Bellatores
Döneminin Baş Seherbazı, Ezekiel Harris tarafından kurulan örgütün anlamı Adaletin Savaşçılarıdır. Resmi olarak 1970 yılında kurulan ve kendisine bu ismi veren grup, aslında 1960 yılından beri gizliden gizliye varlığını sürdürmektedir.
Bu topluluk, tek bir amaç için kurulmuştur; adalet. Sihir bakanı Austin Hudson’ın adaletsizce sürdürdüğü 35 yıllık hükümdarlığa ve insanların inatla yok saydığı diktatörlüğe dur demek için, özgürlükçü ve yenilikçi bireylerin bir araya toplanmasıyla oluşmuştur. # Devamı İçin TIKLAYINIZ!
Scuta
Ingemar Byström tarafından ‘Düzenin Kalkanı’ adı altında kurulmuşlardır. 1970 yılında, Bellatores gibi güçlü bir örgütün ortaya çıkışı ile, birnevi mecburiyet sebebiyle savunma gücü olarak ortaya çıkmıştır.
İlk kuruluş amaçları düzeni (Bu vesileyle aslıda Sihir Bakanı ve bakanın inançlarını) korumak olsa dahi, çoğu üyenin katılım amacı doğrultusunda daha nebze Bellatores’u ortadan kaldırmak şeklinde amaç kayması oluşmuştur. Buna rağmen liderleri Byström, bu amacı reddederek tüm isteklerinin halk tarafından demokratik yollarla beş kere seçilmiş olan bakanı ve bununla beraber düzeni korumak olduğunu birçok kez belirtmiş, belirtmeye devam etmektedir. # Devamı İçin TIKLAYINIZ!
KARAKTER DEĞİŞİM ARACI
♣ Karakter Değiştir ♣
K.Adı:
Şifre:

HOGWARTS: AÇIK!
TARİH: ŞUBAT 1976

Paylaş
 

 Kaotik

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : 1, 2  Sonraki
Lux Caldwell
Cadı
Ϟ Rp Beğenileri : 14

Lux Caldwell
Cadı
.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lux Caldwell
Cadı
Ϟ Rp Beğenileri : 14

Lux Caldwell
Cadı

Adımları kendi bilincine sahipmişçesine kendisini düşünmek zorunda bile kalmadan bildiği sokaklarda ilerletirken içindeki tatsızlığın üstüne yük olmasından memnun değildi. Derdi vicdan ya da üzüntü de olmayacaktı, hayır, ancak nahoş durumlarda zoraki çıkışlar aramaktan hoşlanmazdı. Hele ki hayatı yakın ya da uzak gelecekte planlarında olmayan bir hamleyle kendisine rest çektiğinde, o kadar rölansa ihtiyaç duymamıştı ki kararını vermesi ile yola çıkması arasındaki sürenin dakika etmediğine emindi.


İtalya'dan dönüşünün ardından bir şeylerin ters gittiğini anlaması uzun sürmüştü. Percy ile geçirdiği birkaç gün kendisi açısından oldukça keyifliydi. Dinlenmişti, halinden memnundu, her anlamda tatmin olmuş hissediyordu ve uzun zamandır bunu kendinden bu derece emin olarak söyleyebildiği sayılı anlardandı. Bu nedenle döndüğünde eski hayatının temposuna uyması işten bile değildi. Hatta öyle ki, dönüşünün ertesi günü yeni bir iş almış, ve sekiz gün boyunca onunla uğraşmıştı. Percy sayesinde dinç hissederek İngiltere'ye dönmüş olması gereğinden hızlı ve enerjik olmasını sağladığından hayatının iş anlamında en verimli zamanını geçirdiğini bile söyleyebilirdi. Bu yüzden, İngiltere'ye geri dönüşünün on yedinci gününde, gün çoktan kararmışken bildiği yolları alışkın olmadığı bir dalgınlıkla arşınlıyor olmak son günlerin temposuna asla uygun değildi. Kendini Sharikov Taksidermi'nin önünde bulduğunda bir saniyeliğine gözlerini kapatıp kendi nefes sesine odaklanmaya çalıştı. Açıklama yapmayı o kadar istemiyordu ki... Ancak çaresiz insanların kapris yapma lüksü olmadığını bilecek kadar bu hayatta iniş çıkışlar görmüştü. O nedenle gözlerini açıp içeriye girebilmek adına kapıya uzanırken kendinden emin ve kaygısız göründüğünü bilmek için aynaya ihtiyacı yoktu.


