İksir Dersi | Güzellik İksiri

Ekimin ilk günleri beklendiği üzere yağışlı geçerken Hogwarts, yoğunluğunun zirvesine taşınmaya başlamıştı. Git gide zorlaşan dersler öğrencilerin yüzlerindeki yorgunluktan açıkça seçilebiliyordu. Havanın yavaş yavaş kapanmaya başlaması da muhtemelen gençlerin ruh hallerine tuz biber ekiyordu. Bir ay boyunca bazı zehirlerden ve bunların panzehirlerinden bahseden Profesör Lechkov, Ekim’in ilk dersinde biraz daha eğlenceli bir konu işlemeye karar vermişti. Bunu da öncesinden öğrencilerine yolladığı minik mektupta belirtmiş, mevzu bahsi geçen iksirin yapımında kullanacakları malzemeleriyle birlikte sınıfa gelmelerini rica etmişti. Fakat, bu malzemeleri belirtmemişti. Bu özellikle yaptığı bir hareketti zira öğrencilerin biraz farklı kaynakları karıştırıp malzemeleri kendilerinin bulmalarını istemişti. Şimdiyse, zindanlara indiği saniyelerde içinde tuhaf bir tatmin duygusu vardı. Muhtemelen öğrencilerin hemen hemen hepsi güzel bir hazırlık yapıp gelmişlerdi. Kapıya yaklaştığında saatine baktı. Tamı tamına dersin başlama saatiydi, bu yüzden sınıfa girmesiyle zarif bir asa hareketiyle kapıyı peşinden çekmesi bir oldu. Derse profesörden sonra girmek hoş karşılanmıyordu. “Herkese günaydın!” Sesindeki neşe yağmurlu bir sabaha tezat gitse de birkaç öğrencinin başını kaldırmasına yetmişti ki bu profesör için esas olandı. “Anlaşılan yorucu bir hafta oluyor, herkeste bir uykusuzluk seziyorum. Umarım bugünkü işinizi aksatmanıza sebep olmaz bu durum.” Kürsüsünün yanında yerini alırken onu izleyen gözlere yüzünde sevecen bir tebessümle baktı. Elleri hemen göğsünün altında gevşekçe birleşmiş kadın konuşmadan önce biraz bekledi, kazanların yanındaki malzemeleri süzdü. “Anlaşılan herkes mektubunu almış. Görüyorum ki malzemelerinizi getirmişsiniz. Umarım bulmakta çok zorlanmamışsınızdır. Birkaçınızdan böyle bir geri dönüş aldım fakat Bayan Qandisa’nın size gerekli yardımı sunduğunu düşünüyorum.” Derin bir nefes alıp bir adımla öğrencilere yaklaştı. “Evet, bugün sizlerden güzellik iksiri yapmanızı istiyorum. Teorik bilgilerinin hepsini yanınızdaki herhangi bir kitapta bulabilirsiniz. Ki, önemli olanın da bu olmadığını gayet iyi bildiğinizi düşünüyorum.” Önündeki basamağı indi. “Herkesin bireysel çalışmasını istiyorum. Ben her zamanki gibi aranızda dolaşacağım eğer bir sorunuz olursa sormaktan kesinlikle çekinmeyin. Eğer soru sormak istediğinizde elinizi kaldırırsanız yanınıza gelirim, diğer arkadaşlarınızın odağını bozmayalım.” Asasını tekrar havaya kaldıran kadın her zamanki alışılagelmiş zarif hareketiyle asasını salladı; kazanların altı yanmaya başladı. “Başlayabilirsiniz.”

not:

