Bellatores
Döneminin Baş Seherbazı, Ezekiel Harris tarafından kurulan örgütün anlamı Adaletin Savaşçılarıdır. Resmi olarak 1970 yılında kurulan ve kendisine bu ismi veren grup, aslında 1960 yılından beri gizliden gizliye varlığını sürdürmektedir.
Bu topluluk, tek bir amaç için kurulmuştur; adalet. Sihir bakanı Austin Hudson’ın adaletsizce sürdürdüğü 35 yıllık hükümdarlığa ve insanların inatla yok saydığı diktatörlüğe dur demek için, özgürlükçü ve yenilikçi bireylerin bir araya toplanmasıyla oluşmuştur. # Devamı İçin TIKLAYINIZ!
Scuta
Ingemar Byström tarafından ‘Düzenin Kalkanı’ adı altında kurulmuşlardır. 1970 yılında, Bellatores gibi güçlü bir örgütün ortaya çıkışı ile, birnevi mecburiyet sebebiyle savunma gücü olarak ortaya çıkmıştır.
İlk kuruluş amaçları düzeni (Bu vesileyle aslıda Sihir Bakanı ve bakanın inançlarını) korumak olsa dahi, çoğu üyenin katılım amacı doğrultusunda daha nebze Bellatores’u ortadan kaldırmak şeklinde amaç kayması oluşmuştur. Buna rağmen liderleri Byström, bu amacı reddederek tüm isteklerinin halk tarafından demokratik yollarla beş kere seçilmiş olan bakanı ve bununla beraber düzeni korumak olduğunu birçok kez belirtmiş, belirtmeye devam etmektedir. # Devamı İçin TIKLAYINIZ!
KARAKTER DEĞİŞİM ARACI
♣ Karakter Değiştir ♣
K.Adı:
Şifre:

HOGWARTS: AÇIK!
TARİH: ŞUBAT 1976

Paylaş
 

 Noel Partisi (Site Kurgusu)

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6  Sonraki
Eleanora Lizz Walker
Stajyer Öğrenci
Ϟ Rp Beğenileri : 25

Eleanora Lizz Walker
Stajyer Öğrenci


Dönemin yorgunluğu, kesinlikle Noel partisiyle atılabilirdi. Lizz, ortak salonda arkadaşları ile birlikte hazırlanırken, kışın en güzel tarafının Noel partileri olduğunu düşünüyordu. Aslında, bu zamana kadar pek parti kızı olduğu söylenemezdi, ama nedensiz yere, dönemin bitmesinden mi kaynaklı bilmiyordu, kendisini iyi hissediyordu. Kış mevsiminin verdiği sessiz hava ruhuna iyi geliyordu. Başka zaman olsa kitap okumak için partilere gitmek istemezdi, ama gün boyu suratında garip bir tebessüm ile geçirmişti. Yine de bir yanı, gecenin kötü bitmemesini umuyordu. Garip batıl inançlar taşımazdı, ama çoğu zaman olduğu gibi, ne zaman mutlu olsa ya da mutlu hissetse, gün sonunda mutlaka kötü bir sonuçla karşılaşıyordu ve bu durum da Lizz'in moralini epey bozuyordu. Neşesini bozmamak için aynada kendisine yeniden baktı. Güzel görünüyordu. Bir süre sonra etrafına baktığında gözleri dostu Nora'yı aradı. Partiye birlikte gideceklerini sanıyordu. Parmaklarıyla saçlarını düzeltirken arkadaşlarına baktı. Nora'nın nerede olduğunu sordu, ama kimsenin haberi yoktu. Belki de heyecandan benden önce aşağıya inmiştir, diye düşündü ve bunun fazla üzerinde durmayarak kıkırdadı. Parti de buluşabilirlerdi. Alexis'i de çok özlemişti. Dersler neticesiyle onunla vakit geçirememişti, ama bu parti hepsine çok iyi gelecekti. Aynanın karşısında bir kere kendi etrafında döndü ve Hufflepuff cübbesini üzerine geçirerek hazır olduğunu düşündüğünde arkadaşlarına söyleyerek odadan çıktı. Partinin başlamasına az bir süre kalmıştı. Neşe içerisinde merdivenlerden inerken tanıdığı arkadaşlarına selam vermeye başladı. Bu dönem okuldan ayrılmamıştı, zaten fazla ara olmadığı içinde sevdikleriyle birlikte olmak her zaman iyi geliyordu kumral cadıya. Ellerini cübbesinin ceplerine koyarken son merdivenleri indiğinde büyük salonun kapısının önünde oluşan kalabalığı fark etti. Kötü bir şey olmamış olmasını dilerken merdivenleri daha hızlı indi. Öğrenciler ve profesörler yavaş yavaş kapının önünde dikiliyorlar, neler olduğunu anlamaya çalışıyorlardı ki, yeni gelenler de onlardan öğrenebilsin. Okul hayaleti Sör Tudor da, her zamanki mizahıyla oradan oraya süzülüyor, insanlara sataşmaya devam ediyordu. Onun bu haline kıkırdarken kalabalığın arasından birisine neler olduğunu sorduğunda Profesör Jollyn'in, Profesör Aaliyah'a konuyla ilgili bir şeyler söylediğini duydu. Önemli bir şey olmadığını anladığında ister istemez derin bir nefes aldı, çünkü bu, parti kızı neşesinin bozulmasını istemiyordu. Bu akşamın, iyi geçmesini istiyordu. Bir süre etrafına baktığında Nora'yı aradı gözleri, burada da yoktu. İleride Alexis'i birkaç öğrencinin arasında gördü. Onu gördüğünde yüzündeki sırıtma daha fazla yayılırken vakit kaybetmeden kızın yanına gitti. ''Alexis!'' diye şakıdı kalabalığı umursamadan. Onu çok özlemişti. Kızın dikkatini çektiğinde ona sıkıcı sarıldı. Kendisini daha iyi hissediyordu. ''Nasılsın bebeğim?'' dedi sarılmasının ardından. ''Sanki aynı okulda değilmişiz gibi görüşemiyoruz, seni çok özledim,'' diye ekledi. ''Bu arada Nora'yı gördün mü? Burada olacağını sanıyordum, ama onu bulamıyorum,'' diye sordu daha sonra. Meraklanmak istemiyordu, ama kapıların açılmasına birkaç dakika kalmış olmalıydı. Aklına kötü bir şey getirmemeye çalıştı. Gözleriyle etrafı tararken, aynı zamanda dostu Alexis'deydi kulağı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwarts-rpg.com/t1614-e-lizz-w
Lilith Helios
Seherbaz
Ϟ Rp Beğenileri : 31