Bu sabah uyandığında bir gece öncenin içkisinden ve tedbirsizliğinden kafasında bir sürü çocuk tepiniyormuş gibi ense kökünden yayılan ağrıya söve söve kendini banyoya sürüklemişti. Tuvalete eğilip bir güzel kusarken aklında herhangi bir şey yoktu, yatmadan yeterli miktarda su içmemiş olmasının ne kadar talihsiz olduğu dışında. Bir süre soğuk taş zeminde oturup kendini toplamayı beklemişti. Hala kapalı gözleri ardındaki dünya turuncu bir gölge gibi göz yuvalarında yanarken daha fazla bulantıya ve baş ağrısına bilerek lavabonun altındaki dolaba uzandı. Nadiren de olsa küfelik olacak kadar içtiği günlerin ardından bin yılda bir soluğu banyo zemininin soğuk taşlarında aldığı sabahlara tamamen yabancı sayılmazdı, bu yüzden kol mesafesindeki dolabın alt rafındaki stoğundan dün gecenin tüm belirtilerini silecek bir küçük iksir şişesini kaparken hala zihni tam olarak yerine oturmamıştı. İki yudumda tükettiği şişe geçtiği yolu hatırlamasını istercesine yakarak midesine inerken durduğu yeri eliyle gösterebileceğine dahi yemin etmesine yetecek bir his bırakmıştı ardında. Damağında kalan tatsızlığı yutabilmek için güç vermesi adına sıkıca yumduğu gözlerini yeniden açtığında ise iksir şişesini tutan eli havada kalmış, dolabın bir diğer rafıyla bakışması uzayıp belki birkaç dakika, belki birkaç saate yayılmıştı.


Birisi suratına ıslak elleriyle okkalı bir tokat geçirse bundan daha farklı bir etki yaşatamazdı. Aptal gibi karşısındaki kutuya bakarken kafasının içindeki çarklar dönüyor, hızlı bir hesaplama, ardından alınan daha yavaş bir sağlama kendisiyle apaçık dalga geçiyordu. Bir küçük parmak boyundan hallice sıkıştırılmış pamukların yarattığı aydınlanma ise kendisini anlık bir dehşete düşürmüştü; oysa ki paniklemesine gerek bile yoktu, ancak buna henüz ayamayacak kadar ani gerçekleşmişti her şey. O yüzden, hep zeki olduğunu savunan biri olmasına karşın kendi vücut ısısıyla soğukluğunu kaybetmeye başlamış taşların üstünde iç çamaşırlarıyla otururken bir kutu tamponla bakışıyor olmak aptal olduğunu en açık şekilde yüzüne vuran andı. Düzensiz bir hayatın getirisi olarak ara ara gecikmelerle huzurunu kaçıran kanaması bu kez gereğinden fazla bekletmiş, Lux ise bunun keyifli geçirdiği günlere, öncesinde Valentin'le yaşadığı strese, dönüşteki enerjisine kaynayıp gittiğini fark etmeyecek kadar meşgul bir dönemin içinde olduğundan üç hafta geciken reglini dün gece içtiği tüm şişeleri klozete kusmasa fark edemeyeceği gerçeğini şimdi algılayabilmişti. Hızlıca yerinden kalkıp giyinmeden önce bilekliğindeki bir tılsıma bilinçli olarak asılırken, o daha üstüne bir sabahlık geçiremeden aşağıda yankılanan cisimlenme sesi ve ardından evin içine yayılan Felix'in bildik tınısı, hayatı striptiz klübü işletiyor olmasından mütevellit bu işlerden anladığına yemin edebileceği adamın bu duruma dair yapabileceği yoruma bağlı, merdivenlerden aşağı inerken ilan etti.
"Felix! Problem var."
Felix'in korktuğu şeyi onaylaması için çok uğraşması gerekmemişti. Eh, asasıyla biraz üstünde oyalanmış olabilirdi, ancak kendi kızlarıyla bu tarz sorunlara çok maruz kaldığından problemi ortaya koymakta Lux'tan daha netti.
"Kimin?"
"Bilmiyorum."
Karşısındaki adamın sırıtışı dillere destan bir keyif içerirken Lux tam da dürüst olduğunu söyleyemeyecekti, daha çok bilmediğini düşünmek istiyordu. Bu işin İtalya'da olmuş olması imkansızdı, bu nedenle Percy'i eliyordu. Ancak Percy'i eleyemiyordu da, çünkü içinde büyüyen şeyin tam gününü bilmediğinden, elindeki tek veri üç hafta geciken regli idi ancak takvimine işleyebileceği son kanamanın ardından geçen ikinci haftada Valentin'in işi denk gelmişti, bu da Percy ile arasındaki tuvalet seksi demekti. Bu da beşinci hafta ederdi, ki neden olmasındı. İki Percy seksi arasında Damien'la yatmıştı, ama Damien her zaman korunurdu, kendisi unutsa bile, o yüzden bu problem değildi. Arada bir seçenek daha vardı ancak Lux o akşama dair anlık gelişen kaliteli seks dışında pek bir şey hatırlamadığından korunmadığına neredeyse emindi.
"St. Mungo'dan randevu-"
"Olmaz."
Mutfak tezgahına tünemiş, öneriyi düşünmeden reddederken, kendisine içki dolduran Felix kendisine bir bakış atıvermişti.
"Olmaz, St. Mungo'da bağlantılarım var. Herhangi biri duyarsa bu piyasaya yayılır, bu da benim ağzıma sıçar."
"Tatlım, problemi saptamak tamam da sökerken pek yardımım dokunmayacaktır."
"Biliyorum, ama St. Mungo'ya gidemem Felix. Damien'a da söyleyemem çünkü o da günlerce kafamı siker nasıl bu kadar dikkatsiz olabildin diye."
Felix bir kahkahayla buna kadeh kaldırdığında ister istemez kendisi de gülümsemişti. St. Mungo'ya gidemezdi, kendini hiç bilmediği birine de teslim edemezdi-
"Buldum."
"Yaşasın?"
"Gibi. Ancak yoruma göre de değişebilir."
"O ne demek ayçiçeğim?"
"Eğer ki çocuğun kimden olduğuna emin değilsem, olası baba adaylarından birine kendi çocuğunu rahmimden kazıtmam canilik mi?"
Felix bir an gülmek ve gülmemek arasında kaldığını belli eden bir ifadeyle yüzüne bakıp sonra sinirleri bozulduğu belli biçimde elindeki kadehin içindeki altın renkli sıvıyı tek seferde götürünce Lux da dudağını kemirerek onu izliyordu.
"Lux bu-"
"Biliyorum, biliyorum, ancak bilmiyor olacak. Hem kesin bir şey yok ki ortada. Ki zaten elimdeki en iyi ve güvenli seçenek de o. Ve ayrıca ben de kimden olduğuna emin değilim o yüzden tam da sayılmaz. Yani-"
"Tatlım, boş konuşuyorsun, nefes al."
Lux durup Felix'e bakarak sakinleşti. Önemli olan gerçekten çocuk fikri değildi. Zira düşünmesine bile gerek yoktu, çocuğu istemediğine her bir hücresi ile emindi. Sıkıntılı olan Percy'den yardım isteyecek olmaktı, ki bu zamana kadar kendisine etik algısının köreldiğini söyleyen herkes bir de şimdi gelip aldığı görseler ne olurdu acaba. Bir an için kalkıp dolaptan dondurma çıkartmak, ya da koca bir paket peyniri kızartmak gibi hem psikolojik açıdan kendisini rahatlatacak, hem de midesini bastıracak yiyeceklerin hayali gözünün önünde uçsa da bunu bu akşam halletmeye karar vermesi birkaç saniye sürmüş, bir şey yememeye karar verdi. Prosedürün ne olacağını bilmediğinden, aç olması belki de daha iyi olurdu. Damien'ın el altından sattığı düşük yaptıran iksirler bile öncesinde ve sonrasında bir süre aç olmasını gerektiriyordu, ki Damien'ın tam anlamıyla kullanma talimatlarına hakim olduğuna bile emin değildi. Percy hem sağlıkçı olmasından -ki St. Mungo'ya gidemeyeceği halde kendisini bir şifacıya teslim edecek olmak içini rahatlatıyordu- hem de ne yaparsa yapsın işini tam yapan biri olduğundan Damien'ın 'birkaç saat aç kalıver canım' diye ifade ettiği şeyin net zamanını verebilecek bilgiye sahip olacağını biliyordu. Bu nedenle bugün bundan kurtulacaksa, Percy'nin sorduğu tüm sorulara hazırlıklı olması gerekiyordu.