Genç adam gözlerini ovuştururken bir yandan da önündeki yemeği bitirmeye çalışıyordu. Yanında ki arkadaşı ona baktığını fark ettiğinde "Bütün gece kütüphanede pinekledim" cevabını verdi. Aslına bakarsa ödevi falan yoktu sadece kendisini geliştirmek için kütüphaneye gitmiş ve orada bulunan iksir ve karanlık sanatlara karşı savunma kitaplarını okumaya başlamıştı. Kendisini geliştirmek ve ilerisi için faydalı olabilecek şeyler istiyordu. Hala stajını ve stajdan sonrasını düşünmemişti gerçi düşünse de karar veremiyordu. Yanındaki cadı ile bir gün bunu oturup konuşmak istiyordu. O ondan bir dönem büyüktü ve seneye yapacağı stajı karar vermiş olmalıydı. Bu dönem derslerin çoğunu almıştı neredeyse sadece bir kaç ders alamamıştı onlarda kendisine zaman ayırabilmek adına alamamıştı. Hatta bazı profesörlerden ödev almayı bile düşünüyordu. Roselinanın sesi ile tüm düşüncelerinden sıyrıldı. Kolundan çekiştiriyor ve İksir dersine geç kalmak istemediğini söylüyordu. "Geliyorum" dedi ve önünde durak bardağından sn balkabağı suyunu yudumunu içti. Bardağını masaya bırakıp çantasını yanından aldığında ilerleyen cadıyı takip etmeye başladı.

Aslında daha zamanları vardı, gerçi genç adam bütün derslere son anda yetişmeye alışmıştı. Uyku ve yemek onun favori ikilisiyken derslere yetişmekte sıkıntı çekiyordu. Zindanlara indiklerinde burnuna üşüşen rutubet kokusu ile yüzünü buruşturdu genç adam. Slytherinli öğrenciler her gün bu kokuya nasıl dayana biliyorlardı. En azından kendisi Slytherinli olmak için fazla uzaktı Gryffindor olmasaydı ne olurdu diye arada düşündüğünde aklına gelen seçenek Hufflepuff olmuştu. Sınıfa girdiklerinde genç cadıyla beraber yan yana duran masaların yanına geçtiler. Kazanlar masanı üzerinde duruyordu ve profesörün önceden de bildirdiği iksiri onunla yapacaklardı. Kadın onlara iksiri söylemiş ama getirilmesi gereken malzemeleri söylememişti. Genç adam da bunun için de kütüphanede bir araştırma yapması gerekmişti. Çantasında bulunan malzemeleri masanın üzerine çıkarmaya başladı genç adam. Küçük bir kabın içinde duran peri kanatlarını çıkardı ilk daha sonra beyaz bir şişenin içinde bulunan sabah çiy'i ni çıkardı. Hemen ardından gül yapraklarını ve aslanpençesi otunu çıkardı. Küçük bir torbanın içinde bulunan Unicorn saçını aldı eline ve gül yapraklarının yanına koydu. Daha sonra da son malzeme olan zencefil köklerini çıkardı. Malzemeleri bulması pek uzun sürmemişti asıl biraz zamanını alan hangi malzemeyi kullanacağıydı. Güzellik iksirini ararken karşısına çoğunlukla aşk iksiri çıkıyordu. Elindeki iksir kitabında da yeteri kadar bilgi olacağını sanmamış ve farklı kaynaklar için kütüphaneyi talan etmişti. Bulduğu notları parşömene yazdıktan sonra malzemeleri aramıştı. Çantasından çıkardığı parşömende ise hem malzemeler hemde kullanışları yazıyordu. Profesörün kısa süre içinde gelmesi ile tüm gözler kadına çevrilmişti. Kumral kadın kısa bir konuşma yaptıktan sonra iksirlerine artık başlamaları gerektiğini söylemişti. Jeremy acaba iksir profesörünün stajerimi olsam diye içinden geçirirken yanan kazan ile bakışları oraya kaydı. Aklındakini kovduktan sonra kollarını sıvadı ve iksiri yapmaya koyuldu.