Lilith Helios
Seherbaz
Oturduğu iki kişilik koltukta elindeki mektupta yazanları düşünüyordu Lilith. Steven'dan gelmişti. Tek kelime etmeden geçen iki ayın ardından Noel günü balosuna birlikte gitmek istediğini yazmıştı üstelik. Her zamanki gibi ne yazacağını kestirene kadar beklemekten yıpranmış kağıda tekrardan baktı. Steven her zaman kararsız olurdu mektup yazarken. Nasıl başlayacağını her defasında Lilith'e sorar, kızın söylediklerini yazardı. Tabi yazılan mektup Lilith'in kendisine olunca büyücü için işlerin daha zorlaştığı açıktı. En azından Lilith buna emindi. 2 ay boyunca verilen selamlardan baska iletişimleri olmamışken, ne olmuştu da baloya birlikte gitmeyi istemişti? Bu düşünce dönüyordu kafasında cadının. O gün Çatlak Kazan'da onu bırakıp gittiği için ve sonrasında suçlu Lilith'miş gibi davrandığı için pişmak olmuştu belli ki. Birde yanında gezdirdiği bir yaş küçük Hufflepuf vardı. Onun yanındayken oldukça eğlendiği ve rahat hissettiği aşikar olsa da sonunda asıl ihtiyacı olduğu kişinin Lilith olduğunu anladığı sonucuna varmıştı kafasında. Kafasındaki sonuç içerikli düşünceleri bir kenara atıp, verebileceği en iyi kararın baloda bizzat Steven'a sormak olduğunu anlaması uzun sürmedi. Her hangi olumla yada olumsuz bir cevap vermemeyi düşünse de kendisini baykuşunun gagasına mektup sıkıştırırken bulacaktı. Daha sonra buluşacakları güne kadar ikiside haberleşmemeyi seçtiler.

Babasının odasında bulunan boy aynasının karşısında kendisini incelerken, babasından hediye gelen siyah elbisesini ne kadar sevdiğini anımsadı. Alınanı iki doğum günü geçsede hala vücuduna göreydi. Bu zaman zarfında kıyafetlere yahut takılara ilgisi artmadığından böyle günler için giyeceği pek elbisesi yoktu zaten. Babasının ona özenle seçtiği bu elbise, annesinden gelen boyunun çok uzamamasını sağlayan genler sayesinde hala üzerine tam oturuyordu. Koreli genleri boy ve kilo anlamında sağlam genlere sahipti ve bunu çocuklarına mutlaka aktarıyorlardı. Hafif bir makyajla süslediği yüzü ve serbest bıraktığı düz saçlarıyla gitmeye tamamen hazır olduğuna kanaat getirdi. Balo için en ufak bir heyacanı yoktu ama Steven'ın geçen bu iki ay hakkında ki açıklamasını merak ediyordu. Beklediği gibi Slytherin binasının hemen kapısının önünde düşünceli şekilde yere bakarak öylece dikilen Steven'ı gördü. Onunla birlikte bekleyen birkaç kişi daha vardı. Onlar Steven'a oranla daha istekliydiler tabi. Kapıdan her çıkan kıza kafasını kaldırıp baktığını tahmin ediyordu. Sonunda ikisinin bakışları kesiştiğinde, Steven'ın kendisini baştan aşağıya süzdüğünü fark etti. Telaşlı bakışları yerini şaşırmış bir çift göze bırakmıştı o anda. Bir şeyler söylemesini bekledi birkaç dakika ama Steven öylece durup bakıyordu sadece. "Gitmiyor muyuz ? " diye sordu Lilith huysuzca. Şaşıracak bir durum göremiyordu. Bir şeyler mırıldandı genç adam ve birlikte salonun kapısına kadar konuşmadan yürüdüler. Yanında sinir bozucu şekilde dudaklarını kemiren kişiyi aldırış etmemeye çalışıyordu Lilith. Ama ilk olarak konuyu açan kendisi olmayacaktı. Bunun yerine hala kapalı olan ve önünde hatırı sayılır bir kalabalık biriken kapıya baktı. "İçeride bizleri bekleyen bir süpriz var gibi. Baksana kapılar hala kapalı." dedi. Süpriz degilde habersiz geçen iki ayın hesabını istiyordu Lilith.



