Sihir Bakanlığı Alımları

Agnus Lloyd'un ilk torunudur. Erkek olması beklendiğinden ona ayrıca bir kız ismi düşünme zahmetine bile girmeyen ailesi, doğduktan sonra adını bir erkek ismi olan "Ovis" koymuşlardır. Doğumundan sonra annesi, yıllarca sürecek olan büyük bir hastalığa yakalanır ve yataklara düşer. En büyük oğlunun ilk ve tek çocuğunun bir kız olacağı gerçeğiyle yüzleşen Agnus ise bu bebeği tamamen bir başarısızlık olarak görmüştür. Ailenin en büyük vasisinin bir kız olması fikrine katlanamayan dede, Ovis'in bir erkek çocuğu gibi yetiştirilmesinde büyük rol oynar. Lloyd Malikanesinde çocukluğunu geçiren kız, babası Archer tarafından da bu konuda büyük bir baskı görerek büyür. Saçları yıllarca kısa kesilir, erkek kıyafetleri giydirilir ve erkek çocuklarıyla arkadaşlık ettirilir. Zaten aile dostları ve babasının birkaç arkadaşının ailesiyle görüşmek dışında fazla arkadaşı da yoktur okul çağına gelene kadar.

5.sınıfa geçtiklerinde tamamen farklı birine dönüşmüştür. Herkesten saklamaya çalıştığı göğüslerini -ilk başlarda çekinceyle de olsa- ortaya seriyor, omzuna kadar gelen saçlarını iyi bir bakımla parlatıyor ve kıvrımlılaşan vücudunu daha belli edecek kıyafetler giyiyordur. Onunla dalga geçen erkeklerin hepsi, ergenliklerinin doruklarında olmalarının da etkisiyle kıza ayrı bir gözle bakmaya başlamış ve tekrar yanaşmaya başlamışlardır ona. Ovis, kız olmanın gücünü ise yeni yeni fark ediyordur. Ona ailesinin kurduğu bütün baskıyı ve bir şeyleri değiştirmenin vakti geldiğini de daha yeni anlıyordur. Erkekleri çok iyi tanıdığından etrafındakileri elinde kukla misali döndürmeye başlar. Kısa sürede kendisine, onun bütün isteklerini yerine getiren ve düşüncelerine büyük değer veren bir köpek sürüsü kuracaktır. Ailesinden görmediği ilgi alakayı arkadaşlarından görmenin verdiği ego tatminiyle beraber, iyice acımasız bir insana dönüşmüştür Ovis. Erkeklerin kadınlara olan zaafını geç fark etmiş olsa da, bunu gördükten sonra ne kadar kolay bir cins olduklarını anlayıp küçümsemeye başlamıştır hepsini. Mezun olana kadar kendine aşık ettiği bütün erkekler ve politik davranarak iyi arkadaşlıklar kurduğu bütün kızlarla birlikte dallı budaklı bir iletişim ağı kurmuştur kendine. Özellikle de safkanlar arasında iyi tanınan biri olarak ayrılmıştır okuldan.

Hogwarts'ı bitirdikten sonra ilk yapacağı iş adını değiştirtmek olur. Artık Ovis değil, intikam tanrıçası Nemesis’in lakabı olan ve kaçınılmaz anlamına gelen Adrasteia’dır adı. Kelime anlamı “hak ettiğini vermek” olan Nemesis, onun için örnek aldığı bir rol modelidir. Ölümlülere bir bela olarak Nyx tarafından doğurulmuştur. Saygın ama acımasız bir tanrıçadır. Güzelliğini hor görenleri sudaki yansımasına aşık ederek tutsak ettiği ve ölümlerine sebep olduğu söylenir. Aşırı güçsüz olanı küçük düşürür, haksızlıkları cezalandırır. Bütün bu özellikleri kendisiyle birebir gören Ovis, kendisini en iyi tanımlayan ismin bu olacağını düşündüğünden Adrasteia’ya karar verir. Onu şimdiye kadar Ovis olarak tanımış olanlar hala bu şekilde hitap ediyor olsalar da içten içe bu ismi her duyduğunda nefretle doluyor ve bu kişilere karşı ayrı bir kin beslemeye başlıyordur. Özellikle bunu kullanmamalarını söylemelerine rağmen akıllanmayanlar için fark ettirmeden kendi yaptırımlarını uygulamakta ve uygun gördüğü cezayı bu kişilere kesmektedir.