Eline aldığı peri kanatlarının üçünü ezmeye başladı daha sonra ölçüsü yardımı ile altı ölçü kazana ekledi. Kazana baktığında onları karıştırması gerekiyordu. Yavaşça saat yönüne doğru üç kere karıştırdıktan sonra şişede bulunan sabah çiy'inden beş damla ekledi. Bu sefer daha kuvvetli bir şekilde saat yönünün tersine doğru on kere karıştırırken karışımın ısınmasını da bekliyordu. İçinden on beşe kadar sayarken notlarına baktı. İlk partı bitirmek üzereydi. Demlenmesi için iksiri bıraktı ve ikinci kısam geçmek için diğer malzemelere baktı. Eline aldığı taze gülün yedi yaprağını kazana ilave etti. Masanın hemen sol tarafında bulunan kurutulmuş aslanpençesi otunu özenle kesti ve onudan dört ölçü kazana ilave etti. Saat yönünde beş kere karıştırmaya devam ederken küçük torbanın içinden çıkardığı Unicorn saçını tek bir kılını ekledi ve bu sefer daha güçlü bir şekilde saat yönünün tersine sekiz defa karıştırmaya başladı. Daha sonra zencefil köklerini toz haline getirdi ve üç ölçek olacak şekilde kazana ilave etmeye başladı. 10 saniye boyunca ısınmasını bekledi iksiri neredeyse olduğunu biliyordu bakışlarını profesöre kaldırdığında öğrencilerin arasında geziyordu. İksirini demlenmesi için bıraktı. İçinden umarım olmuştur diye geçiriyordu. Bakışlarını yanındaki cadıya çevirdiğinden de "Hey Rose sence olmuş mudur" dedi cadı bilmiyorum anlamında omuzlarını kıstı.

Yarı baygın çıktığı yatakhaneden, iksir dersliğine doğru adımlarken, sevdiği kızla göz göze gelmek, içerisinde anlamsız bir enerji doğurmuştu çocuğun. Gözlerinin içi parlamıştı adeta, göz göze geldiklerinde sevimli bir gülücük takınmaya çalışıp kıza doğru yaklaşacaktı ki Aris'in gelmesi ile omzuna takılı çantanın sapına elini götürerek yutkundu ve bir adım geri attı. Bakışları yere doğru giderken kızla sohbet eden çocuğun gülücükleri içerisindeki sinir katsayısını arttırıyordu. İkinci kişiliği hakkında en ufak bir fikri dahi olmayan çocuğun aklındaki tek şey, yavaş yavaş Aris uyurken kalbine bir bıçak saklamaktan geçiyordu. Ya da bir gün sabah içtiği balkabağı suyuna bir kaç damla yaşayan ölü iksiri damlardı? Kimbilir... Kafasını bir kez daha onlara bakmak için geriye doğru çevirdiğinde aldığı kolyenin başında onu sevdiklerini gördü. Kendi kalesine giden golün asistini yapmış gibi hissediyordu. Ne kadar yutkunursa yutkunsun, boğazındaki yumrunun düşmemesi de cabası?

Dersliğe geldiğinde oldukça sinirliydi. Öyle ki omzunda kocaman bir uykusuzluk ağrısı vardı ve boynuna asasını sokmamakla arasında duran tek şey Profesör Lechkov'un bu manzarayla karşılaştığında yaşayacağı şoktu. Ne olursa olsun kadının kendi sınıfında hele ki kendi binasından birisinin böyle bir şey yapmasını kaldırabilecek bir hali olduğunu düşünmüyordu. Bir yanı sinirden çıldırmak üzereyken diğer yanı üzüntüden gözyaşlarına boğulmak üzereydi... E hadi Thiemo? Uyan.. İki kişilikli olduğunun daha nasıl bir kanıtı olabilir? Ama yok, beyefendi uyanmamıştı yine. İçindeki sesi bastırıyor ve kadının sınıfın içine gülücüklerle gelerek bütün tasasını almasını diliyordu.