 
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://www.hogwarts-rpg.com/t5680-lilith-helios-lejant
Heather Travers
Ölü
Ϟ Rp Beğenileri : 0

Heather Travers
Ölü



Noel ruhu oldukça saçma geliyordu Heather’a. İnsanlar sevdiklerini hediyelere boğmak için sürekli para bayıldıkları saçma bir Hristiyan bayramı olarak görürdü. Heather sevdiklerini mutlu etmek için daha küçük, güzel ve eğlenceli yollar bulurdu. Herkesin katıldığı partilere katılmak bile Heather için uygunsuzdu. Genellikle kendi düzenlediği etkinliklere katılırdı. Bazı etkinlikleri sadece etkinlik yapmak için yapıyor olsa bile, cadının sevdiği şey bu idi. İnsanları mutlu etmek için böyle bir güne ihtiyacı yoktu. Açık bir şekilde söylemek gerekirse Noel denilen şeyi tam anlamıyla bir zırvalık olduğu felsefesini savunuyor ve bunu da konusu ne zaman açılsa arkadaşlarına karşıda sürekli vurguluyordu. Bir anda geçmişe gitti. Annesi, babası ve kardeşlerinin de içinde bulunduğu o karanlık geçmişe. Düşüncelerini kontrol etmesi gerektiğini tam anlamıyla unutmuş olmalıydı ki; ellerinin titremesini bile fark etmemişti. Cyra’nın kendisine seslenmesine bile hiçbir tepki vermiyordu. Gözlerinin önünden geçen kara bir büyücü ve küçük kız kardeşine doğrultulan bir asadan başka hiçbir şey göremiyordu. Karanlık geçmişi adeta bir film şeridi gibi geçerken, lanetin sonlanmasıyla çığlığı bastı Heather. Öz kardeşinin öldüğü gün bir parti de olmak... Kendisini, küçük kardeşine ihanet etmiş gibi hissediyordu, fakat artık bu hislerden kurtulmak zorunda olduğunu da çok iyi biliyordu.

Cyra’nın kendisine seslendiğini hatırladı. Arkasını döndüğünde arkadaşının olmadığını görünce kafasını salladığı gibi üzerine giyecek bir şeyler aradı. Ahşap dolabına doğru ilerledi ve dolabın kapağını açtı ve derin bir nefes aldı. Lanet olası dolap da gördüğü tek şey; pantolon ve üzerinde çizgi film karakterlerinin bulunduğu bluzlerden başka bir şey yoktu. Sinirden avazı çıktığı kadar bağırdı ve dolabının içindeki kıyafetleri adeta linç etti ama elle tutulur hiçbir şey bulamayınca, üç yaşındaki Heather gibi dudaklarını büktü ve umutsuzca aynaya baktı. Gözlerinin önüne Ravenclaw Ortak Salonundaki perdeler geldiğinde dudaklarında aniden beliren tebessümü kendisi bile hissetmiş olmalıydı ki; bu saçma fikri bir an önce aklından çıkarttı. Sen, Heather Travers’sın. Her zaman kendin olmak zorundasın! Diye kendisine küçük bir uyarıda bulunduktan sonra, siyah dar paça pantolonunu giydi. Üzerine ise biraz bakındıktan sonra Capital Ocean tişörtünü giydi. Saçları her zaman olduğu gibi açık ve karışıktı. Masanın üzerinde, kendisine bakan tarağı kaptığı gibi saçlarını taramaya başladı. Mükemmel gözlerine göz kalemi çekti ve siyah rujunu sürdü.

Derin bir nefes aldıktan sonra, aynada kendisine baktı. Hazır olduğunu hissetmiyordu. Aynaya yaklaşık dokuz kere bakmıştı, Heather. Üzerinde bir şeylerin eksik olduğunu biliyordu. Aradan beş dakika geçtikten sonra eksikliğin ne olduğunu anladıktan sonra tekrardan ahşap dolaba doğru yöneldi, yavaş bir şekilde eğildi. Eliyle çekmecenin kulpunu kendisine doğru hızlı bir şekilde çekti ve sağlam bir kahkaha ile Heather farkını yine gösterdi. Çekmecenin içinde bulunan ve bir sır gibi herkesten saklamış olduğu bere koleksiyonunu Heat’ın içindeki bütün karamsarlığı yok ediyordu. Mavi beresini aldığı gibi başına geçirdikten sonra saçma Noel zımbırtısına gitmeye hazırdı. Ravenclaw Ortak Salonundan ok gibi fırlayarak çıktan sonra, Hogwarts merdivenlerinden hızlı hızlı indi ve nefes nefese kaldı. Birkaç dakika soluklandıktan sonra Büyük Salonun devasa kapısına geldi. İhtişamlı kapı adeta, mükemmel bir şekilde süslenmişti ama bu mükemmellik hiçbir şekilde Heather'ı mutlu etmeye yetmiyordu. Etrafına baktığından beklemekten sıkılan cadı ve büyücüleri görünce, kendi dostlarını aradığında iki sıra önünde olan Lizz ve Alexis'i bir arada görünce istemsizce gülümsedi ve dudaklarını araladı. "Küçük astronotunuz geldi." Diye bağırdıktan sonra Lizz ve Alex'e sıkıca sarıldı Heather. Bu kadar sıkı sarılmasının tek bir anlamı olabilirdi. Ancak değer verdiği dostları sayesinde Noel gecesi kabusunu atlatabilirdi.