Gün tembellikle geçmiş, geceye karışması hem çok uzun hem de çok kısa sürmüşken, Lux şimdi dalgın dalgın geldiği bu laboratuarda kaderi Percy'nin ellerine bırakılmış bir hayvan ölüsünden hallice hissederek içeri girmişti. Ortam alışkın olduğundan farksız, Murdoch artık kendisini görmeyi kanıksamış bir gülümsemeyle hoş geldiğini söylediğinde Lux da yarım bir gülümsemeyle karşılık vermişti.
"Merhaba Murdoch, Percy burada mı?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Percy Sharikov
St. Mungo Şifacı
Ϟ Rp Beğenileri : 11

Percy Sharikov
St. Mungo Şifacı
Yalnızca koku yüzünden ağzına geçirmiş olduğu maskeyi, burnu ile kumaş arasındaki ısı alışverişi samimileşince çıkarıp köşeye attı. Sıkılmıştı. Enine yatırılmış Meryem Ana haresinden hallice şamdanın mumlarından yayılan ışık, odanın ortasında yatmakta olan bedenden süzülen sıvıların üzerinde nahoş drahşanlar yaratıyordu. Nihayetinde ağız kısmına geçtiğinde üzerinde oturmakta olduğu tahta taburenin boyunu ayarladı. Şimdi omurgası ile biraz daha iyi geçinmek adına birkaç dakika öncekine nazaran daha yukarıda oturuyordu. Eldivenli parmaklarını hali hazırda aralanmış olan dudakların arasına soktu ve incelemeye başladı. Cesedin belirli bölgelerindeki kadaverik spazmlar bunun bir çeşit intihar vakası olduğunu düşünmesine sebep olmuşlardı. Zira çenenin kasılma biçimi canhıraş bir feryattan ziyade büyücünün son anlarında ölüme yüz tutmuş her canlı gibi nefes almaya çalıştığını gösteriyordu. Paslanmış kapı gıcırtısı ve ardından incecik bir ses; "Bay Sharikov. Size bir mektup geldi." Tracy'nin incecik kollarını sallayarak mektubu kendisine göstermeye çalıştığını tahayyül edebiliyordu fakat dönüp bakamayacak kadar meşguldü. Bir an evvel şu angarya işi bitirip gitmek istiyordu. "Okuyabilir misin canım? Şu anda bakamıyorum." Dörde katlanan kağıdın hışırtısı. "Hastanede olduğunuzu söyledim ama Lux geldi ve sizi görmek konusunda ısrarcı." Tracy'nin kendi kendine mırıldanıp metni başa sarıp durarak kağıdın üzerinde herhangi bir isim aradığını işitebiliyordu. Bu yüzden kıza teşekkür etti ve kibarca odadan çıkmasını rica etti. Nedense tüm stajyerlerin gözü bu odaydı. Giren çıkmak bilmiyor. Henüz kime ait olduğu muamma olan bu suret, Percy'nin kendi işleri ile ilgilenmek üzere müthiş bir heves ile hastaneyi terk etmeye hazırlandığı sırada getirilmişti. Kendisi inmiş olduğu lobiden gerisin geri giyinip otopsiye girmek üzere odasına çıkarken bedeni gözden geçirmiş olan pratisyen doktorlar yazdıkları rapora adamın zihinsel yahut fizyolojik bir engele sahip olabileceği kanısına varmışlar. Yine de Percy cesedi görür görmez teşhisi koymuş ufak bir inceleme ile nevoid bazal hücreli karsinom sendromu olduğu bilgisini doğrulamıştı. Buna bağlı olarak çenedeki irili ufaklı kistlerin ise zehir yüzünden oluşan lezyonlar olmadığı ortaya çıkıyordu. Yalnızca gorlin goltz sebebiyle çıkan birden fazla odontojenik keratokist vardı.