Öyle de oldu. Kadın gelir gelmez çocuğun bütün modu değişmişti neredeyse. Sözleri biter bitmez üç perinin kanatlarını alarak yanındaki ufak tahta çekiçle kap içinde ezmeye başladı. Ve kazana ekledi, çıkan bir kaç damla suyu ayırarak. Yavaş yavaş karıştırırken, uzun bir tüpte depolanmış bitkilerin sabahları yapraklarında donattıkları çiğ tanelerini kazana eklemeye başladı. Bu damlalar henüz bir önceki gün bir bitkinin yapraklarından ayrılmıştı. Kuvvetli bir şekilde karışımı karıştırmaya başladıktan sonra asasıyla kazanının hemen altında duran bir kaç parça odunun ve etrafa güzel koku yayması için oraya koyduğu defne yaprağının altına minik bir kaç alev parçası atıverdi. Profesör Lechkov'un herkesin ortasına itinayla koyduğu güllerden bir kaç tanesini eline aldı. Ellerine batan dikenler her ne kadar canını acıtsa da umursamamıştı. Dikenleri en sağlıklı olanı içlerinden seçip çıkarttıktan sonra parmağında oluşan ufak delikten kanını emerken gülün yedi yaprağını önce gözleriyle seçti, ardından yapraklarını bir bir kopararak kazana ilave etti. Hemen yanında duran otumsu bitkiye gözleri gittiğinde, Lechkov'un kendisine baktığını fark etti. Eli hafifçe ota doğru giderken kadının onaylar bakışları ona güven vermiş ve ottan bir tutamı asa yardımıyla kesip kazanına attı. Kazanın karışması için asasıyla emri verdikten sonra tek boynuzlu at kılını parmakları ile bağlayıp en başta ayırdığı peri kanadı suyuna batırarak kazana attı ve kepçeyi eline alarak sertçe saat yönünde çevirmeye başladı. Altta yaktığı defne yaprakları yanana kadar karıştırmaya devam ettikten sonra Aytozu ile birleştirdiği toz zencefil kökünü de kazana  atarak tekrar asasıyla altındaki ateşi yakıp ısıtmaya bıraktı. Ardından etrafı izlemeye başladı.

Kaynayan iksirin altındaki ateş sönmüştü. Profesöre doğru emin bir bakış attıktan sonra kazanının üzerine asasını hareket bileğinden olmak üzere bir tur döndürdü."Güzellik iksiri, kişinin dış görünüşünde herhangi bir değişim yapmaz... Ama çekiciliğini arttırdığı su götürmez bir gerçektir. Kötü bir emel için kullanılması, peri kanatlarını yakacağı için, söz konusu bile değildir. Bu yüzden Amortentia etkisi yaratmaz." dedi kendinden emin bir şekilde Bayan Lechkov'a doğru ve onay bekledi...

Rosélina yanında oturan ve oldukça yorgun görünen arkadaşına imalı bakışlar atmadan edemedi. Yine ne yaparken uykusuz kalmış ve bu hale gelmişti acaba? Genç adam kütüphanede sabahladığını söylediğinde genç cadı başını sallayarak tabağına döndü. Son lokmasını da ağzına atarken haberi olsaydı onunda gece kütüphaneye gidebileceğini düşündü. Kitapların olduğu her yer Rosélina için cennet gibiydi. Kitapsız yapamayan cadı ile arkadaşının ortak noktalarından biri de buydu zaten. Jeremy de oldukça çok okuyan biriydi. Bardağındaki meyve suyunun da sonunu içtikten sonra bakışlarını büyükannesinin hediye ettiği saatine çevirdi. Ders saati geliyordu ve Jeremy uykusuzluğun getirdiği bir bıkkınlıkla hala yemek yemeye çalışıyordu. Genç cadı bir kaç dakika daha bekledikten sonra "Jeremy artık derse gitmeliyiz." dedi. Genç adamın son dakika yetişmeye alışkın olduğu için bu kadar yavaş davrandığını biliyordu. Rosélina ise tam tersi gideceği yere son dakika yetişmekten nefret ederdi. Genç cadı arkadaşını kolundan tutup çekiştirirken genç adamda bardağındaki son yudumu alıp peşine takılmıştı.

Zindanların ağır rutubet kokusuna alışmak oldukça zordu genç cadı için. Kokulara karşı hassastı ve bu koku oldukça rahatsız ediyordu. Altı yıldır buranın kokusuna alışamamıştı. Kendi kendine kokunun olmadığına dair komutlar vererek kokuyu unutmaya çalışırken sınıfa girdi. Jeremy ile yan yana olan masalara yerleşti. Üçüncü sınıftayken kitaplarını taşımakta güçlük çektiği için Büyükanne Jessica ile saptanamaz genişletme büyüsü yaptıkları çantayı masaya koydu. Profesör hangi iksiri yapmaları gerektiğini önceden haber vermişti ama malzemeleri söylememişti. Bu yüzden herkesin araştırma yapması ve malzemeleri doğru yerlerden bulması gerekmişti. Çantasını karıştırmaya başlayan genç cadı küçük şeffaf bir kutunun içindeki üç peri kanatını çıkarıp gülün yanına bıraktı. Aslanpençesi otunu da yanlarına ekledikten sonra çantasının içini biraz daha karıştırdı. Zencefil kökleri de masada yerini alırken küçük bir şişede olan sabah çiyi de yerini aldı. Çıkardığı malzemeleri göz ucuyla kontrol ettikten sonra eksik olan ve çantanın içinde araması gereken malzemeleri zihninde taradı. Tek bir malzeme eksik kalmıştı. Bu yüzden elini yine çantasına daldıran genç cadı küçük bir kese çıkardı. İçindeki Unicorn saçlarını da dikkatle çıkarıp zencefil köklerinin yanına bıraktı.