Mezun olduktan sonra yapacağı ikinci iş ise Lloydları terk etmek olur. Kendisine yapılan psikolojik baskının, ataerkil yapı üstünlüğünün ve bütün akıllıca düşünülmemiş gördüğü örgüt oyunlarının içinden sıyrılıp kendine özgür bir hayat tarzı çizme isteği güdüyordur birkaç yıldır. Bu isteğini yerine getirmek öyle kolay olmayacaktır tabi, önce çalışıp para kazanması gerekiyordur. Bu ihtiyacı güce ve söz geçirmeye olan yoğun arzusuyla da birleşince, 1968 yılında Bakanlık’ta Yasal Yaptırım Dairesinde staja başlar. İlk sene yeterince para biriktirdikten sonra ailesiyle olan bütün bağlarını kopararak kendi hayatına adım atar. Ailesi Scuta örgütü üyesi olmasına rağmen onlarla tek bir iletişim dahi kurmadığından savaş dönemi gelip çattığında olaylarla ilgili hiçbir bağlantısı çıkmaz. Bütün Scutacılar Bakanlık’tan tek tek çıkarıldığında kendisi hiçbir olaya dahil olmayıp sicilini temiz tuttuğundan ona güzel bir yol açılmıştır. Gözü artık daha yükseklerdedir. Başkanlıkta ona rakip olabilecek kimsenin bulunmaması için Yasal Yaptırım Dairesinden daha boş olduğunu gördüğü Muggle İrtibat Dairesine geçer. Burada işinin çok daha kolay olacağını düşünmektedir. Bu Dairede çalışmayı seçmesinin bir diğer sebebi de Mugglelarla Büyücüler arasındaki yönetimin uygun olmadığını, kendi yenilikleri ve düşünceleriyle bölüme yeni bir anlayış getirebileceğini düşünmesidir. Zaten en başarılı olduğu konulardan biri insanları konuşmasıyla manipüle etmek olduğundan kendi düşüncelerini üstlerine geçirebilmek onun için çok da zor olmamıştır. İlk başta normal bir çalışan olarak yıllarını geçirir. Daireye girdiği ilk günden beri ise yerini sağlamlaştırmaya ve yükselebilme yollarını araştırmaya başlamıştır. Kadro değişimi döneminde yaşı daha sadece 21’dir, onu bu yaşta tecrübesizliğiyle birlikte bir Dairenin başına geçirmeleri akla pek yatan bir fikir değildir zaten. Ondan kısmen daha büyük yaşlarda, başından beri bu dairede çalışan bir adamı getirirler. Fakat bu onu yıldırmaz, amacı uğruna her yönteme başvurabileceğinden yeni Daire Başkanı ile samimiyet kurmaya başlar. Bu sayede daha çok dosya görüp tecrübelenmeyi de başarır. Sınırını ve profesyonelliğini koruyarak ince işlenmiş bir şekilde ilerlettiği bu planıyla birlikte adamı başka bir dairenin başkanlığını hak ettiğine inandırıp gaza getirerek buranın başkanlığından istifa etmeye ikna eder. Sadece bununla da kalmaz, istifasıyla beraber yerine gelmesi için de kendisini önermesini sağlar. 3-4 yıllık uğraşın, çalışmanın ve sabretmenin sonucunda Adrasteia, kısmen hala genç sayılabilen bir yaşta olmasına rağmen Bakanlık’ta yeni yüzler ve genç dinamikler arandığından, Muggle İrtibat Dairesi Başkanlığına 25 yaşında getirilir.