Şu Murdoch'un iki sokak öteye baykuş yollama huyuna feci ifrit oluyordu lakin konu Lux olduğu için bir defalığa mahsus bu çabayı taktir etti. Yarım bırakıp çıkabileceği bir işi olmadığı için ancak mektubu aldıktan yarım saat sonra hastaneyi terk edebildi. Tahmini on beş dakika sonra ince uzun bedeni aceleden giymeyi pek beceremediği siyah takımının içinde, Sharik Taksidermi'de boy göstermeyi becerebilmişti. "Hayrola?" dedi içi geçmiş bir şekilde eşyalarını oraya buraya yığarken. Her sakin gün Lux ile bitmiyordu ki hastanedeki kaos üzerine görmüş olduğu bu narin bedene burun kıvırsın. Saatlerce loş ışık altına çalışmaktan göz bebeklerinin üzerinde ince kırmızı damar yolları belirdiyse de gülümsüyordu işte. "Artık bensiz de görüşmeye mi başladınız?" diyerek hayattan bezmiş vaziyette yapmaya soyunduğu espirisini tamamladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwarts-rpg.com/t5125-sharikov-p-karakter-kart#88027
Lux Caldwell
Cadı
Ϟ Rp Beğenileri : 14

Lux Caldwell
Cadı

Percy'i beklerken kendini oyalamak için bir süre etrafı dolaştıysa da bu küçük dükkandaki her bir ölü hayvanla olan tanışıklığı artık yeni bir şey bulamamasıyla sonuçlanmıştı. Bu yüzden pes edip, Murdoch tarafından kendisine verilmiş bir tabureye çöktüğünde içeri gireli yalnızca beş dakika kadar olmuştu. Adam kendisinin huzursuzluğunu sezmiş olacak, sürekli sağında solunda beliriyor, bir şey isteyip istemediğini soruyor, sanki Percy geldiğinde memnun görünmezse bunun hesabı Murdoch üstünden görülecekmiş gibi bir özenle kendisine yaklaşıyordu. Bir de üstüne Percy'i hastaneden çağırtması Murdoch için yeterli gerginlik seviyesini oluşturmuş gibiydi.