Profesörün gelmesi de çok sürmemişti ve geldiği gibi iksiri yapmaya başlamalarını söylemişti. Kazanların altı yanarken genç cadı kazana yaklaşıp sıcaklığın yüzüne bir yalazı gibi vurmasına izin verdi. Derse gelmeden önce yaptığı araştırmaya göre altı ölçü peri kanatı kullanması gerekiyordu. Bu yüzden peri kanatlarını alıp havanın içine atan cadı tokmağın havanda tıkırdamasına izin verdi. Bu ses hoşuna gidiyordu. Yemek yapıyormuş gibi hissediyordu. Ona göre hem yemek yapmak hem de iksir yapmak oldukça eş değerdi, ikisi de yetenek ve birikim gerektiriyordu. Güzel bir yemek yapmak için eliniz lezzetli, yetenekli olmalı ve nasıl yapılacağını biliyor olmak için birikim gerekliydi. İksir de öyleydi. Yetenekli olmalıydınız, iyi ve etkili bir iksir için belli bir birikiminiz olmalıydı. Aslında ikisi hakkında oldukça çok fikir sunabilir, ortak bir çok yön bulabilirdi genç cadı. İksirler gelecek planlarında yoktu ama kesinlikle sevdiği bir dersti. Ve yemek yapmaktan da hoşlanırdı. Bu yüzden belki de bağdaştırıyordu ikisini. 

Yeterince dövdüğü peri kanatlarını altı ölçü olduğundan emin olarak kazanın içine bıraktı. Kepçeyi alıp yavaşça saat yönünde üç kez olacak şekilde karıştı cadı. Küçük şişenin içinde duran sabah çiyini alıp beş damla damlattı kazana cadı. Hızını biraz arttırarak on kez karıştırdı bu sefer. Şimdi hazırladığı bu basit karışımın demlenmesi gerekiyordu. O sırada gözlerini kapatıp aklına kazıdığı yönergeyi gözünün önüne getirdi. Karışım demlendiğinde gülden yedi yaprak ilave etmeliydi. Hala bütün şekilde olan gülün yapraklarını elinde kırılmaya yüz tutmuş narin bir eser tutuyormuş gibi bir edayla oldukça dikkatli bir şekilde koparmaya başladı. Gül yapraklarını daha önceden koparmamıştı çünkü koparırsa tazeliğini kaybetmesi hızlanırdı. Bu yüzden yapım aşamasında koparmaya karar vermişti. Karışımın yeterince demlendiğine karar verdiğinde yaprakları kazanın içine bıraktı. Kırmızı gül yaprakları yüzeyde süzülürken genç cadı aslanpençesi otunu kesmek için önüne aldı. Daha rahat çalışmak için büyük bir bıçak seçti ve aslanpençesi otunu da dikkatle kesip dört ölçü olacak şekilde kazana ilave etti. Beş defa saat yönünde karıştırdıktan sonra bir tel unicorn saçını da ekleyip saat yönünün tersine daha hızlı bir şekilde sekiz kez karıştırdı. Artık son malzeme kalmıştı. Zencefil kökleri sert olduğu için toz haline getirirken biraz zorlansa da üç ölçek olacak kadar hazırlayınca kazana ekledi. Bütün yapması gerekeni yapmıştı ve geriye demlenmesi dışında bir şey kalmamıştı. Kazandan biraz uzaklaşıp bakışlarını Jeremy'e çevirdiğinde genç adam da ona döndü. Arkadaşının sorusuna bilmiyorum dercesine omuzlarını kısarak yanıt verdi. Kendi iksirinin bile olduğundan henüz emin değildi. Bu yüzden bakışlarını arkadaşından çekip sınıfta gezinen profesöre çevirdi genç cadı.