 
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Steven Kim
St. Mungo Şifacı
Ϟ Rp Beğenileri : 23

Steven Kim
St. Mungo Şifacı
Uzun zamanını almıştı cesaret toplayıp aklındakileri sevdiği kıza söylemek için. İki ay olmuştu onun bazen sinirle bazende mutlulukla parlayan gözlerine bakmayalı, kulağına en sevdiği şarkıdan bile güzel gelen sesini duymayalı. Yuvasından düşmüş bir serçe kuşu misali çaresiz hissediyordu son birkaç gündür. Yaralarını sarmak için sığındığı bir taşın altı yetmemişti ona. En sonunda kendisine itiraf edebilmişti ona karşı içinde aşktan başka duygularında filizlendiğini. Bağımlılık, çaresizlik, kimsesizlik, boşluk gibi duygularıda barındırıyordu. Belkide bütün bu duyguların toplamıydı insanların aşk dediği şey. Uzun uğraşlar sonucu kısaca belirttiği baloya gitme isteğinin geri çevrilmesinden çokta korkuyordu. Lilith anlaması kolay bir kızdı. Ama vereceği kararları anlamak her zaman güç olmuştu konu ikisi arasında bir şey ise. Steven, Lilith'in her şey hakkında ne düşünüp ne hissettiğini bilirdi tabi kendisi dışında her şey.

Kızdan gelen soğuk ama olumlu yanıtı hayatının ona verdiği ikinci şans olarak görüyordu. Olivia'nın duyguları umurunda değildi artık. Anlayışlı bir kızdı, Steven'ın düşüncesiydi bu tabi. Balo günü fön çekerek düzelttiği saçlarıyla aynı renkteki takımını giyindi. Lilith'in en sevdiği rengin siyah olduğunu biliyordu. Son kez üzerini kontrol edip erkenden kızın geleceği kapının önünde beklemeye başladı. Kendisiyle birlikte balo eşlerini bekleyen birkaç kişi daha vardı. Onların aksine düşünceli ve endişeli göründüğünün farkındaydı. Ama duygularını gizleme konusunda hiç iyi değildi Steven. Ellerini birleştirip daha bu sabah boyadığı ayakkabılarına odaklandı. Öncesinde kapıdan çıkan birkaç kızı o sanmıştı. Hatta bir an kızın gelmeyeceğini bile düşünse de kapıda kendi takımıyla uyumlu giyinmiş Lilith'i görünce tüm dikkatini ona vermişti. Ayakkabıları, saçları, makyajı hepsi özenliydi. Elbisesini babasının verdiğini bildiğinden giymesi normaldi ama karşısında tanıdığı Lilith yoktu. Kızın gözlerinde parlayan intikam ve merak karışımı duygular Steven'ın kalbini delip geçmişti o an. Değişmeyen tek şey güzelliğiydi. "Gitmiyor muyuz ?" bu soruyla kendine geldi Steven. Yaklaşık üç dakikadır bakakaldığını anladı. Tabi hemen utanan büyücü aceleyle "Hadi gidelim." dedi onun duyduğundan bile emin değildi. Onlarla birlikte koridorlarda yürüyen diğer çiftlerin eşliğinde ilginç şekilde hala kapalı duran kapının önüne geldiler. Genellikle böyle etkinliklerde kapılar açık olurdu. Böyle olduğunu bilen diğer öğrencilerde merakla bakınıyor ve konuşuyorlardı kendi aralarında. Bu sırada Steven bunu bırakıp kendisini Lilith'e en iyi açıklayacak kelimeleri düşünmeye başlamıştı. Yanında konuşan kızı bile duyamıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://www.hogwarts-rpg.com/t5681-steven-kim-lejant
Darence Elias
Konsey Başkanı
Ϟ Rp Beğenileri : 122

Darence Elias
Konsey Başkanı


"Açılın, açılın!" diye bağırarak ilerleyeceğini hiç düşünmemişti. Odasının sahte huzurundan ayrılmak için harekete geçtiğinde sadece gözlerini görebileceği bir çift huzura kavuşmak için ruhu bedeninden daha aceleci tavırlar sergilemişti. Saat altı otuzu gösterdiğinde tüm endamı ile hazır olmasına rağmen, işgal ettiği makamın ağırlığı ruhunu yavaşlatmayı başarmıştı. Okuldaki son sözün sahibi konumunda olmasına bazen takılmasa da yüzlerce yıllık bir protokole saygı duyması gerektiğini biliyordu ve bu sorumluluk altında eğiliyordu. Odasının solgun zemininde üzerine geçirdiği son derece zarif ve bir muggle takımını andıran cübbesinin altında, bedeni de ruhuna uyarak kıpırdanmaya başlamıştı. Gözleri kapının yanındaki saate takıldığında saatin yediyi biraz geçtiğini görünce zamanın geldiğini düşünerek adımlarını büyük salona doğru ilerletti. Büyük salonun bulunduğu katın merdivenlerinden yavaşça indiğinde gördüğü kalabalığın ve her kafadan çıkan sesin yaşattığı kaos melodisi eşliğinde aynı kelimeyi tekrarlayarak öğrenciler arasından zorlukla geçti ve büyük salonun kapısına ulaşmayı başardı. Halbuki düşüncelerinde salona sonlarda girmek ve müdür olmanın verdiği sessizlik kıyafetini o varken öğrencilere giydirmemekti. Ama yine aynı şey olmuştu Darence için ve düşünceleri ile gerçeklik alt üst edilmişti...

"Tamam sakin olalım, Profesörün dediği gibi birkaç dakikamız kaldı. Ben de açıkçası merak ediyorum içeride neler olduğunu zira, neyse..." cümlesinin sonunu getirmeyerek bu geceyi hazırlamak için izin isteyen Profesör Freya'nın henüz kendisinin de bilmediği süprizi hakkında ipucu vermek istemedi. Olayın bilgisi malum olduğunda çevresine bakındı ve meslektaşlarının kendisini izlediğini gördü. Profesörleri kafası ile selamlayarak gözlerini biraz üstünde süzülen Sir Tudor'a kilitledi ve "Bay Tudor, bu gece her zamankinden biraz daha nazik olmanızı rica ediyorum. Zira eğlenmek sizin de hakkınız!" diyerek hafifçe tebessüm etti. Ardından, hediyesinin ulaştığından emin olduğu fakat tepkisinin ne olduğunu ve olacağını bilmediği hırçın kızdan uzak durmak gayreti ile Profesör Paris ile sohbet eder gibi kendi sessizliğinde zamanın süprizlerini beklemeye koyuldu.