Evden çıkarken zamanlamayı tutturduğuna emin gibiydi, ancak yine de geldiğinde Percy'nin hala hastanede olduğu yanıtıyla karşılaşmıştı. Bir an için gidip ertesi gün gelmeyi düşündüyse de bir sonraki gün için bir iş görüşmesine çağırıldığını hatırladığından bunu bu akşam halletme kararını bozamamıştı. Ne olacağını tam olarak bilmediğinden -çünkü genelde bu kadar tedbirsiz olmaz ve böyle büyük sürprizlerle karşılaşmazdı- kendine dinlenebileceği bir gün bırakmaya karar vermişti. Yarın tüm gün boyunca evinde yatsa, perşembe günü görüşmeye gidebilirdi. Bir de Percy'nin reddetmesi ihtimali vardı, bu da cuma günü için bir çözüm ayarlaması anlamına geliyordu. Keşke çabucak her şey bitseydi de normal düzenine dönseydi. Acıkmıştı da zaten. Karnı guruldayarak içinde bulunduğu durumu duyurmaya karar verdiğinde Murdoch bir anda belirmiş, bir şey yemek isteyip istemediğini sormuştu. Belki on sekizinci kez zavallı adama hayır derken Percy'nin geciktiği her dakika yorucu bir hal almaya başlamıştı.
Sahi, bir de Percy'nin kendisini reddetme ihtimali vardı hiç düşünmese de. Bir şifacı olarak böyle bir operasyonu hayvan ölülerini getirdiği laboratuarında yapmak istemeyebilirdi. Sağlıksız olduğunu düşünebilir, kendisinin yetkin olmadığı gerekçesiyle -ki hiç sanmıyordu Lux, Percy Sharikov herhangi bir sağlık alanında yetersiz olduğunu öne süreni bile affetmeyecek bir adamdı zira- geri çevirebilirdi. Ya da, kendisine çok uzak bir ihtimal de olsa, döllenmiş bir yumurtanın yaşam hakkını savunan şu klişe tiplerden olabilirdi. Percy'nin hep bilimsel yanıyla yüzleşmişti Lux. Tanıdığı, bildiği, arkadaş olduğu adam oydu. Ancak bu yüzünün dışında bir kareye şahit olmuştu, o da annesiyle sürdürmeye devam ettiği hayata dairdi. Ne kadar mantıklı bir adam olursa olsun, bu yaşına kadar annesinin etkisinden kurtulamamış olmasının getirisi ile bir insan yavrusunu öldürmemekten bahsedebilirdi kendisine. Eh, öyle bir durumda tartışmaya gerek görmüyordu Lux, çıkıp giderdi. Tavır almak için değil, bu tip düşüncelere göz devirmek dışında bir karşılığı olmadığı için. Percy ile tartışmak yerine Damien'dan gidip el altından sattığı düşük yaptıran iksirlerden birini isterdi. Ya da bir tarla dolusu pelinotu kemirirdi, Hogwarts zamanlarından kalma, iksir derslerinden hatırladığı bir bilgiydi bu. Pelinotunun yan etkileri arasında düşük yaptırması vardı. İnsan beyni tuhaftı işte, kendi içinden bir parça söktürmesine beş kala üçüncü sınıf iksir dersini hatırlayabiliyordu. 
Percy en sonunda geldiğinde ikisini de masanın iki ucunda pes etmiş biçimde otururlarken bulduğunun pek farkında değildi. Oysa ki Murdoch daha on dakika kadar önce bile hala Lux'ı memnun etmeye çabalıyordu, bilse bu çabasının işvereni tarafından takdir edileceği aşikardı. Ancak en sonuncuda Lux geri çevirip bir de lütfen artık oturmasını rica ettiğinde o da pes etmek zorunda kalmıştı. 
Yorgun görünüyordu. Lux bunun da bir seçenek olabileceğini düşünmemişti. Belki de yorgun diye geri çevrilirdi. Kafasında ardı ardına o kadar çok aksi senaryo çizmişti ki, cümleye nasıl başlayacağını bilemeyerek oturduğu yerde ayağa kalktı. İçeri yeni giren adam kendisinin ayaklandığını görünce yanına gelip bir an duraksadıktan sonra kendisine sarılıp bir hoşgeldin mırıldanmıştı. Kısa bir süre adama karşılık olarak bir kolunu sarıp, nezaketine karşılık vermenin ardından geri çekildiklerinde de daha fazla beklemeye gerek görmeyerek ilan etti.
"Konuşabilir miyiz?"
Percy'nin bakışları bir an için yüzünü tarayıp, ne diyeceğini anlamaya çalışır gibi durduysa da adam çabuk toparlanmış, elbette onay vermişti. Geride bir yerde odadan çıkan Murdoch kendilerine gerekli özel alanı sağladığı için teşekkürü hak ediyordu da, Lux tam olarak dikkatini ona veremeyecekti şu an. Percy bir yandan masanın diğer ucunda duran sandalyeyi sanki aralarında bir masanın bulunması gerginliği arttıracakmış gibi çekip kendi karşısına getirirken, bir yandan da az önce oturduğu yere geri oturmasını işaret etmişti.
"Senden bir şey istemem gerek, Percy. Bana yardım edebileceğini umuyorum."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Percy Sharikov
St. Mungo Şifacı
Ϟ Rp Beğenileri : 11

Percy Sharikov
St. Mungo Şifacı
Kollarına sarmış olduğu Lux, bedeninden uzaklaşırken ardında kokusunu bırakmıştı. Başkası için epey bilindik bir sabunu anımsatacak olsa da Percy'e göre yabani zambakları andırıyordu. Kadının konuşma talebi ile bir sorunu yoktu lakin bakışları işkillenmesine sebep olmuştu. Yersiz bir endişeydi belki. Lux'ın aklından geçenlere ancak nörolojik bir reform ile erişebilirdi. Fakat yapmış oldukları seyahatten sonra bu konu hakkında fazlaca mesai yapmış, elinden gelen en iyi şekilde yorumlamaya çalışmıştı yaşadıklarını. Aralarında ten uyumu olduğu kesindi ve bu uyumun yalnızca kendisini vurduğunu sanmıyordu. Vurgun ki ne vurgun! Kalbini kafesinden sökmüş Amalfi sahillerinde kumların üzerinde haşlanıp çürümeye mahkum etmişti. Eli ile az ilerdeki ikili koltuğu işaret etti. Eski püskü bir şeydi. Petrol mavisi ve varaklı olması Percy'nin bunu evden getirdiğini yeterince afişe ediyordu. Hafifçe Lux'ın aksi yönüne kaykılmış vaziyette kendini koltuğa bıraktı. Elleri saçları ve gözleri arasında mekik dokusa da ilk hamle saçlarının daha çok karışmasına ikinci hamle de gözlerinin daha çok kanlanmasına sebep olmuştu. Berbat görünüyordu fakat onu bu durumdan ancak iyi bir uyku kurtarabilirdi. "Dinliyorum." dedi ilgili bir şekilde. Akabinde gelen esnemeye ise hakim olamamıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwarts-rpg.com/t5125-sharikov-p-karakter-kart#88027
Lux Caldwell
Cadı
Ϟ Rp Beğenileri : 14

Lux Caldwell
Cadı

Ağzından çıkanla karşısındaki adamın dikkatini toplaması arasında anlık bir geçiş vardı. Şimdi Percy karşısında, yorgunluğuna rağmen toplayabildiği tüm ciddiyetiyle kendisine bakarken her şey bir anda daha gerçek bir hal almıştı. Midesinin bulanıyor olması açlıktan olacak, bir an için gözlerini kapatıp dinlendikten sonra neyi nasıl dile getirebileceğini düşüneceği kısa bir zaman kazanmıştı. Önündeki açıklamanın bir seçim olmadığının farkında olsa da, bunu karşısındakine açıklarken bir sorun yaşamamak adına dikkatli olması gerektiğini düşünüyordu çünkü. Bu bir seçim değildi evet. Düşünmek zorunda dahi değildi. Elindeki vaz geçmeyi hiç düşünmediği hayatı bir kenara koysa bile istemiyor olması geçerli bir gerekçeydi. Bunu birine açıklamak zorunda kalacağını düşünmemişti daha önce. Aile olgusuna inanmıyor ya da güvenmiyor oluşunun da getirisiyle, kendisini böyle bir konuşmanın içinde bulmayacağına emin olduğu bir hayat yaşamıştı bu ana kadar. Kendi dikkatsizliği yüzünden böyle bir talebin ağırlığıyla yardıma muhtaç olacağını söyleseler gülecek kadar dikkatliydi hep.
Hafifçe hızlanan nefesini bir iç çekişle bastırıp Percy'e odaklandı. Omuzlarının çökmesine izin vermiyor olması sürekli dimdik duran sırtına giren bir ağrıyla sonuçlanmıştı. Biraz da kurtulabilmek adına, bu akşam kurtulmaya çalıştığı şeylerin çokluğu komik bir hal almaya başlamıştı, doğrudan olmaya karar verdi. 
"İçinde bulunduğum durumun duyulmaması gerekiyor. Bu nedenle de sıradan bir cadı gibi St. Mungo'ya gidemiyorum."
St. Mungo'nun sözünün geçmesi Percy'nin ifadesinin değişmesine neden olmuştu. Sanki bir nefeste iyi olup olmadığını, neyi olduğunu, neden daha önce gelmediğini soracakmış gibi duruyordu, bu yüzden araya girmesine izin vermeden sözlerini sürdürdü.
"Bu yüzden yardımına ihtiyacım var Percy, alanındaki başarılarının yanında, sır saklayabileceğini biliyorum. Başkasına güvenemeyeceğim bir durum olduğundan önce sana geldim."
Bu bir dostluk ilanı sayılabilirdi, normal bir zamanda olsalardı. Ancak tüm duygulardan soyutladığında, tüm olumsuzlukları denkleminden elediğinde geride kalan tek mantıklı seçenek Percy Sharikov'du. 
"Onca taksidermi işleminin yanında bir kürtajın senin için oldukça basit bir işlem olarak kalacağını düşünüyorum."
Sormak yerine ilan etmek daha kolay gelmişti; içten içe tutunduğu ortada bir soru olmazsa olumsuz bir yanıt gelmeyeceği düşüncesi yüzünden.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Percy Sharikov
St. Mungo Şifacı
Ϟ Rp Beğenileri : 11

Percy Sharikov
St. Mungo Şifacı
Lux'ın konuşmaya başlaması zaman almış girişi ise epey hezimetli olmuştu. Kadının içinde bulunduğu durumların sık sık bilinmemesi gerekiyordu. Buraya kadar tamam. Fakat durumun St. Mungo ile alakası ne olabilirdi? Uykulu gözlerini bekleyen çökük kaşlarından bir tanesi hafifçe yaylandı. İskeleti ise herhangi bir tepki vermemiş, avuç içi ile başını dik tutma mücadelesine devam ediyordu. Beraber çalışmaya başlayalı bu kadar uzun süre olmuşken, başta konan kuralları bu denli irdelemeye sebep olan her ne ise altından hoş birşey çıkmayacağı kesindi. Aklına gelen ilk şey çevirmeyi reddettiği Etrüsk yazıtı olmuştu. Şayet tam unutulmaya yüz tutmuşken hortladıysa Percy bu vicdani yükün altında en az insanlığa yaymayı reddettiği her ne haltsa onu yaymış kadar bertaraf olacaktı. Nitekim durum düşündüğü kadar illegal olmayabilirdi. Kadının bakanlığa açık vermiş olma ihtimali gelmişti aklına. Bu çok sorun olmazdı zira pekala dünyanın öbür ucundaki bir yakınının Lux'a en azından bir süreliğine evini açmasını sağlayabilirdi. Tahayyülüne düşen felaket senaryoları sayfa çevirmeli animasyonlar gibi birbiri üzerine sıralanırlarken kuzguni cadının uzun cümlesine sığdırmış olduğu ufacık imgelem durumun açığa çıkmasını sağlamıştı. Dudaklarını aralayıp anladığına dair sessiz bir nida attıktan sonra başını aşağı yukarı salladı. "İnsan bedeniyle ilgili şeylerin bu kadar dolandırılmasından hoşlanmıyorum." dedi eli ile saçlarını karıştırmaya devam ederken. Beden dediğin neydi ki? Deformasyona açık aciz bir kılıftan ibaret. Bu denli gelir geçer bir materyalin özellikle de kadınlar tarafından tabu haline getirilmesindeki vizyon noksanlığı Percy'i hayli rahatsız ediyordu. "Hallederiz, sıkmayın canınızı. Lafa öyle bir girdin ki ben de mühim birşey oldu sandım." Lux'ın yüzünde öyle bir ifade oluşmuştu ki, sanki Percy kendi kendine konuşurken odaya az önce teşrif etmiş de muhabbeti yakalamaya çalışıyor gibiydi. Gerçekten dükkana gelirken Percy'nin böyle bir konuda herhangi bir canlıyı yargılamasını falan mı bekliyordu? Gülmeye başladı. "Neden öyle bakıyorsun? Hallederiz diyorum ya. Akşam sekizden sonra ne zaman isterse gelsin." Gözlerine kast etmiş elleri bir kere daha istemsizce göz yuvalarının çevresinde gezindiler. "Ha, unutmadan. Gelmesine dört saat kala yemek yemeği kessin."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwarts-rpg.com/t5125-sharikov-p-karakter-kart#88027
Lux Caldwell
Cadı
Ϟ Rp Beğenileri : 14

Lux Caldwell
Cadı

Her şey o kadar yolunda gitmişti ki kısa bir an için, şansına inanamıyordu. Percy'nin doğallıkla kabul edişi, adam hakkında yanlış düşündüğünü göstermişti. Adam cümlesine devam etmeseydi, her şey çok yolundaydı zaten. Öyle ki kabul etmeyeceğini düşündüğünü anladığında verdiği tepki çok cesaretlendiriciydi. Cümlesini bağladığı özne hatalı olmasaydı. Gelsin... Çoktan geldiğini anlamamış olması üzücüydü. Konuşmaya yeniden başlaması gerekecekti belli ki, ve biraz daha açık olması. Bu yanlış anlaşılmayı Percy ile yaşıyor olması oldukça komikti gerçi, sözcüklerini oldukça dikkatli seçtiğini düşünmüştü. St. Mungo'ya gidemediğini de açıkça dile getirmişti, bütün cümleleri açıkça birinci tekille kurmuştu, her şeyi açıkça dile getirdiğini sanmıştı. Ancak cümleye başlamadan sonunu anlayabilecek bir adamın bu konuda algısının yetersiz kalışı muhtemelen yorgun oluşundandı. Yoksa böyle ufak dikkatsizlikler pek Percy'nin yapacağı hatalar değildi. Kendisinin yaptığı hatanın yanında bu epey küçük kalıyordu neyse ki. 
Bu kez biraz daha rahattı en azından. Rahatlığı o kadar huzur vericiydi ki bir an için. Sadece kişi odaklı yanlış anlaşılmayı düzeltse yetecekti. Demek ki, her ne kadar Lux bir an için aksini düşünmüş olsa da, Percy o geleneksel tiplerden değildi. Annesiyle yaşadığını öğrendiğinde bu önyargıyı adamın üstüne yapıştırdığını fark etmemişti bu akşama kadar, ve önyargısıyla yüzleşmesi ve hatalı olduğunu farketmesi arasındaki zaman diliminin kısa oluşu da kendisini epey memnun ediyordu. Bir durum komedisi içinde olmasına rağmen gülemiyor olmasının yanında bu ufak yanlış anlaşılmanın birden gelişivermesi en azından ortamı biraz daha yumuşatacak aralığı sağlamıştı. Zira bu sayede Percy'nin geri çevirmeyeceğini öğrendiği için oldukça gevşemişti.
"Sabahtan beri bir şey yemedim, eğer yorgunluğunun bir engel olmadığını düşünüyorsan başlayabiliriz."
Percy'nin gözlerini ovan elleri bir an için donup durduğunda Lux tekrar bir yanlış anlaşılmaya neden olup olmadığını düşündü, ve garantiye alabilmek adına tekrarladı. 
"Kürtajı yapacağın kişi benim, Percy."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Percy Sharikov
St. Mungo Şifacı
Ϟ Rp Beğenileri : 11

Percy Sharikov
St. Mungo Şifacı
Bir sanrının tuzağına düştüğünü yahut kuvvetli bir ışığın kırılarak bir göz aldanmasına yol açtığını düşünerek gözlerini ovuşturdu. Yaptığı iş doğrultusundaki sınırlarını düşünmeyeli uzun zaman olmuştu. Zamanında bu soruya hatrı sayılır bir mesai harcamıştı. Ne olabilirdi? Doğa felsefesi karşısındaki çocuksu heyecanını alt edecek hangi töre engel olabilirdi elinden geleni ardına koymasına? Etik denen kemikten parmaklıkların ardına düşmeyeceği açıktı. Soru kolaydı fakat Percy cevaba erişemiyor oluşunun cevabın ta kendisi olduğunu uzun süre sonra anlamıştı.