Genç cadı sabahın ilk ışıklarıyla gözlerini açmakta zorluk çekiyordu, beyninde geceden kalma bir zonklama vardı, sanki beynini çıkarıp ondan uzaklaştırmışlardı ve sertçe vuruyorlardı. Gözlerini yavaşça aralarken Merlin' e bir kez daha yatakhanesinin zindanlarda olduğu için teşekkür etti, yoksa güneş ışıkları gözünü alacak ve nahoş bir şekilde uyanacaktı. Gözlerini açtığı zaman yatakhanede yalnız olduğunu gördü, herkes neredeydi? Yanı başında duran saate başını uzattığı zaman, yemek saatinin geldiğini fark etti, hazırlanıp odasından ayrılırken kitaplarını da yanına almıştı çünkü yemeğin hemen ardından derse gitmesi gerekecekti.

Yemeğini bitirirken çatalını yerine bıraktı, kadehinde ki suyundan küçük yudumlar alarak son damlasını da bitirince masadan ayrılmak için eşyalarını toplamaya başladı. Gerçi ne vardı ki yanında bir asa, bir kitap ve bir kaç gerekli olabildiğini düşündüğü malzemeleri...

Sınıfa geçerken bu dersin en iyi yanını yaşıyordu, sınıf zindanlarda idi yani yatakhanesinin olduğu katta. Keira gülümseyerek merdivenlerden inmişti belki de ilk kez... Bu gün keyfi yerindeydi deli kızın. Sınıfa girdiklerinde genç cadı gözüne kestirdiği ilk masanın yanına geçti. Kazanlar masanı üzerinde duruyordu ve profesörün önceden de bildirdiği iksiri onunla yapacaklardı. Keira hafta sonu küçük bir araştırma yapıp gerekli şeyleri öğrenmişti, o yüzden de hazırlıklıydı. Profesör gerekli malzemeleri söylememişti bir nevi siz bulun demişti. Yanındaki malzemeleri masanın üzerine dizmeye başladı Slytherin'li cadı.  Gerekli malzemeleri tek tek hazırlamaya başladı, güzellik iksiri konusunda kısıtlı bilgiye sahipti, bir kap peri kanadı gerekiyordu mesela ve sabah çiyi, onu bulmak çok zor değildi sadece erken kalkmaya alışık olmak gerekiyordu. Hemen ardından gül yapraklarını ve aslanpençesi otunu çıkardı en sevdiği malzeme bunlardı sanırım, gülün kırmızı yaprakları aklına ateşte dans edenleri getiriyordu, en zor bulunan şey sanırım Unicorn saçıydı, zencefil kökünü de yanına eklerken bir eksiği olmamasına özen gösterdi. Profesör sözlerini bitirdikten sonra artık başlamaya hazırdılar.  

Keira peri kanatlarının üçünü küçük bir kapta ezmeyi seçti ilk, daha sonra da altı ölçü kazana ekledi onları karıştırması gerekiyordu ama hangi yöne olduğunu hatırlamakta güçlük çekiyordu, gözlerini yan masada ki Gryffindor'luya çevirdi, onun yaptığını izleyerek , yavaşça saat yönüne doğru üç kere karıştırdı  sonra şişede bulunan sabah çiy'inden dört damla ekledi bir an tereddüt etse de yanına bir damla daha ekledi. Bu sefer daha kuvvetli bir şekilde saat yönünün tersine doğru on kere karıştırırken karışımın ısınmasını da bekliyordu. İçinden on beşe kadar sayarken beynine bir kez daha göz attı. Demlenmesi için iksiri bir süre kenara çekti. Eline aldığı taze gülün yedi yaprağını kazanın karışımına, kurutulmuş aslanpençesi otunu kesti ve onudan dört ölçü  ilave etti. Saat yönünde beş kere karıştırmaya devam ederken Unicorn saçını bir tanecik kılını ekledi ve saat yönünün tersine sekiz defa karıştırmaya başladı. Daha sonra zencefil köklerini toz haline getirdi ve üç ölçek olacak şekilde kazana ilave etmeye başladı. 10 saniye boyunca ısınmasını bekledi kısa bir süre bekledi iksirini demlenmesi için bıraktıktan sonra artık olduğuna emindi diyemiyordu çünkü bir şeylerin yanlış gitmiş olması muhtemeldi.

