bakışlarını sıkı sıkıya kapalı kapıya dikti. Kapının açılacağı anı kaçırmamak adına gözlerini kırpmadan bakıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Noel Partisi (Site Kurgusu)
Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 6 sayfasıSayfaya git : 1, 2, 3, 4, 5, 6  Sonraki
 Similar topics
-
» Site Bildirim Sistemi Kullanma

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Hogwarts-RPG :: Noel Partisi-