En son Darence Elias tarafından 03.06.17 0:55 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://www.hogwarts-rpg.com/t1543-darence-elias
Anechka Meyerovich
Ölü
Ϟ Rp Beğenileri : 4

Anechka Meyerovich
Ölü


Soluk bedenine yerleşen eserekli renklerde dolaşan mavi gözleri, yitirdiği parıltıyı odasını birebir yansıtan aynanın hiçbir köşesinde bulamıyordu. İçini kavuran ateşin öldürdüğü yaşam enerjisi genç bedenini terk ettiğinden beri çaresizliğin işgâline cadı, beynine bir tümör gibi yerleşen sevdasını oradan çıkarmanın bir yolunu bulamamış, dahası ona teslim olmaya başlamıştı. Bu çaresizlik iğrenç bir maddenin batağına çekilmek gibiydi; felakete sürüklenen ruhu onu arzulamaktan geri kalamıyordu. Sevgiyi bedeninde ağırlamak bu denli tutkulu ve vazgeçilmez iken büyüleyici yeşil gözlerin sahibi neden buna teslim olmuyordu? Belki de çoktan olmuştu fakat çevresindeki onlarca insan arasından seçtiği kişi değildi Anechka. Yahut tamamen habersiz olduğu bu hislere karşılık vermesi, çok küçük bir ihtimaldi.

Ona doğumunda bahşedilen eşsiz yetenek, yüzündeki solgunluğu yavaşça silip yerine sahte bir parıltı yerleştirirken, köknar asa kavisli hareketlerle cadının göz kapaklarına ince çizgiler çekiyor; hüznünü gizleyen sahte bir ifadenin yüzüne yerleşmesine yardımcı oluyordu. Canlılığını çok evvel yitirdiğini henüz kimseye fark ettirmeyi başarmamış olması belki de yeteneğinden ruhuna yansıyan bir kamufle olma becerisiydi. Fakat sevdasının kişiliğinin önüne düşerek onun tüm vasıflarını geri planda bırakmasını istemiyordu; gelmiş geçmiş en iyi biçim değiştirme profesörlerinden biri olan Verockha Meyerovich’ın kızına böyle bir imajı yakıştıramıyordu.

Boğumlarında parmağını gezdirdiği köknar asanın küçük hareketleri dolabın kapağının açılmasına vesile olmuş; aradan sıyrılan birkaç askı kendilerini genç cadıya sergileyerek akşam için seçim yapmasını beklemeye koyulmuştu. İddialı giyinmeyi pek beceremezdi cadı; oysa çoğu zaman giydiği bol ve gösterişsiz kıyafetler arasında gizlenen vücudu çok güzel hatlara sahipti. Bu gece bunu değiştirmek istiyordu; birden fazla desenin buluştuğu müthiş bir elbiseyi vücuduna geçirirken çok iddialı olmamış olmayı umuyordu.

Salonun önünü dolduran kalabalığın arasına vardığında birkaç gözün üzerine odaklanması cadının yanaklarını pembeleştirse de, birkaç öğrenciden aldığı tatlı iltifatlar iyi hissetmesine yardımcı olmuştu. Dönem boyunca onlarla sağlıklı bir şekilde iletişim kurabildiği için çok mutluydu; bir Hufflepuff kız grubuna doğru yaklaşırken onu selamlayan kızların yanında durarak neler olup bittiğini öğrendi. Kızların yanından ayrılırken az ileride profesörlerin toplandığı küçük bir gruba çevirmişti dümeni; lakin Bayan Qandisa’nın esprisi ve Bay Tudor’un huzursuzluğu grubu fazlasıyla meşgul ediyordu, bu yüzden Ann’in geldiğini fark etmemişlerdi. “Merhaba.” diye seslendi onlara.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nora Greaves
Ölü
Ϟ Rp Beğenileri : 0

Nora Greaves
Ölü



Kar, hiç olmadığı kadar güzel yağıyordu. Nora’nın en sevdiği mevsimde kış mevsimiydi zaten. Bazen elektrikler kesilirdi, insanlar soğuktan titrer ve bu yüzden dışarıya çıkmak için kat kat giyinmek zorunda kalırlardı. Ev için, alışveriş yapan bir sürü insan olurdu ve yiyecek, içecek alışverişi yaparlardı. Kar eriyene kadar, dışarıya çıkmakta zorlanacakları için alışverişlerini fazla fazla yapan insanlar bile vardı. Akşam vakti geldiğinde ise aileler, sevgililer ve yakın dostlar şöminenin karşısında sıcak çikolata yudumlardı. Kış mevsiminde ve Noel’de bir gelenek haline gelen şömine karşısında sıcak çikolata içme keyfi Nora’nın da başını döndürmeyi başarmıştı. Yılın bu zamanı cadı için, vazgeçilmezdi. Genç cadı, kendisini son derece huzurlu ve mutlu hissediyordu. Aslında tek istediği şömine karşısında sıcak çikolata içmek ve muhabbet etmekten başka hiçbir şey değildi.


Her ne olursa olsun kendine vakit ayırmayı başaran Nora sabah kalktığı gibi giyinmeye başlamıştı. Yaklaşık yirmi dokuz elbise, seksen altı çift ayakkabı değiştiren cadı, en sonunda kendisi için muazzam kıyafeti bulmuştu. Mor ile buz mavisinin muhteşem kombinasyonunu oluşturan uzun elbiseyi giymişti. Elbisenin üzerindeki ufak kar taneleri neredeyse hiç gözükmüyordu. Önündeki hafif dekolteyi tüllerle birleştirilmişti. Saçlarını dağınık topuz yapan Nora Greaves, toka kutusunun içindeki, tokaları karıştırırken ufak bir hediye paketi gördü. Gizemli paketi normal şartlar altında akşam açmak zorundaydı. Ama paketin üzerinde ‘Beni gördüğünde aç!’ diye bir not iliştirilmişti. Elini paketin üzerine istemsizce koyan cadı, yavaş bir şekilde hediye paketini açtığında kutunun içindeki o ihtişamlı parlaklığı gördü ve gülümsedi. Simli, zarif kar tanesi tokası, hediye paketinden adeta çıkmak istiyordu. Kimin aldığına dair hiçbir şey yazmıyordu, fakat toka o kadar mükemmel gözüküyordu ki, bunu takmak için sabırsızlanıyordu.

Zarif ellerini yavaş bir şekilde saçlarına götürdü ve tokayı iliştirdikten sonra derin bir nefes aldı. Aynada kendisine üç, dört kere baktıktan sonra dudaklarında beliren tebessüm, aklına bir şeylerin geldiğinin işaretiydi adeta. Ayakkabı seçimi olarak beyaz, dantelli topuklu ayakkabılarını giydi ve tekrardan aynaya odaklandı. Normalde kendisini hiçbir zaman beğenmeyen bir cadıydı Nora Greaves ama bugün, ciddi anlamda farklıydı. Olduğundan daha başka biriymiş gibi hissediyordu. Bu his, cadıyı mutlu hissettirmeye yetiyordu. Yüzünü rahat bırakma kararı almıştı ama sadece bordo renginde güzel bir ruj ile dudaklarını ön plana çıkardıktan sonra Lizz, Alexis ve Heather’ın hediyelerinin de yanına almıştı.

Şöminenin karşısında geceyi beklerken uyuya kalmıştı. Gözlerini bir yavru kedi gibi aralamıştı adeta. Gözlerini açtığında direk saate baktı ve Hufflepuff Ortak Salonundan ayrıldı. Hogwarts’ın her Cuma günü değişen merdivenlerinden hızlı hızlı indikten sonra devasa kapının önündeki cadı ve büyücüleri görünce daha da heyecanlandı. Kalabalık yüzünden dostlarını göremiyordu. “Lizz!” diye bağırdı, fakat sesini duyan hiç kimse olmamıştı.


 
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alexis McDonald
Ölü
Ϟ Rp Beğenileri : 0

Alexis McDonald
Ölü



Kalabalığın arasından Lizz’i gördüğünde elini kaldırdı. Böylesine sağlam bir kalabalığın içinde dostunu görebildiği için şanslıydı Alexis. Güçlü bir çığlık attıktan sonra etrafına baktı, fakat kalabalığın içinde çığlık attığı fark edilmemişti bile. Rezil olmaktan yine kurtulmayı başarmıştı. Zaten rezil olmak, cadının umurunda bile değildi. Çünkü, her şeyden çok sevdiği dostuna nihayet kavuşmuş olması mutluluğunu yaşıyordu. Lizz’i ciddi anlamda çok özlemişti. Genel de sırlarını, her şeyini Lizz ile paylaşırdı. Saatlerce onunla vakit geçirmek cadıya oldukça iyi geliyordu. Bazen Hogwarts’ın bahçesinde sadece otururlardı, konuşmazlardı ama yine mutlu olurlardı. Alexis, dostunun sesini duyduğunda içi adeta huzur dolmuştu. Bütün gücüyle sarılmıştı. Görenler onları sevgili bile sanabilirdi. “Seni gördüğüm, şimdi sandığından çok daha iyiyim dostum.” Dudaklarından dökülen her kelimenin arkasındaydı ve kalbinden geliyordu. “Ben de seni çok özledim. Seninle yaptığımız her çılgınlığı özledim, hatta seninle susmayı ve sıkıntıdan patlamak üzere olduğumuz dakikaları bile özledim. Lizz, bir daha bu kadar ayrı kalmayalım.” Dedi ve gülümsedi. Cümlelerinin ardından tekrardan sıkıca sarıldı ve konuşacak bir sürü şey olduğunu bir kere daha anlamıştı Alexis. Dostu, Nora’yı sorduğunda etrafına bakıyordu. “Sabahtan beri Nora’yı arıyorum ama hiçbir yerde yok. Mantıken Nora’nın herkesten önce burada olması lazımdı.” Dudaklarını kapattığı sırada yakın dostu Heather koşarak yanına geldiğinde içi bir kere daha huzur bulmuştu. Heather ile çocukluktan beri arkadaşlardı, hatta yazın bile beraber kalıyorlardı. Alexis, en yakın dostuna yumruğuna uzattıktan sonra mükemmel selamlaşmalarını yapmışlardı. “Hoş geldin, Heat ama bir sorunumuz var. Lizz ile sabahtan beri Nora’yı arıyoruz ve hiçbir yerde yok!” Dedi ve yine karamsar olmaya başladı. Umarım başına kötü bir şey gelmemiştir, Nora.



 
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Carmenta
Game Master
Ϟ Rp Beğenileri : 1

Carmenta
Game Master

Noel Partisi (Site Kurgusu) - Sayfa 2 F2e499eecfb2c65fa3f6026438444808

Saatin saniye sayan kolu, akrep ve yelkovan 19:09'dan 19:10'a geçiş yapabilsin diye on iki sayısının üzerine geldiği anda, kapıda bekleyen her bir birey kendisini balo salonunun içinde buluyor. Büyük Salon kadar geniş ancak mimari yapısı pek benzer değil. Koca dikdörtgen odanın yerine daha dairesel ve ortaçağ süslemeleriyle kaplı devasa bir yerde olduğunuzu anlıyorsunuz. Ancak asıl garip olan şey bu değil. Etrafınıza bakınırken giydiğiniz kıyafetin kendi kıyafetiniz olmadığını anlamanız pek uzun sürmüyorken, bazılarınızın ten renginin bile değiştiğini görebiliyorsunuz. Bazı erkek arkadaşlarımızın ise göğüslerinde daha önce orada olmayan bir ağırlık bile var. Çevrede birkaç ayna var. Oralara gidip kendinize bakabilirsiniz pek tabii. Ancak buna fırsat olmadan, koca odanın tam ortasında -o zamana kadar içeri cisimlenmiş olan herkes dairesel bir biçimde bu boşluğun çevresine yerleşmişti- ufak bir silüet beliriyor. Silüet yavaşça daha belirgin bir hale alırken, bazılarınız bu minik yaratığın bir Imp, yani şeytancık olduğunu fark ediyorsunuz. Bu hınzırı görenler başta ortalığı karıştırmaya geldi sanabilir ancak kocaman sırıtışlı minik yaratık, etrafı dağıtmak yerine boğazını temizleyerek konuşmaya başlıyor.


"Hogwarts’ın en eğlenceli Noel partisine hoş geldiniz! Müzik, dans, birbirinden harika yemekler gece boyu sizleri bekliyor olacak. Keyfini çıkarmaya bakın. Ah doğru doğru! Kafanız biraz karışık, değil mi? Sizin de fark ettiğiniz ufak bir ayrıntıyı dillendirelim o halde; salonda olduğunuz süre boyunca bir başkasının görünümünde olacaksınız. Biraz empati ve ondan çok daha fazla eğlenceli bir geceye giden güzel bir yol sadece. Tabii ufak birkaç husus var. Öncelikle… Kim olduğunuzu kimseye söyleyemez ve hiçbir şekilde ima edemezsiniz. Yani, göründüğünüz kişi olmalısınız. Geri kalan bilgileri, şu ileride gördüğünüz koca panodaki kurallardan öğrenmelisiniz. Adios!"



Panoda yer alan kurallar ise şöyle;

* Balo salonuna girdiğiniz andan itibaren 15 dakika boyunca dışarı çıkamazsınız.
* Dışarı bir kez çıkanlar, tekrar içeri giremezler.
* Balo salonu içindeyken tuvalet vb ihtiyaçlarınız olmayacaktır, doya doya kaymakbirası içebilirsiniz.
* Hiçbir şekilde gerçek kimliğinizi bir başka kişiye açıklayamaz ve ima edemezsiniz. Deneseniz bile, başarısızla sonuçlanacaktır.
* Gerçek kimliğinize ait bedeninizin yanına gidemez veyahut hiçbir şekilde bağlantı kuramazsınız. Denemeniz dahilinde salondan anında atılacaksınız.
* Okul kuralları burada da geçerlidir, ilişkilerinizdeki samimiyete özen göstermeniz rica olunur.
* Gece süresince bu kurallar değişebilir, yenileri eklenebilir. Bunun olması halinde duyuru yapılacaktır.


Herkese iyi eğlenceler!

Değişim Listesi:

Rp Out: Cumartesi gecesi 23:59'a kadar çıkışınızı gerçekleştiremezsiniz, yani bu süreci birnevi ilk 15 dakika gibi bile düşünebilirsiniz. Ardından kurallar geçerlidir. İçeride bulunduğunuz süre boyunca, üstte verilen listede yer alan kişilere dönüşmüş olacaksınız. Solda yer alan isimler karakterlerin kendileri, sağdakiler ise dönüştükleri kişilerdir (bknz. soldaki siz). Parti süresince, dönüştüğünüz kişinin modeli ile takım kullanımınız serbest olacaktır.

Rp Out 2: Geç gelecek kişiler de kapılı bir kapı ile karşılaşıyorlar. 'Girmek için kapı kolunu aşağı çekiniz' yazısı pek anlamsız gelse de, bunu yaptığınız anda kendinizi balo salonunda bulunuyorsunuz. Geç kaldığınız için minik Imp'in açıklamasını kaçırmanız, daha büyük şaşkınlığa sebep olacaktır, bunu göz önüne alınız. Ayrıca, gecikmeli katılacak kişilere tarafımızca NPC atanacaktır, özel mesajla bana yahut GM Hecate'ye ulaşabilirsiniz.



Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eleanora Lizz Walker
Stajyer Öğrenci
Ϟ Rp Beğenileri : 25

Eleanora Lizz Walker
Stajyer Öğrenci

Lizz'in bedenine girdiği karakter:

Büyük salonun kapalı kapısının önü hızla öğrenciler ve profesörlerle doluyordu. Lizz, Alexis ile kapının önünde beklerken, yanlarına Ravenclaw öğrencisi dostu Heather geldiğinde dikkati dağıldı ve kızın sarılışına karşılık verdi. ''Hoşgeldin,'' dedi sırıtarak. Her zamanki gibi harika görünüyordu. Bu gibi etkinlikler, diğer binalardaki dostlarıyla daha iyi vakit geçirmesini sağlıyordu. Bu yüzden, okulda gerçekleştirilen etkinlikleri seviyordu Lizz. Dönemin bitmiş olması da her şeyi daha eğlenceli bir hale getiriyordu. Bir süre sonra kalabalık iyice çoğalmış, kapının oraya sıkışmışlardı. Nora hala görünürde yoktu ve Alexis'de onun nerede olduğunu bilmiyordu. Lizz yeniden endişelenmeye başladı. O sırada kalabalığın içerisinden Müdür Bey kapıya doğru geldi. O da kapının dışında olduğuna göre bu olanlarla hiçbir ilgisi yok gibi görünüyordu. Nasıl bir Noel partisi düzenleniyordu? Müdür Bey'in gelmesinden bir süre sonra içeriye girme vakitlerinin nihayet yaklaştığını anlamıştı kumral cadı. Heyecandan kalbi göğüs kafesinde çırpınıyordu. Buraya gelmeden önce bu kadar heyecanlanmamıştı. Bu kadar beklemenin sonucu ne olacaktı, gerçekten merak ediyordu. Yüzünde kocaman sırıtışla birlikte arkadaşlarına bakarken bir anda kendisini devasa salonda buldu. Ne olduğunu anlayamaya çalışırken, salonun ihtişamı gözlerini kamaştırıyordu. Salonu bir süre gözleriyle taradıktan sonra büyük salonla pek eş değer olmadığını kısa bir süre sonra fark etti. Ondan daha büyük ve daha ihtişamlıydı. Heyecan içerisinde sırıtırken yanındaki arkadaşı Alexis'e bir şey söylemek için döndüğünde karşısında Slytherin öğrencisi Lilith'i gördüğünde bir an duraksadı. Yüzündeki gülümseme hafiften solarken Alexis’in nereye gittiğini merak etti. Salona girmeden önce yanındaydı, bir anda nereye kaybolmuştu? Heather’da ortalarda yoktu. Onun yerine Cyra’nın yüzüyle karşılaştı. Dostları nereye gitmişti? Şaşkınlık içerisinde etrafına bakarken kendi değişikliğini fark ettiğinde gözleri yeniden şaşkınlıkla açıldı. Üzerindeki kıyafetler değişmişti. Ellerini saçlarına geçirdiğinde omuzlarına dökülen saçların da kendi saçları olmadığını fark etti. Cübbesinin rengi de değişmiş, yerini Gryffindor arması almıştı. İstemsizce elleri yüzüne giderken neler olduğunu anlayamıyordu. Bu da ne demekti şimdi? Etrafta birkaç ayna olduğunu fark etti. Kendisine bakmak için yelteneceği sırada salonun tam orasındaki alanda bir anda küçük bir Imp belirdi. Imp, suratında kocaman hınzır bir sırıtmayla bir süre beklerken konuşmaya başladı. Neler olduğunu anlattıktan kısa bir süre sonra şaşkınlıktan ne yapacağını bilemedi. Kendisinin kime büründüğünü bilmiyordu. Arkadaşlarına söylemek için yelteneceği sırada Imp'in dedikleri aklına geldi. Kimseye kim olduğumuzu söylemeyeceğiz, diye düşündü. Yüzünü buruşturdu. Arkadaşları neredeydi? Ah, parti hiç de tahmin ettiği gibi başlamamıştı. Ne yapacağını şaşırdı bir süre. Kime gideceğini ya da kime ne söyleyeceğini… Etrafına bakarken müzik sesinin hafifçe yükseldiğini fark etti. Şimdi, bir Gryffindor'lunun görünümündeydi, sadece bunu biliyordu. Peki, arkadaşları neredeydi? Etrafına bakındı yeniden. Herkesin birbirlerini anlamaya çalışır gibi bir hali vardı. İleride, birkaç kişinin yanında Nora'yı gördüğünde istemsizce sırıttı. Onu sabahtan beri arıyordu ve şimdi orada duruyordu. Bir anda onun bedeninin içinde başkasının olduğunu biliyordu, ama belki de arkadaşlarından birisi olabilirdi. Bunu anlamak için yanına gitmesi gerekiyordu. Kısa bir tereddüttün ardından hızla yanına koştu. Bir yerden başlaması gerekiyordu. Etrafında birkaç kişi vardı. ''Merlin Aşkına Nora, nerelerdesin böyle? Durmadan seni aradım,'' diyerek kıza sarıldı. Elleriyle kollarını sabitledi. Belki de şans eseri kız değişmemişti, kim bilir? Bu düşüncesine bir anda gülerken, ona sarılmaması gerekiyordu, o büyük bir ihtimal başkasıydı, ama belki de tahmin ettiği gibi arkadaşlarından birisi de olabilirdi. Bunu şimdi anlayacaktı. Bir de şu vardı, bu durum kesinlikle harika eğlencelere yol açacaktı. Hayatında bir daha unutamayacağı bir Noele adım atmıştı. Alexis ve Heather'ı merak ediyordu. Bu kalabalığın içerisinde onları nasıl bulacaktı? Acaba kendisini bulabilecekler miydi? En büyük sorun da, acaba kendisi kim olmuştu ve nasıl görünüyordu?



En son Eleanora Lizz Walker tarafından 03.06.17 19:23 tarihinde değiştirildi, toplamda 5 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwarts-rpg.com/t1614-e-lizz-w
 
Noel Partisi (Site Kurgusu)
Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
2 sayfadaki 6 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6  Sonraki
 Similar topics
-
» Site Bildirim Sistemi Kullanma

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Hogwarts-RPG :: Noel Partisi-