Diğer derslerin yorgunluğu üzerindeydi A derse gitmek hiç istemiyordu ama bu onun huyu değildi. O yüzden bir an önce hazırlanmaya ve derse gitmeye karar verdi. Yanına derste kullanacağı malzemeleri ve ders kitabını aldı ve dersin yolunu tutu.
Yolda hiç konuşmadan hiç birşey düşünmeden emin ve hızlı adımlarla yürüyordu. Kalp atışı hızlanma başladı yetişememe korkusu ile sonunda kendini desin yapılacağı derslikte buldu. Getirdiği malzemeleri sıranın üzerine dizdikten sonra profesörün gelmesini bekledi. Bu bekleme çok uzun sürmedi. Derse girip konuşma yaptıktan sonra profesör 'başlaya bilirsiniz' dedi. Malzemelerle ne yapacağını bilemeden iki dakika boyunca onlara baktı. Kokluyor rengine bakıyor ama bir türlü ne yapacağına emin olamıyordu. Ders kitabını karşıtırdı ancak burada tam istediği şeyi göremedi. Normal görünüp normal davranıyordu ancak bu kararsızlık ve dikkatsizlik bir şeyden kaynaklanıyordu bir türü bunu farkedemeyen Armes karşı çantasında oturan keira yi gördü birseylerle uğraşıyordu belki o yapmış diye onun yapısına dikkat kesildi. Keira ‘nin izlediği yolu bire bir izlemeye başladı.
Eline aldığı şişede bulunan sabah çiy'inden beş damla kazana ekledi. Ekledikten sonda on  kere sağa doğru  karıştırırken karışımın ısınmasını da bekliyordu. Bu durum tuhafıma gitti ancak nerede yanlış yaptığını anlamadan devam etti.  Eline aldığı taze gülün yedi yaprağını kazana ekledi.  Daha sonra Keira'nin kurutulmuş aslanpençesi otunu özenle kestip ve ondan dört ölçü kazana ilave ettiğini gördü fakat kendi aslanpencesi otunu bulamadı ve telaşa kapıldı. Çantasından cikartmadiginu farkedince rahat bir nefes aldı. Karışıma bunu doğrayarak ekledi beş kere saat yönünde karıştırmaya devam ederken en zor bulduğu  Unicorn saçını tek bir kılını ekledi ve bu sefer daha güçlü bir şekilde saat yönünün tersine sekiz defa karıştırmaya başladı. Daha sonra zencefil köklerini toz haline getirdi ve üç ölçek olacak şekilde kazana ilave etmeye başladı. Keira’’nin doğru yapıp yapmadigindan emin değildi ve önceden bu iksire bakmaları nasıl yapılacağına dair bir bilgisi yoktu birebir uygulamaya devam etti bu düşünceler arasında.  10 saniye boyunca ısınmasını bekledi ve iksirini demlenmesi için bıraktı. İçinden umarım olmuştur diye geçiriyordu. Fakat elinde birkaç malzeme kaldığını farketmesi ile telaşa kapıldı ama Keira bunları eklememisti yada kaçırmıştı olabilirdi bu iklemi yaşadı fakat fazla vakti kalmamıştı ve böylece bıraktı.