Fakat içinde yüzdüğü berrak nehir bu dönemeçten sonra bulanıyormuş meğer. "Sabahtan beri birşey yemedim..."den sonrasını dinleyecek mecal bulamamıştı zaten. Öyle özel bir andı ki bu Percy hayatında ilk defa damarlarında akmakta olan kanın yolunu şaştığını hissetmişti. Ruhundaki kızgın bir direk yavaşça kırıldı ve koca dünyanın bağırsaklarına girebildiği kadar derine saplandı. Elleri gözlerinden yanaklarına indirdi lakin sanki göz kapaklarını aşağıya doğru çekiyormuş gibi görünüyordu. Kızıl göz yuvarları bir ölününki kadar boş bakan göz bebeklerini taşımakta zorluk çekiyorlardı. Bir şey demedi, sevdiği kadının suratına öylece baktı. Ne düşüneceğini bilemediği için cümle de kuramıyordu.

Lux ona karışmış bir parçasını nişastalı bir tatlının yüzeyi gibi yırtıp atmasını mı bekliyordu sahiden? Bunun nasıl olduğuna dair bir fikri yoktu zira İtalya'da her ne yaşandıysa oldukça kontrollü bir şekilde sonuçlanmıştı. Bir şifacı olarak hamileliğe her zaman kötü kazalara mukayyet olarak engel olunamadığını biliyordu. Yine de böylesi düşük bir ihtimalin kendisine vuracağını düşünmemişti. Düşünme görevini yerine getirecek tüm uzuvları kalbi ve üreme organları arasında gelişen müthiş uyumun gölgesinde kalmışlardı.

"Ölümden korkmuyorum. Ölümün nihai bir yıkım olduğuna inanıyorum. Peki... Peki neden korkuyorum?"

"Ya ben şu anda demek istediğin şeyi yanlış anlıyorum ya da sen ağzından çıkanın bilincinde değilsin." Uyku tozları ile kapanmaya yüz tutmuş gözleri radikal bir karar ile hayata tutunmaya karar vermişlerdi. Yanlış birşey söylemek istemiyordu bu sebeple derin bir nefes aldı ve sırayla ilerlemeye karar verdi. Boğazını temizledi. "İlk olarak bana bunun farkında nasıl vardığını anlatmanı istiyorum." Genç kadının anlattığı küçük tuvalet hezeyanı ve striptizci bir adama kendini yoklatma macerası Percy'nin devrelerinin git gide oynamasına vesile oluyordu. Kadının kendisine karşı rahatlığının sebebini algıladığında ise kalbine saplanan hançer yüzünden neredeyse petrol mavisi koltuğun ortasına kan falan tükürecekti. "Öyle bir istekle geldin ki cevabını duymamak için soru dahi soramıyorum." O, babanın kendisi olduğunu düşünmüştü ama Lux'ın bu konuda şüpheleri olduğu tüm rahatlığından okunuyordu. Amalfi'de yaşadıkları sevişmenin anısı kendisini sık sık ziyaret ederken o gidip başka biri ile mi sevişmişti? Oysa ki dudaklarının boynundaki damarlarda bıraktığı iz her gün kendini hatırlatıyordu. Duruyordu. Durduğu yerde ölüyordu. "Lux, çocuğun babası ben miyim?" dedi öfkesi içindeki burukluğun içinde boğulurken.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwarts-rpg.com/t5125-sharikov-p-karakter-kart#88027
Lux Caldwell
Cadı
Ϟ Rp Beğenileri : 14

Lux Caldwell
Cadı

Beklediği gibi gitmiyordu. Neden beklediği gibi gitmiyordu? Daha az önce bunun bir mesele olmadığını söylememiş miydi Percy, neden şimdi işi uzatıyordu?

Adım adım ilerledikleri konuşmada karşısındaki adam her sözün daha büyük bir olay haline geldiğini gösterecek mimikler sergilemeye başlamıştı. Lux o sabahki şüphesini, sonra arkadaşından yardım isteyişini, daha sonra karar verdiği anı ve Percy'nin işten çıkışına kadar geçecek tahmini süreyi de bekleyerek geçirdiği bilgilerini Percy ile paylaştıysa da adamın kafasındaki soru işaretleri dinmek bilmiyordu. 
Ta ki, asıl soru gelene kadar. 
Aptal değildi, elbette ki işin buraya geleceğini tahmin etmişti. Ancak bu soruya yanıtının olmadığını paylaşırsa bu işin çıkışı olmayacağını bildiğinden, hazırlıklı gelmişti. Çok çalışılmış bir sınavın ilk sorusunun en iyi bildiği yerden gelmesi gibi, bu soruya da net bir yanıtı vardı. Kendinden emin.
"Hayır tabii ki Percy. Dinlemiyor musun? Kanamam bile üç hafta gecikti, kim bilir bebek ne kadarlık?"
Lux bununla ikisinin İtalya'ya gidişinden çok önceye dayanan bir durum olduğunu açıkça ortaya koyduğunu düşünüyordu ancak Percy her sözüne o kadar belirgin biçimde sinirleniyordu ki, sadece bir an içinde adamın yüz ifadesine bakmasıyla yükselişinin onu bir çıkışa götürmeyeceğini düşünerek sakinleme yoluna gitmeye karar verdi. 
"Bak, çocuğun babası konumuzun dışında, ve bir daha da bu tabloya girmeye niyeti olmadığını söyleyebilirim. Bu hatayı düzeltmeme yardım etmen gerek, Percy. Bir çocuk yapacaksam bunun tercihim doğrultusunda olmasını istemem doğal değil mi?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kaotik
Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : 1, 2  Sonraki

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Hogwarts-RPG :: Sharikov Taksidermi-