Süreniz dolduğunda profesör kazanlarınızı tek tek kontrol ediyor. Yüzünde hoş bir tebessüm olan kadın kazanlarda nasıl bir iksir görürse görsün istifini bozmuyor, onun yerine tatlı bir dille yapılan yanlışların altını çizmekle yetiniyor. Öncelikle Jeremy Doukas’tan başlayan profesör karşılaştığı iksirden oldukça memnun. Başarılı bir iş çıkardığını belirttikten sonra Bayan Lechkov, aslanpençesinin kurutulmuş olması gerektiğini vurguluyor. (Jeremy Doukas, otuz puan) Ardından gelen bir başka Gryffindorlunun, Shailene Croft’un kazanıysa pek de iç açıcı görünmüyor profesöre. Karıştırılan bazı adımların olduğu aşikâr. Bayan Lechkov’un tek önerisiyse Bayan Croft’un daha sık iksir sınıfında vakit geçirmesi ve malzemeler ile biraz daha ilgilenmesi yönünde. (Shailene Croft, on sekiz puan, iksir malzemelerinin ve yapılış aşamasından bahsedilmemesinden dolayı) Küçük aslanların hemen ardından karşılaştığı porsuk profesörün bir miktar duraksamasına yol açıyor. Oldukça başarılı bir iksire imza atan Thiemo Rocca’nın profesörü düşündürmesinin tek sebebi kullandığı aytozu şüphesiz ki. Bunu dile getiren profesör aytozunun çoğunlukla ruhsal dengeyi korumaya yaradığını vurgulasa da ruhsal bir istikrarın güzellik iksirine katkı sağlayabileceğini de sözlerinde göz ardı etmiyor. Ayrıca, Bay Rocca’nın güzellik iksirine dair söylediği sözlerini de kendinden emin bir baş hareketiyle onaylamaktan geri durmuyor. (Thiemo Rocca, otuz puan) Ardından gelen kazanın sahibiyse Roselina Lim. Roselina’nın iksirini dikkatlice inceleyen profesör aslında oldukça iyi görünen iksirdeki minik eksikliği hemen fark ediyor. Aslanpençesinin kurutulmuş olması gerektiğini tekrar hatırlatıp bunun can alıcı bir detay olmamasına karşın iksirin kalıcılığını artırdığı için önemli olduğunu vurguluyor profesör. (Roselina Lim, otuz puan) Genç aslanın ardından bir Slytherin öğrencisinin kazanının başına dikilen profesör, Riley’e de aslanpençesi hakkında minik bir hatırlatmada bulunuyor ve bu minik ayrıntı dışında oldukça başarılı bulduğu bu iksirin sahibini içtenlikle tebrik ediyor. (Riley J. Lee, otuz puan) Bir başka Slytherinlinin kazanının yanında soluğu aldıktan sonra profesör tekrar aynı küçük detayın kaçırıldığını fark edince biraz hayal kırıklığına uğradığı gözlerinden okunabiliyor. Fakat aynı zamanda Keira Moove’un iksirinde altı adet peri kanadı kullanması gerektiğini, üç kanadın iksiri tamamlayabilmek için yeterli olamayacağını belirten kadın kadın son kazana doğru ilerliyor. (Keira Moove, yirmi beş puan) Son olarak Armes Iron isimli Gryffindorlunun kazanına göz gezdiren profesör öncelikle derin bir iç çekiyor. İksirden çok çorbayı andıran karışım karşısında gülmek ile üzülmek arasında kalan kadın şefkat dolu gözlerle birkaç saniye küçük cadıya baktıktan sonra hem Bayan Iron’a yön verebilmesi için hem de sınıfın geneline konuyu toparlayabilmek için son sözlerini söylüyor. (Armes Iron, yirmi beş puan)

“Arkadaşlar, son olarak kısaca iksirin yapımından ben de bahsedeyim. Öncelikle altı adet peri kanadını önce havanda ezip daha sonra kazanımıza atıyoruz. Yavaşça karıştırdıktan sonra kazanımız fokurdama raddesine gelmeden birkaç damla çiy ekliyoruz. Miktarı konusunda çeşitli değişen görüşler olmakla beraber ben üç damlayı yeterli buluyorum. Ardından, hemen çiyi ekledikten sonra kazanın ateşini arttırıyoruz ve daha hızlı karıştırıyoruz. Su fokurdamaya başladığında taze gülden koparılmış yedi yaprağı tek tek kazana atıyoruz. Hepsini birlikte değil, tek tek. Hemen peşinden kurutulmuş aslanpençesi ekliyoruz. Ve de bir tutam tek boynuzlu at saçı. Son olarak da toz haline getirilmiş zencefil ekliyoruz ve kazanımızın ısısını iyice arttırıp üç kez saat yönüne doğru çeviriyoruz. Altını kapattıktan sonra iksirin tahmini bekleme süresi on dakika kadardır. Fakat eğer kazanınız kurşun ya da kalaydan ise bu süre yarım saati bulabilir. Eğer şuana kadar bir probleminiz yoksa çıkabilirsiniz arkadaşlar.”

Notlandırma: